Kendini çok önemseyen insanlara üzülüyorum

Filmler
Bugün vizyona giren ‘Açlığa Doymak’ filminde ‘Eyüp’ isimli bir gazeteciyi canlandıran Mete Horozoğlu, oynadığı karakterin kendisini çok önemsediğini söylüyor: Ben de böyle insa...
EMOJİLE

Bugün vizyona giren ‘Açlığa Doymak’ filminde ‘Eyüp’ isimli bir gazeteciyi canlandıran Mete Horozoğlu, oynadığı karakterin kendisini çok önemsediğini söylüyor: Ben de böyle insanlara üzülüyorum. Zerre kadar önemin yok, neyin artistliğini yapıyorsun? Yukarılara çıkma çabaları beni sinirlendiriyor
Ünlü oyuncu Mete Horozoğlu, Zübeyr Şaşmaz’ın yönetmenliğini yaptığı ‘Açlığa Doymak’ filminde, ailesini kaybetmesinin ardından bir dergaha katılan ve arınmak için 40 gün halvette kalan ‘Eyüp’ isimli bir gazeteciyi canlandırıyor.

Bu filmde rol almaya nasıl karar verdiniz?
Senaryonun inandırıcılığı ve maharetle yazılmış hikayesi nedeniyle filmde rol almak istedim. ‘Üstün körü bakarım’ diye düşünüp gecenin bir yarısı başladığım ve bir anda bitirdiğim bir senaryo oldu. Hemen eşime anlattım; o da çok sevdi, etkilendi senaryodan benim gibi. 
 

Rollerinizi seçerken eşinize mi danışırsınız önce?
Genellikle ona sorup fikrini alırım. Objektif olarak beni yönlendirir. "Korkma, yapabilirsin" der.

BÜYÜDÜKÇE KÜÇÜLMELİ

‘Eyüp’ bombalı bir eylemde ailesini kaybediyor ve kendisini bir dergahta buluyor. Siz nasıl tanımlıyorsunuz ‘Eyüp’ü?

‘Eyüp’ bir gazeteci ve önemli biri olduğunun bilinmesini istiyor. İşten kovulunca, "Ben de kitap yazarım, benim değerimi anlayacaksınız" diye meydan okuyor. Sonra o bombalama olayında ailesini kaybedince, o zamana dek uğruna mücadele verdiği her şeyin boş olduğunu görüyor. 

Siz acıyor musunuz ‘Eyüp’e?

Biraz üzülüyorum. Kendini çok fazla önemseyen insanlara üzülüyorum ben. Zerre kadar önemin yok, neyin artistliğini yapıyorsun? ‘Eyüp’ün gazetede var olma çabası, işten çıkarılınca kitap yazmaya kanalize olup çocuklarını ihmal etmesi… O yüzden kendini yukarıda gören ve yukarıda olmak isteyen insanların çabaları beni sinirlendiriyor. Büyüdükçe küçülmek lazım. 
 

Siz kendinizi önemli görmüyor musunuz?

Ben yaptığım işlerden memnunum ama her zaman ‘Daha iyisini yapabilirim’ noktasındayım. Hiç öyle "Ben bunu yaptım, şunu yaptım" diye övünmem. Evet, yaptığımız iş, egosal bir iş ama ben hiç egoma yenik düşmedim. Benim için önemli olan iştir. 

Kendinizi bir oyuncu olarak nasıl buluyorsunuz?

İşimi iyi yapmaya çalışıyorum. Çok popüler olduğum için değil, o rolü benim oynayabileceğime inandıkları için beni seçtikleri projelerde yer almayı tercih ediyorum. ‘Yanık Koza’ dizisiyle başlayan serüvenim, ‘Nefes’ filmi ve ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’ ile devam etti. Bu yolları seçebilmemin temelinde, konservatuvardan sonra Çetin Sarıkartal’dan aldığım eğitim yatıyor; yalnız oyunculuktaki Mete’yi değil, hayatı yaşayan Mete’yi fark etmemi sağladı. Hocam Haluk Bilginer de "Şizofreni hastalığını kontrol etmeliyiz" demişti. Ben de o hastalığı kontrol etmeye çalışıyorum.

NEFES’TE İNSAN OLDUM

Peki nasıl yapıyorsunuz bunu? Kontrol edemezsen hasta olursun ve kimse farkına varmaz. Çok tehlikeli bir durum. Kontrol edemezsen, rolün etkisinde kalırsın. Kendi davranış biçiminle, o adamın davranışları birleşir. Rolün sana hükmeder ve pişmanlık yaşamaya, saçmalamaya başlarsın. ‘Eyüp’ün yaptıkları nedeniyle pişmanlık yaşadığımı düşünsene… Kâmil insan olmak çok zor. 

Filmde ‘Eyüp’, arınmak için 40 gün halvette kalıyor. Halvetle ilgili bilginiz var mıydı?

Net olarak yoktu. Benim bildiğim halvet; iç yolculuğun başlangıcıdır. Yeme-içme de dahil, tüm dünyevi zevklerden uzaklaşmak…40 gün boyunca kendinle baş başa kalıyorsun. Sonunda da kâmillik var. Çok zor bir yol. Tabii modern hayatta her şeyden elini çekmen, kendini adaman çok zor. Biz kendi standartlarımızda iyi insan olabiliyorsak yeter. Ben ‘Nefes’ filmini çekerken buna benzer bir şey yaşadım. Olimpos’ta insan oldum diyebilirim. 

Halveti orada mı yaşadınız?

Evet, gün doğumunda sizin görmediğiniz şeyler gördüm, fırtınanın yanımda oluştuğuna tanık oldum. Yıldırımın yerden göğe doğru çıktığını gördüm. O noktada bir zerresin sen, küçüldükçe küçülüyorsun. Şehre döndükten sonra artık eskisi gibi değildim ben…

ZİKİR SAHNESİNDEN ÇOK ETKİLENDİM

Filmde Ali Sürmeli ile zikir sahnesinde rol aldınız. Bu sahneler sizi etkiledi mi?

Zikir sahnesi daha önce deneyimlediğim, gördüğüm bir şey değildi. Ruhani olduğu kadar, fiziksel olarak da etkilendim. Nefes alışverişleri ve herkesin hep bir arada hareket etmesi çok etkileyiciydi. İnşallah doğru yapabilmişizdir. İzleyiciler "Böyle zikir mi olur?" derse, hemen yönetmeni suçlarım ve "O bize böyle yapmamızı söyledi" derim. Keşke bu konuda ön hazırlığımız daha uzun olsaydı da sahnenin hakkını daha iyi verebilseydim.

TASAVVUFU BİLMİYORDUM
"Filmde bolca tasavvufi öğe var. Bu benim bilgi sahibi olduğum bir konu değildi. Allah’a sığınma durumu, genellikle başına kötü bir şey geldikten sonra oluyor. Önemli olan bu farkındalığa önceden ulaşmak…"

Günaydın