12 Eylül’ü Bu Filmler Anlattı

Filmler
Her sektör gibi, 12 Eylül‘den sinemamız da çok çekti. Aradan 30 yıl geçti. Bu süreçte darbenin yüreklerde mahkum edilmesinde sinemamızın da büyük payı oldu. Zaman gazetesinden Burçin S. Yalçın, ...
EMOJİLE

Her sektör gibi, 12 Eylül‘den sinemamız da çok çekti. Aradan 30 yıl geçti. Bu süreçte darbenin yüreklerde mahkum edilmesinde sinemamızın da büyük payı oldu. Zaman gazetesinden Burçin S. Yalçın, Türk sinemasında 12 Eylül filmlerini derledi. İşte o filmler…

12 Eylül’ün paletleri, her şey gibi, sinema filmlerini de dümdüz etti. Sansür, yasaklamalar, hatta tutuklamalar, gözaltılar derken, sinemacılar da askeri darbenin reçetesinin kestiği acı ilaçları yutmak zorunda kaldı. Oyuncular Tarık Akan, Uğur Polat, yönetmenler Şerif Gören, Sırrı Süreyya Önder, Ömer Uğur, Zeki Demirkubuz çeşitli vesilelerle (çoğu akıl almaz derecede sudan bahanelerle) o dönemde yolu karakollara düşen sinemacıların yalnızca birkaçı. Darbenin sinemaya indirdiği darbe öyle ağırdı ki, zaten krizden krize yuvarlanan sektörde yaprak dahi kımıldatmaya cesaret edecek tek yapımcı bulmak imkansızdı. Düşünün, film yakacak denli gözü dönmüş bir yönetim Türkiye’nin başına geçmişti!

Ne var ki, direksiyonun Turgut Özal’la birlikte yeniden ‘sivillere’ geçmesiyle birlikte başta cunta yönetimi yüzünden karakollara düşen, işkenceler gören sinemacılar olmak üzere, sektörde vicdan sahibi pek çok kişi 12 Eylül’ün gaddarlıklarını, acımasızlıklarını, haksızlıklarını bir bir senaryolara dökmeye başladı. Ortaya çıkan filmleri bugün dönüp eşeleseniz dağ gibi bir yığın çıkıyor karşınıza. Darbenin tarihinden uzaklaştıkça cesaret bulan sinemacıların sayısı da artıyor. Son yıllarda 12 Eylül’ün ipliğini çeşitli yerlerinden tutarak pazara çıkaran o kadar çok film çekildi ki! Biri dizi film de kapıda üstelik. Örneğin sinema yazarı/kısa filmci/belgeselci/romancı Rıza Kıraç’ın yakında gelmesini beklediğimiz ilk uzun metrajı "Küçük Günahlar" da darbe ve sonrasında Türkiye toplumunda yaşanan kimi travmalarla karşımıza çıkmaya hazırlanıyor.

12 Eylül’ü beyazperdede mahkum eden başlıca filmler… Buyurun buradan yakın!

***

SES (1986): Güneyde bir tatil kasabasına tatile gelen genç bir adam, kendisini karanlığa mahkum edip işkenceden geçiren işkencecisini sesinden tanır. Celladıyla aynı şekilde hesaplaşacaktır. 12 Eylül’le en erken hesaplaşan filmlerden biri olan "Ses", ürkek bir ruhun intikam hırsıyla nasıl hırçınlaşabileceğini haykırıyordu. Başroldeki Tarık Akan ‘rolüne hazırlanmak için’ çok çaba sarf etmiş olmasa gerek! Yön: Zeki Ökten

SEN TÜRKÜLERİNİ SÖYLE (1986): Kadir İnanır’ın hayat verdiği Hayri, 12 Eylül öncesi ‘karıştığı’ olaylar yüzünden yedi yıl hapis yatar. Çıkınca ailesi ve en yakın arkadaşları dahil kimseleri bıraktığı gibi bulamaz. Film toplumun dolaylı olarak yozlaşmasında 12 Eylül’ü işaret eder. Yön: Şerif Gören

DİKENLİ YOL (1986): 12 Eylül öncesi siyasi olaylara karışan ve bu yüzden abisinin ölümüne sebep olan Hüseyin’in hikâyesinde başrol Kadir İnanır’ın. Yanında ise Hülya Koçyiğit… Zeki Alasya’nın filmi de yer yer sözünü sakınmayan bir yapıt hüviyetine bürünür. Yön: Zeki Alasya

AV ZAMANI (1988): Ankara Film Festivali’nde en iyi film seçilen ve o yıl Berlin Film Festivali’ne kabul edilen Kıral’ın filminde Aytaç Arman, Cunda Adası’nda köşesine çekilen bir yazarı canlandırır. Yazarın kendisiyle hesaplaştığı bölümlerde film 12 Eylül’ü diline doluyor. Yön: Erden Kıral

SUYUN ÖTE YANI (1991): 12 Eylül döneminde siyasi düşünceleri nedeniyle hapse atılan ve fakat tutuksuz yargılanmak üzere salıverilen öğretim üyesi Ertan da tatil için "Av Zamanı"nın yazarı gibi soluğu Cunda Adası’nda alır. Yaşadıkları onu zorlu ve sıkıntılı bir sona hazırlar… Giritlioğlu’nun siyasi meselelere merakının bu ilk kanıtı Nur Sürer ve Halil Ergün’ü başrole yerleştirir. Yön: Tomris Giritlioğlu

BABAM ASKERDE (1994): Handan İpekçi’nin ilk uzun metrajı hak ettiği ilgiyi görememiş bir 12 Eylül filmi. Daha sonra "Büyük Adam Küçük Aşk"ta da ‘meselesini’ küçük bir çocuğun göz hizasına indirdiği kamerası aracılığıyla anlatan İpekçi, burada da aynı şeyi yapıyor. 12 Eylül döneminde ana-babaları cezaevine tıkılmış farklı çevrelerden çocukların dramını resmediyor. Yön: Handan İpekçi

GÜLÜN BİTTİĞİ YER (1998): Başrolünde Cüneyt Arkın’ın rol aldığı "Gülün Bittiği Yer", 12 Eylül’ün kasvetli işkencelerinden geçen örselenmiş genç bir ruhun ve bir babanın ‘kayıp’ oğlunu arayışının öyküsü. Etkili ve sert işkence sahneleriyle dikkat çeken filmle İsmail Güneş, Türk insanının ‘dayak’la imtihanının mütevazı bir kronolojisini de çıkarmayı başarıyordu. 90’ların ses getiren 12 Eylül filmlerinden biri de buydu. Yön: İsmail Güneş

EYLÜL FIRTINASI (1999): Daha 90’lı yılların sonunda bile 12 Eylül’ün aleyhinde farfaralı sözler etmek kolay değildi. Atıf Yılmaz, filminde darbeye dair ağır cümleler kurmaktan çekinmez. Tarık Akan bu sefer kızı tutuklanınca torununa bakmak zorunda kalan dede Hüseyin Efe’dir. Küçük çocuk annesinin niye tutuklandığını bilmediği gibi, arkadaşlarının alaylarına da maruz kalır. Yön: Atıf Yılmaz

GÖNDERİLMEMİŞ MEKTUPLAR (2002): 2000’li yıllarla birlikte bir dizi film 12 Eylül’ün aileleri nasıl darmadağın ettiğini, önüne çıkanı nasıl hallaç pamuğu gibi attığını ifşa etmeye başladı. Kurçenli’nin "Gönderilmemiş Mektuplar"ı 20 yıl öncesinde yaşananların izinin günümüzde sürüldüğü bir öykü anlatır. Kadir İnanır, Türkan Şoray ve Aytaç Arman gibi büyük oyuncuların buluştuğu film, o dönemde pek çok şeyin ‘kol kırılır yen içinde kalır’ düsturuyla nasıl hasıraltı edildiğini de gösterir. Yön: Yusuf Kurçenli

VİZONTELE TUUBA (2003): Erdoğan’ın "Vizontele"ye çektiği bu devam filminde 12 Eylül’e başta değil, sonda rastlarız. Dönemin kamplaşmaları ve sağ sol çatışmalarının ortalığı kasıp kavurduğu günleri kendisine özgü renkli diliyle yeren Erdoğan, filmini askerin yönetime el koymasıyla noktalar. Yön: Yılmaz Erdoğan

BABAM VE OĞLUM (2005): Sektörde melodramların önünü açan Çağan Irmak’ın filminde kötü adam 12 Eylül yönetiminden başkası değildir. Yuvaları yıkmış, bir nesli yetim bırakmış darbe zihniyeti toplumda onulmaz bir yara açmıştır. Bu yara zamanla iyileşmek şöyle dursun, kangrene dönüşür. Film bu kangrenle baş etmeye çalışan bir aileyi öyküler… Yön: Çağan Irmak

EVE DÖNÜŞ (2006): Son yılların 12 Eylül’ün haksız tutuklamaları ve ağır işkenceleri üzerine çekilmiş en ses getiren filmlerinden biri oldu Uğur’unki. Darbeyi izleyen günlerde ev sahibinin asılsız ihbarıyla tutuklanan ve yıllarını dört duvar arasında işkence görerek çürüten gariban, aslında apolitik işçi Mustafa ve ailesinin dramıdır anlatılan. Memet Ali Alabora, Sibel Kekilli ve özellikle filmin işkencecisi Civan Canova’nın performansları ses getirmişti. Yön: Ömer Uğur

BEYNELMİLEL (2006): Darbeye ve darbecilere karşı sesini en çok yükselten sinemacılardan biri Sırrı Süreyya Önder oldu. Muharrem Gülmez’le birlikte yönettikleri "Beynelmilel" komedi olarak başlayıp son derece dramatik biçimde son bulan bir filmdi. Askeri yönetimin absürt şartlarına uyum sağlamaya çalışan küçük bir taşra kasabasında yaşananlar postal seslerinin kulakları sağır edecek denli gür çıktığı yılları, 1980’lerin başlarını konu ediniyordu. Yön: Sırrı Süreyya Önder, Muharrem Gülmez

FİKRET BEY (2006): Film, oğlunu beş yıldır 12 Eylül’ün siyasi sürgününe kurban vermiş yaşlı bir adamın son yıllarda yaptıklarıyla hesaplaşmasıdır. Başroldeki Erol Keskin’in performansı 12 Eylül’ü ‘teğet geçen’ bu filmin öne çıkan noktalarından. Yön: Selma Köksal Çekiç

ZİNCİRBOZAN (2007): Darbenin hemen akabinde konan yasaklardan payına düşeni alan dönemin siyasi figürlerinin maskelerini düşüren film, yarı belgesel havasıyla ve soluk gri tonlarıyla dikkat çekiyordu. 12 Eylül yönetimi siyasileri de sürmekte beis görmemişti. Senaryosunu gazeteci/yazar Avni Özgürel’in kaleme aldığı film, darbeyi tümüyle ‘Amerikan menşeli’ olarak tasvir etmekte bir sakınca görmemişti. Yön: Atıl İnaç

O… ÇOCUKLARI (2008): Sırrı Süreyya Önder’i bu kez senarist olarak gördüğümüz film 1981’in ‘karışık’ günlerinde geçiyordu. "Beynelmilel"deki trajikomik üslubunu burada da koruyan Önder, cuntanın bu kez hayat kadınlarının hayatını nasıl kararttığına odaklanmıştı. Yön: Murat Saraçoğlu