Ölümcül hastalıklara yakalanan milyonlarca kişinin ömürlerinin sonunda ağrı kesici ilaçlara ulaşamadığı için gereksiz acılar çekerek öldüklerine dikkat çeken uzmanlar bu durumu bir “kamu sağlığı krizi” olarak tanımladı.
O kadar ki, Etiyopya’daki kanser hastalarının acıdan kurtulmak için kendilerini kamyonların önüne atarak intihar ettiğine dair haberler var.
Dünya Palyatif Tıp Birliği sorunun kısmen, bazı hükümetlerin morfin gibi ağrıkesiciler vermeyi reddetmesinden kaynaklandığını söylüyor.
Kısıtlamaların ağrıkesicilerin bağımlılık riski yaratabileceği yönündeki abartılı korkulardan kaynaklandığı vurgulanıyor.
Geçen hafta 200’e yakın ülkeden sağlık yetkilileri BM’de bir araya geldi ve Palyatif Tıp’a daha çok önem verilmesi taahhüdünde bulundu.
Böylece ilk kez Palyatif Tıp (Hafifletici, geçici çözümler) bir disiplin olarak tanındı.
Uganda‘nın orta kesimlerindeki Wakiso bölgesinde yaşayan 48 yaşındaki Betty Naiga, küçük, sarı kulübesinde yerdeki ince şiltenin üzerinde yatıyor.
İki yıl önce meme kanseri teşhisi konulmuş.
Tedaviye parası yetmiyor ve göğsündeki tümör bir futbol topu kadar büyümüş.
“Daha önce çok acı çekiyordum. Uyuyamıyordum. Hiçbir şey yapamıyordum. Yaşamayı bırakmıştım artık. Ölmek istiyordum” diye anlatıyor o günleri.
Betty bir yıl boyunca acı içinde yattı, ailesi tarafından terk edilmiş hissetti kendini. Allen adlı bir gönüllü kendisini bulana dek.
Allen, Betty gibi sessizce acı çekenleri bulması için ölümcül hastalara bakan bir kuruluş tarafından görevlendirilen yüzlerce gönüllüden biri.
Betty bakım görmeye başladıktan sonra kemoterapi tedavisi gördü ve kendisine çok ihtiyaç duyduğu morfin gibi ağrıkesiciler verildi.
Betty, “Tedavi görmeye başladıktan sonra hayatım çok değişti. İlaçlar acımı azalttı” diyor.
Uganda, Afrika’da Palyatif bakım alanında önde gelen ülkelerden. Ülkede morfin tozunun suyla karıştırılmasıyla yapılan basit ve ucuz bir ilaç kullanılıyor.
Ancak diğer kalkınmakta olan ülkelerde bu imkânlar çok kısıtlı.
Afganistan ve Libya gibi ülkelerde palyatif bakım verilmiyor.
Pakistan‘da 2012’de 350 bin kişinin palyatif bakıma ihtiyacı vardı. Ancak sadece 300 kişiye bu bakım sağlanabildi. Tüm ülkede sadece iki tane palyatif bakım kliniği var.
Mozambik‘teki tek klinik ise 100 bin kişiden sadece 153’üne bakım verdi. Fas‘ta ise 80 bin kişiden 153’ü.
Bu alanda en gelişmiş ülke olan Avusturya‘da ise 160 kişiye bir palyatif bakım kliniği düşüyordu.
İngiltere‘de ise ihtiyaç duyanların yüzde 97’sine palyatif bakım sağlandı.
Morfin ucuz bir madde. Afganistan’daki haşhaş tarlalarından elde edilen ham afyonla yapılıyor.
Aynı zamanda da uluslararası denetime tabi bir uyuşturucu.
Bu da morfinin her yıl Uluslararası Narkotik Maddeler Denetim Kurulu’na sipariş edilmesi gerektiği anlamına geliyor.
Ancak bazı ülkeler yeterli miktarda sipariş vermiyor.
BBC Türkçe’nin haberinde uzmanlar, bazı ülkelerin bu maddelerin bağımlılık yapabileceği yönündeki aşırı korkularının giderilmesi ve doktorların palyatif bakım konusunda eğitilmesi gerektiğini söylüyor.
Uganda’dan binlerce kilometre uzakta, Londra’da ise 69 yaşındaki Sara Ray, çocuklarının resimlerine bakıp “Onlardan ayrılacağım fikrine dayanamıyorum” diyor.
Sara akciğer kanserine yakalanmış. Dünyanın en iyi palyatif bakımlarından birini görüyor.
Ağrıkesicilerin yanı sıra Mari Curie kanser merkezinde psikolojik ve ruhani destek alıyor. Kliniğin spor salonunu, havuzunu, mini barını kullanabiliyor ve ölüm hakkında açıkça konuşabiliyor.
Sara ve Betty BBC’ye konuşmalarından birkaç hafta sonra yaşama veda etti.
Yaşamlarının sonunda ihtiyaç duydukları psikolojik ve tıbbi bakımı alabildiler ve onlara göre bu herkesin hak ettiği bir şeydi.