İşte Usta Oyuncu Kahramanları

Filmler
Sinema sanatçısı Kadir İnanır, ekonomik kriz ortamında sinema filmi çekenlerin, kendisi için kahraman olduğunu belirterek, ‘Onların bir büyükleri, bir ağabeyleri, 40 yıllık deneyim sahibi biri o...
EMOJİLE

Sinema sanatçısı Kadir İnanır, ekonomik kriz ortamında sinema filmi çekenlerin, kendisi için kahraman olduğunu belirterek, ‘Onların bir büyükleri, bir ağabeyleri, 40 yıllık deneyim sahibi biri olarak onları alkışlıyorum’ dedi.

İnanır, dinlenmek için geldiği İzmir’in Dikili ilçesinde, 1973 yılında Gülşen Bubikoğlu ile başrolleri paylaştığı ‘Yaban’ filminin çekildiği Garip Adası’nı ziyaret ettiğini söyledi.

Adaya ayak bastığı anda nefesinin tutulduğunu ifade eden İnanır, ‘İnsanın bir anda 37 yıl geriye gitmesi çok farklı bir duygu’ dedi.

Yaban filminde görev alan isimlerin çoğunun yaşamını yitirdiğini ifade eden İnanır, şöyle konuştu:

‘Benim aklımda kalan detaylarıyla ada, hakikaten garip bir adaydı. Bitki dokusu çok azdı, kumsalı fazlaydı. Küçük bir kulübesi olan terk edilmiş bir adaydı. Halen de öyle. 37 yıl sonra tekrar gittiğimde, ağaçların büyüdüğünü, kumsal alanının azaldığını, kulübenin büyüdüğünü, coğrafi dokunun olumlu ve olumsuz anlamda müthiş bir erozyona uğradığını gördüm. O zaman, 23 yaşında bir gençken yaşadıklarımla, şimdiki yaşım arasında o duygu yoğunluğu içinde müthiş şaşkınlık yaşadım. Bunu bence hiçbir oyuncu yaşamamıştır. Bunun örneği olacağını sanmıyorum. Bir aktörün, 37 yıl evvel film çektiği bir mekana gidip anılarını tazeleme şansının olduğunu sanmıyorum. Varsa da ne mutlu ona.’

İnanır, sinema filmi çekmenin, geçmişte olduğu gibi günümüz koşullarında da halen zor bir meslek olmayı sürdürdüğünü savundu.

Türk ekonomisinin geçirdiği sıkıntılar göz önüne alındığında, sinema filmlerinin maliyetinin ne denli ağır bir yük olduğunun anlaşılacağını belirten İnanır, şunları kaydetti:

‘Ortalama bir film yapmanın maliyeti, en kötü şartlarda net 1 milyon dolar. Biraz yüklenirseniz 3 milyon dolar. Böylesi ekonomik kıskaca girmiş bir ülkede, 1 milyon doları olan adam, o parayı maceraya atmaz. Öyle bir sıkıntı geçiriyor mesleğimiz, ancak bir yandan da çok sayıda film vizyona giriyor. Böylesi bir ekonomik ortamda sinema filmi çekenler, benim gözümde birer kahraman. İstisnasız, ben onları sıralamam, sınıflamam, hepsini beğenirim. Çünkü bu anlatmak istediğim şartlarda sinema filmi yapmaya soyunmuş insanlar gerçek bir kahraman olmalılar. Onların bir büyükleri, bir ağabeyleri, 40 yıllık deneyim sahibi biri olarak, onları alkışlıyorum. Basın karşısında değil, ama birebir karşılaştığımızda eleştirilerimi de kendilerine yapıyorum. Bence Türk sinemasını, başında Türk ibaresi bulunan bütün yapılanmalardan ayırmamak lazım. Neyse odur. Türk televizyonu, Türk medyası, Türk ekonomisi. Türk yazan hiçbir şey birbirinden soyutlanamaz, çünkü sıkıntılar herkes için var.’

’40 YILDA BEN DE DEĞİŞTİM, SİNEMA SEKTÖRÜ DE’

İnanır, 40 yıllık sanat hayatı boyunca, Türk sinemasındaki değişim ve gelişime tanıklık ettiğini belirtti.

Geride bıraktığı 40 yıl içinde kendi kimliğinde de farklılıklar gözlemlediğini anlatan İnanır, ’40 yılda hem Türk sinemasının gelişimine tanıklık ettim, hem de söylemlerim, yaşam biçimim, hayata karşı bakışım değişti’ diye konuştu.

Sanat yaşamının, ‘dramatik parabole oturtulmuş halkalar gibi sürekli yenilendiğine’ dikkati çeken İnanır, şöyle devam etti:

‘Toplumun bütün yapısıyla siyasal, ekonomik, sosyal gelişimini, benim filmlerimde de görebilirsiniz. Anadolu’dan gelmiş bir çocuk olarak, büyük şehirde tutunurken, işimde başarılı olmak isterken verdiğim kavganın bir ömre bedel 40 yıllık toplamından bahsediyoruz. 40 yıl boyunca izlenirliği hiç alçalmayan, sürekli mesleğini birinci derecede yapan, uygulayan bir sanatçı olarak kendimle bu konuda iftihar ediyorum. 5 sene oturup bir film yapıp, 10 sene daha oturup bir film daha yapmadım. Benim filmografim, Türk sinemasının 40 yıllık kronolojisidir. 180 sinema filmi ve 10 dizide rol aldım. Çok mutluyum.’

‘ARŞİVİMİ SANATSEVERLERE SUNMAK İSTİYORUM’

Yaz sezonu sonrası, yoğun bir çalışma temposunun kendisini beklediğini anlatan İnanır, yıl sonuna kadar zamanını çeşitli projelere hazırlık yaparak değerlendireceğini söyledi.

2010 yılına kadar herhangi bir projede yer almayı düşünmediğini bildiren İnanır, ‘Bu yapının beni bırakacağını sanmıyorum. Direniyorum ama bir biçimde karşıma çıkarak beni kandıracak, çalışmaya itecek, içeriği sağlam, mesleki kariyerime zarar vermeyecek projelerde yer alacağım’ dedi.

Bir sinema filmi teklifi üzerine görüşmeler yapacağını, ancak gönlünün arşivini yayına hazırlamakta olduğunu belirten İnanır, şunları kaydetti:

‘Geniş ve çok güçlü bir arşivim var, onu düzenlemeye başlayacağım. Afişler, fotoğraflar, kamera arkası fotoğrafları, çeşitli yazılar ve anılardan oluşan büyük bir arşiv. Arşivimin, bir kitaba ya da belgesel filme dönüşmesi için altyapısının sağlam hale getirilmesine yönelik çalışması yapacağım. Sonra da uzman bir belgesel grubuna ya da uzman bir yazar grubuna teslim edeceğim. Bir kitabı ya da filmi çıkarmak için önlerinde hazırlanmış güçlü bir arşiv bulacaklar. Çok kolay bir çalışma değil, çünkü milyonlarca fotoğraf var. Onlar düzenlenecek. Filmlerin kamera arkası görüntüleriyle çeşitli boylarda afişleri var. Zamanımı, onların toparlayarak geçirmek istiyorum.’