Berlin’de Türk Gecesi

Filmler
Berlin Film Festivali‘nin merkezi olan meşhur Potsdamer Platz meydanındaki Spielbank binasında önceki gece yapılan Türk gecesi gerçekten ‘özel’ oldu. Partiye katılan yönetmen Ezel Ak...
EMOJİLE

Berlin Film Festivali‘nin merkezi olan meşhur Potsdamer Platz meydanındaki Spielbank binasında önceki gece yapılan Türk gecesi gerçekten ‘özel’ oldu. Partiye katılan yönetmen Ezel Akay‘ın dediği gibi, zaten bizim partilerin sıkıcı olmasına imkân yok. Dolma, köfte ve hamsi misali bizden yemeklerin ikramı ve Baba Zula‘nın şahane performansı gece yarısına dek sürdü. Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Ahmet Acet, Berlin Başkonsolosu Mustafa Pulat‘ın sahneye nazır masalarının önü de kendini piste atan yerli ve yabancı konuklarca işgal edildi.

Altın Ayı için yarışan Semih Kaplanoğlu‘nun Bal filmi bu sabahki basın gösterimiyle dünya prömiyerini yapacak. ‘Panaroma‘daki Kosmos ile ‘Forum’ bölümündeki Pus ilerleyen günlerde gösterileceğinden, Reha Erdem ile Tayfun Pirselimoğlu geceye yetişemedi. Festival programı henüz belli olmadan, en az iki ay öncesinden mekân kiralama zorunluluğundan kaynaklansa da, gece, festival takvimi açısından iyi bir vakitte düzenlendi.

Bu arada festivalin endüstri ayağı olan Avrupa Film Pazarı‘ndaki standımız da gayet geniş. Türk sineması kitapçığı, kısa film DVD’leri ve Kalan müzikten CD’lerle desteklenmiş. Berlin’deki tanıtım seferberliğinin Gezici Festival’in yaratıcıları Ahmet Boyacıoğlu ve Başak Emre‘ye emanet edilmesi isabet olmuş.

BİR ZAMANLAR AMERİKA…

Festivalin ‘ağır topları’na bakarsak, Roman Polanski gibi Martin Scorsese’nin de tür filmlerine meyletmesi ilginç. Yarışma dışı Shutter Island’da Scorsese, Soğuk Savaş paranoyasını gotik esintili bir bakışla yorumlamış. "Çocukluğum, kafamıza bomba düşecek korkusuyla geçti" diyen sinemacı, 1950’lerdeki söylemi eleştirmek için korku türüne de el atmış.