Şifalı Bitkilere Dikkat!

Şifali Bitkiler
Doğal beslenmeye olan ilgi artarken bağda bahçede yetişen otlar da hak ettiği değere kavuşuyor. Kimi derde deva olan otların kimisi de sağlığımıza ciddi zarar verebilecek maddeler içeriyor. Yazar Tije...
EMOJİLE

Doğal beslenmeye olan ilgi artarken bağda bahçede yetişen otlar da hak ettiği değere kavuşuyor. Kimi derde deva olan otların kimisi de sağlığımıza ciddi zarar verebilecek maddeler içeriyor. Yazar Tijen İnaltong yenebilir otlarla ilgili birçok ilginç bilgiyi bir kitapta topladı

Eskiden büyüklerimizin sofraya aş hastaya ilaç olarak kullandıkları otları ne kadar tanıyorsunuz? Hangilerinin yenilip yenmediğini biliyor musunuz? Peki ya hangisinin neye iyi geldiğini, nerelerde bulunduklarını? 1997 yılında Bodrum’da yaşadığı dönemde Bodrum Yararlı Bitkiler Araştırma Projesi’nde çalışan ve topladıkları otları uzmanlara teşhis ettirip kullanım alanlarıyla ilgili bilgi toplayan Tijen İnaltong, tüm bu soruların cevaplarını Mutfaktaki Yaban Anadolu’nun Yenen Otları adlı kitabında topladı. İnaltong, adaçayı, biberiye, kekik, ısırgan, ebegümeci, roka, kuzu kulağı, deniz börülcesi, dereotu, maydanoz, nane, semizotu ve tere gibi bilerek tükettiğimiz otların dışında yüzlerce bilinmeyen ve yenilebilen otu hikayeleriyle birlikte anlatıyor. İlantong’un kitabında çok ilginç bilgiler var. 

Örneğin, genellikle zeytinyağlı olarak pişirdiğimiz kullandığımız otların etli yemeklerinin de yapıldığını biliyor muydunuz? Labada, ebegümeci gibi otların etli sarmasının yapıldığını söyleyen İnaltong “Gerzelilerin pek sevdiği bilegide, başta arapsaçı olmak üzere pek çok, ot tuzlanmış palamut ve bulgurla buluşuyor. Kenger (şevketi bostan) ve arapsaçı en çok kuzu etiyle seviliyor, Antepliler çiğdem aşını kıymayla pişirirken, Erzurumlular kavurmalı çirişe bayılıyor” diyor.

HER OTU TÜKETMEYİN

Ancak her otun, iyi bilinmeden yenmemesi gerektiğine de dikkat çeken Tijen İnaltong şöyle devam ediyor: “Ne yazık ki yenebilen kimi otlara çok benzeyen zehirli otlar var. Bu yüzden zehirlenmeler olabilir. En iyisi otları tanıyan insanlarla doğaya çıkmak ve püf noktalarını onlardan öğrenmek. Örneğin kuzukulağı çok sevilen ekşi bir salata otudur ancak ona çok benzeyen ve yakınlarında yetişebilen zehirli bir başka otu toplama riski var. Bu detayları size ancak otları gerçekten iyi tanıyan biri gösterebilir.”

İşte şimdiye kadar Mevsimlerle Gelen Lezzetler, Tak Koluna Sepeti, Bir Ot Masalı, Yurdumun Yenilebilir Otları gibi kitaplar yazan Tijen İnaltong’un altı ayda hazırladığı kitabından bilmediğiniz otlar…

Eşek dikeni: Kenker olarak da bilinir. Özellikle Egeliler kuzu etiyle pişirirler. Bodrum’da ise etsiz, sadece nohutla pişirenler de var. Peki, ilkbaharda toplanıp iplere dizilerek kurutulan bu otun tohumlarından kahve hatta kökündeki sütten sakız yapıldığını biliyor muydunuz?

Salep orkidesi: Adından da anlaşılacağı gibi salep yapmakta kullanılıyor. Sadece Türkiye’de 24 cinsten 90 türü var. Karadeniz’de, Ege’de ve Doğu Anadolu’da yetişiyor. İshali kestiği, soğuk algınlığına, öksürüğe, mide rahatsızlıklarına iyi geldiği söyleniyor.

Boğa dikeni: Silifke, Van, Balıkesir ve Trabzon’da bulunuyor. Maydanozgiller ailesinden. Tadı havuca benziyor, hem susuzluğunuzu hem de açlığınızı gideriyor. Ayrıca iştah açtığı, kalp ve damar hastalıklarına, öksürüğe iyi geldiği söyleniyor. Eskiden bu bitkiyle düşmana saldırınca düşmanın öleceğine inanılırmış. Hala bazı şehirlerde bitkinin dalları kopartılıp nazara karşı kapıların üzerine asılır. Bu bitkiyi çay gibi demleyip içebilirsiniz.

Ekşi yonca: Çiğ ya da haşlanarak yenilen bu bitkiyi özellikle yetiştiği yerlerdeki çocuklar daha çok seviyor. Baharda kırlardan toplanan ot susuzluğa iyi geliyor. Salatalara kullanıldığında ekşilik verir. Bu yüzden çorbalarda, soslarda da kullanılabiliyor. Ancak fazla tüketildiğinde vücuttaki kalsiyumu tüketebiliyor.