‘Çanakkale’ye yakışacak bir film geliyor’

Filmler
Yönetmenliğini, senaryosunu ve yapımcılığını üstlendiği 2008 yapımı filmi 120 ile çok konuşulan Özhan Eren, ikinci filminde bu kez Çanakkale Savaşı’na çeviriyor yüzünü. Eren’in yeni filmi ...
EMOJİLE

Yönetmenliğini, senaryosunu ve yapımcılığını üstlendiği 2008 yapımı filmi 120 ile çok konuşulan Özhan Eren, ikinci filminde bu kez Çanakkale Savaşı’na çeviriyor yüzünü. Eren’in yeni filmi Son Mektup, Çanakkale Savaşı sırasında filizlenen bir aşkın ve 40 yıl sonra adresine ulaşan mektupların hikayesini anlatıyor. Filmin başrollerini ise Tansel Öngel, Nesrin Cavadzade, Nermin Hüseynova ve Barbara Sotelsek paylaşıyor. Tiyatro geçmişinden tanıdığımız Öngel’i Son Mektup’ta Pilot Yüzbaşı Salih Ekrem rolünde izliyoruz. Cavadzade ise Nihal hemşire rolüyle karşımıza çıkıyor. Çekimleri Çanakkale’de büyük bir hızla devam eden film Türkiye sinema tarihinin en büyük yapımlarından biri olmaya şimdiden aday. Eren, ‘Bu projede para pul hesaplarını değil, filmin kendisini çok önemsiyoruz. Elimizden geldiği kadar nerede kaynak bulursak oraya başvurduk. Bir tek hedefimiz var: Çanakkale harbinin şanına, 100. yılının şanına yakışır bir sinema filmi olması. Bizler memnun olalım, seyircimiz mutlu olsun istiyoruz’ diyor. Filmin önümüzdeki yıl 27 Şubat’ta vizyona girmesi planlanıyor.

HEP HAYAL ETTİM

‘Dönem filmlerinde rol almayı hep hayal ederdim. Başka milletlerin çektiği dönem filmlerini gördüğüm zaman üzülürdüm.’ diyen başarılı oyuncu Tansel Öngel, Son Mektup ile hayaline kavuşuyor. Mahsun Kırmızıgül’ün Mucize isimli filminde de yer alan Öngel’in bu beyaz perdede ilk başrol denemesi. Senaryo kendisine geldiğinde dizi çekimlerinin devam ettiğini söyleyen Öngel, başta projeye sıcak bakmıyor. Ancak yapılan hazırlıkları ve çalışmaları görünce kararını değiştiriyor.

Klişelerim yıkıldı

Her oyuncunun tarihe merakı olduğunu söyleyen Tansel Öngel, bu film sayesinde kafasındaki pek çok klişeyi de yıkmış. Özhan Eren’in Çanakkale’yi yazdığı bir kitabını okuyan Öngel, ‘Çanakkale’ye dair bildiklerimden utandım. Bizim tarihin hikaye kısmını bırakmamız gerekiyor. Bu ülkenin tarihinin hikayeye ihtiyacı yok. Tarih kitaplarını bence yeniden yazmalılar. Çanakkale Savaşı Seyit Onbaşı’dan ibaret değil, Mustafa Kemal Atatürk’ün Anafarta’larda kırılan saatinden ibaret değil.’ diyerek tarihin doğru aktarılması gerektiğinin altını çiziyor. Uçak sahnelerinde oldukça zorlandıklarını kaydeden Öngel, tarihi filmde rol almanın bir oyuncu için çok önemli olduğunu şu sözlerle anlatıyor: Tarihi filmlerde şu anın ritmini yaşamıyoruz. Başka bir ritmi keşfediyorsunuz, başka bir ahlak anlayışı var. Her şey başka. Başka bir kültürü canlandırıyorsun bu topraklarda olsan bile.

Daha cesur olmalıyız

Oynadığı role kendisinin ne katacağını düşünerek hazırlandığını söyleyen Nesrin Cavadzade, bugüne kadar rol aldığı bütün projelerde ödüllendirildiğini ancak bu ödüllerin pratik bir getirisinin olmadığını dile getiriyor. Türkiye’de sinemanın sektörleşememesinden kaynaklı sorunlar olduğuna vurgu yapan Cavadzade, ‘Türkiye’de yılda 70 film çekiliyor. Bunların içinden belki yedisi benim içinde olmak isteyeceğim işler oluyor. Sonra üç aşağı beş yukarı aynı yönetmenlerle çalışırken buluyorsunuz kendinizi. Nuri Bilge Ceylan, Semih Kaplanoğlu, Tayfun Pirselimoğlu, Derviş Zaim, Reha Erdem, Cemal Şan var, öte tarafta birkaç tane ana akım işler yapan kıymetli yönetmenler var. Daha cesur olmalıyız belki de’ diyor.

Doğru hatırlamalıyız

Çanakkale Savaşı’nın gelecek nesillere doğru aktarılması açısından da Son Mektup’u önemli bulan Öngel, dil okulu için gittiği Londra’da yaşadığı bir anıyı paylaşıyor: ‘Londra’da bir dil okuluna gittiğimde HydePark’a gittik. Parkın karşısında bir heykel gördüm, çıktım parktan bir baktım üzerinde Gelibolu yazıyor. Anzak ülkelerinin bayrakları var. Dayanamadım ‘Yahu savaşı biz kazanmadık mı?’ dedim. ‘Onu kimse bilemez’ diyerek soğuk bir İngiliz esprisi yaptılar. Sonra düşündüm: Çanakkale dışında bu savaşı yaşattığımız hangi heykelimiz var bizim? Bence Ankara’nın ve İstanbul’un göbeğinde olmalı. Tıpkı Londra’da olduğu gibi. Sultanahmet’teki dikilitaş kadar değerli bir anıtımız olmalı. Hiç unutmamalıyız ve doğru hatırlamalıyız.’

Beni karakterin fedakârlığı etkiledi

Son Mektup’ta sevgi dolu, iyimser, yaralılara savaşta gönüllü yardım edecek kadar cesur ve kahraman bir hemşire rolünde izlediğimiz Nesrin Cavadzade’ye senaryo geldiğinde kendisini en çok etkileyen karakterinin fedakarlığı olmuş. İlk defa bir dönem filminde oynadığı için heyecanlanan Cavadzade, ‘Bu benim onuncu filmim. Bugüne kadar hep bağımsız sinemaya işler yaptım. Hep yönetmen sineması diye tabir ettiğimiz işleri yaptım. Geçen kış Kuzu filminde oynadım Kutluğ Ataman’ın. Ben kendimi hiç epik bir hikayenin içinde deneyimleme şansı bulmadım. Bir kere bunu çok istiyordum, ikincisi bugüne kadar hiç dönem filminde oynamadım. Hep günümüze ait karakterleri canlandırdım. Bana hep ‘Yüzün bir dönem işine çok yakışır’ derler. Hep kulağımın bir yerinde vardı. Bunun nasıl olacağını da merak ediyordum’ diyerek biraz korkuyla biraz endişeyle ama isteyerek filme dahil oluyor.