30 Saniyede 1 İsrail Askeri Öldürmüş!

Filmler
Can Dündar’ın köşe yazısı   Her 30 saniyede 1 İsrail askeri öldürülmüş!   Kurtlar Vadisi – Filistin filmine gittim. Son mezarlık ziyaretimden beri bu kadar ölüyü bir arada görmem...
EMOJİLE

Can Dündar’ın köşe yazısı

 

Her 30 saniyede 1 İsrail askeri öldürülmüş!

 

Kurtlar Vadisi – Filistin filmine gittim. Son mezarlık ziyaretimden beri bu kadar ölüyü bir arada görmemiştim.

 

Ben sayamadım, Mevlüt Tezel saymış:

 

2 saatlik film boyunca Polat Alemdar, her 30 saniyede bir İsrail askeri öldürüyormuş.

 

Ciddi skor!

 

“Türkler uçuyor” özdeyişinin cismanileşmiş hali…

 

Filmde Mavi Marmara’yı basan komutanı öldürmek üzere İsrail’e (pardon Filistin’e) giden Polat, iki arkadaşıyla birlikte ve bir çelik yelek ihtiyacı bile duymaksızın İsrail karargâhını basıyor, askeri hapishaneye tankla dalıp mahkûmları salıyor, karşısına çıkan bütün askerleri beyninin ortasından vuruyor.

 

Rolün sahibi Necati Şaşmaz önceki gece NTV Ana Haber’de konuğumdu.

 

“İsrail ordusunu tek başına yok ettin, saçın bile bozulmadı” dedim.

 

Güldü. İsrail’e çok güç atfettiğimizi, gözümüzde çok büyüttüğümüzü, depremi bile ondan bildiğimizi söyledi.

 

“Biraz da bunu kırmak, İsrail’in yenilmez olmadığını kanıtlamak istedik” dedi.

 

* * *

 

Benim gibi bütün Tarkan-Malkoçoğlu-Karaoğlan filmlerini, Rambo üçlemesini, Jack Bauer’li “24” dizisini, “Terminatör” serisini izlemiş olanlar için, Polat’ın tek başına İsrail ordusuna “Van minüt” çakması şaşırtıcı değil…

 

Hele “karşı tarafa mensup kız”ın hakikati görüp hidayete ermesi, saf değiştirip Polat’a gönül vermesi, bize ilk görüşte Tarkan’a tutulan ve fakat onun atının terkisinde babasının sarayını terk ederken kalleşçe sırtından vurulan Bizans İmparatoru’nun kızını hatırlatması nedeniyle nostaljik…

 

Koca İsrail ordusunun aralarına dalan 3 kalkansız yiğide 2 saat ateş açıp tek kurşun isabet ettirememesi, filme büyük ilgi göstereceği söylenen Arapların filmde kendini savunmaktan aciz beceriksizler olarak resmedilmesi, zalim durmadan zulmederken onların hababam zikretmesi, ama Polat’la adamlarının cengaverliği sayesinde İsrail’in dize gelmesi ve “özür dilemesi”…

 

Bunlar da Mavi Marmara katliamına haklı olarak öfkelenen seyirciyi deşarj etme amaçlı bir aksiyon filminde kabul edilebilir şeyler…

 

* * *

 

Filmin tek tehlikeli yanı; ciddiye alınma olasılığı…

 

Sadece İsrail makamları, Türk Dışişleri, Alman Hükümeti veya Yahudi cemaati tarafından değil, filmin yapımcıları açısından da böyle bir tehlike var.

 

Fazla ciddiye alıp “Bu film, nefreti körüklüyor” diye korkanlara “Tarkan Bizans’a, John Wayne Kızılderililere, Rambo Vietnamlılara, Jack Bauer Araplara karşı nefreti ne kadar körüklediyse bunun körüğü de anca o kadar olur” demek lazım.

 

Fazla ciddiye alıp “Bu film, İsrail’i dize getirdi” diye böbürlenenlere de siyasetin açığını filmlerin kapatamayacağını, hatta tersine simülatif gerçekliğe inanmanın bizi dünyevi hakikatlerden hepten uzaklaştırabileceğini hatırlatmak lazım.

 

Yoksa filmdeki kol bükmeyle Amerikalılara çuval geçirmenin bedelinin ödetildiğini, İsrail’e gemi baskını için özür diletildiğini varsayarsak, Polat’ı yarın da AB’ye girmek için Strasbourg’a, soykırım tasarılarını engellemek için Avrupa’ya, Rus zulmüne karşı Çeçen saflarına, giderek Guantanamo’ya, Kandil’e, İmralı’ya vs yollamamız gerekecek ki, bu onun için fazla mesai olabilir; Polat’ın Borat’laşmasına yol açabilir.

 

İyisi mi arkanıza yaslanıp bol çatışmalı bir aksiyon filminin heyecanını yaşayın ve devletin yapamadığını yapan bu tek kişilik orduyla deşarj olmaya bakın!

 

Milliyet