Film Arası Yayına Başladı!

Filmler
Röportaj: Selim Sebilci Sepya Yayıncılık yayınladığı sinema kitapları ile arşivlik işlere imza atıyor. Sinema kitaplarının az satıldığı, yayının çok az olduğu bir demde tutup bir de dergi –ki on...
EMOJİLE

Röportaj: Selim Sebilci

Sepya Yayıncılık yayınladığı sinema kitapları ile arşivlik işlere imza atıyor. Sinema kitaplarının az satıldığı, yayının çok az olduğu bir demde tutup bir de dergi –ki onlar oldukça mütevazı davranıp bu nitelikli dergiye bülten diyorlar- yayınlıyorsa bir yayınevi; bu işi gerçekten önemsedikleri anlamına gelir.

Derginin kurucusu, sinema eleştirmeni Suat Köçer ile Film Arası’nı konuştuk sizler için.

Derginin isminden başlayalım isterseniz. Film Arası ismini neden seçtiniz?
Film araları, ‘seyretmenin’ belki de en orijinal aşamalarıdır. Ara verilir verilmez, birlikte seyredilen kişi ya da kişilerle ilk duygular, düşünceler paylaşılır. Seyredilen filmle ilgili ilk tepkiler kadar, ilk kanaatler de genelde film arasında oluşur. Bu bakımdan anlamlı bir tercih olduğunu düşünüyorum.

Sinema Sinemadır sitesinden tanıdığımız isimler de var dergide. Film Arası için sinema sevdalıları hareketidir diyebilir miyiz?

Sepya Yayıncılık çatısı altında vücut bulan oluşumların hepsi sinema sevdalılarına ait eylemlerdir. Çünkü Sepya Yayıncılık duygu ve sinema sevgisini önceliyor. Ticari kaygılar ikinci plandadır. Dolayısıyla, Film Arası da sinemayı konuşmak, tartışmak ve bu keyfi ulaşabildiği sinemaseverlerle paylaşmak için yayına başlamış bir dergidir. Bunun bir yansıması olarak da okurlarına bedava ulaşan ve Türkiye genelinde okurları tarafından dağıtımı yapılan tek yayın organıdır.

Gelecek sayılarda okurları neler bekliyor?

İmkânlar ölçüsünde içerik ve sayfa sayısı artan daha hacimli bir dergi olacak. Her sayıda, orta sayfada, büyük ebatta birer Türk filmi afişi olacak. Ayrıca okurlarımızla daha samimi bir iletişim dili kurabilmek amacıyla, Film Arası çatısı altında çeşitli sinema etkinlikleri düzenleyeceğiz.

Her sinemasever yazar olarak katkıda bulunabilir mi dergiye?

Film Arası’nın ilk iki sayısı çekirdek ekip tarafından beslendi. Ancak üçüncü sayıdan itibaren ağırlıklı olarak okurlardan gelen ürünlerle yoluna devam edecek. Okurlarımız her türlü sinematik yazıyı bizimle paylaşabilir. Dergimizin kuruluş amaçlarından biri de sinema alanında kalem oynatan sinemaseverlere bir mecra olabilmek.

Türkiye’de sinema üzerine yayın yapan iki üç dergi var. Gazetelerde haftada bir gün sayfa ayrılıyor. Süreli sinema yayıncılığını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sinema dergilerinin sayısı bana göre son derece az. Ancak gazeteler için aynı düşüncede değilim. Yeteri derecede hatta fazlasıyla yer ayrılıyor sinemaya. Benim asıl şikâyetim gazetelerin sinemaya ayırdıkları yer değil, muhtevanın niteliği ile ilgili. Çünkü diğer haber alanlarında olduğu gibi, sinema noktasında da büyük bir kirlilik yaşanıyor. Gazetelerin sinema haber-yorum ve yazıları, bütünüyle görsel ve ticari kaygılara dayanan çıkarcı anlayışlarla hazırlanıyor. Buna karşın internet ortamında daha nitelikli sinema yayınları bulmak mümkün. Sıradan bazı blog sayfaların dahi yüksek tirajlı gazetelerden çok daha nitelikli içeriklere sahip olduğunu görebiliyoruz.

Türk okurunun yazılı sinema yayınlarına ilgisi nasıl peki?

Okurlar son yıllarda sinema yayınlarını ilgiyle takip etmeye başladı. Bence bunun iki önemli nedeni var; Birincisi, sinemanın günümüz Türkiye’sinde fazlasıyla revaç bulan bir sektör olması. İkincisi ise sinema okullarının sayı bakımından hızla artıyor olması. Bu iki neden talep dengesinde etkin rol oynuyor. Ancak buna rağmen yıllardır sinema alanında yayın yapan dergilerin bin-iki bin satıyor olması, yayına başlayan dergilerin kısa bir sonra kapanması, sinema yayıncılığında pek de iç açıcı bir düzeyde olmadığımızın bariz emareleri. Yayınevleri için de benzer bir tablo söz konusu. Sinema konulu kitapların satış rakamları moral bozucu cinsten… Sinema okurluğu daha ziyade gazete ve internet ortamında yoğunlaşıyor.

Türk sinemasında nicelik olarak bir artış var. Nitelik olarak aynı başarıdan söz edebilir miyiz?

Henüz hissedilir düzeyde olamasa da, nitelik açısından takdire şayan filmlerin sayısı artıyor. Gerek tür ve gerekse teknik/konu açısından yükselen bir çıtadan bahsedebiliyoruz. Kendi adıma onca niteliksiz filme rağmen, nitelikli film sayısının ümit verici olduğunu düşünüyorum.