Gribe karşı septomatik tedavi sunan ilaçların danışılarak alınması ve özelliklerine bakılması önem taşıyor.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Ergün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, grip ilaçlarının antibiyotiklerden farklı olarak tamamen septomatik kullanılan ilaçlar olduğunu belirtirken, öksürük, burun akıntısını, ağrıyı azaltma, ateş düşürme gibi çeşitli etkileri olduğunu söyledi.
Bu ilaçların belli bir kullanım sürelerinin olmadığına işaret eden Ergün, söz konusu ilaçların soğuk algınlığı ya da viral enfeksiyonu ortadan kaldırmayacağını, sadece septomatik rahatlama sağlayarak yaşam kalitesini artıracağını ifade etti. Grip ilaçlarının eczanelerden reçetesiz de temin edilebildiğini hatırlatan Ergün, şunları kaydetti:
”Ancak burada çok önemli bir konu var. Grip ilaçlarında bazılarında tek bir molekül vardır, bazılarında ise birkaç. Hastanın bunların hepsine ihtiyacı olup olmadığı önemli bir sorudur. Örneğin, öksürüğü olmayan bir kişiye aynı zamanda öksürük kesici özelliği olan bir grip ilacı verirseniz bu gereksiz bir uygulama olur. Ağrısı olmayan bir kişiye ağrı kesici, ateşi olmayan bir kişiye ateş düşürücü verilmesinin bir anlamı yok, gereksiz yere bunları almış olur. İkincisi grip ilaçlarının bir kısmının içinde olan özelliklerinden dolayı tansiyonu olan kişilerin, hipertansiyon hastalarının kan basıncı kontrolden çıkabilir. Bu nedenle mutlaka doktora danışılarak ilaç alınmalı ya da hasta en azından eczacıya klinik hikayesini anlatarak ve hipertansiyon hastası olup olmadığını belirterek grip ilacı istemeli”
Eskiden ilaçların içinde ancak sağlık profesyonellerin anlayacağı prospektüsler bulunduğunu hatırlatan Ergün, AB mevzuatına uyum kapsamında prospektüslerin kalktığını, artık ilaç kutularının içinde lise eğitim düzeyi olan bir kişinin anlayabileceği metinlerden oluşan kullanma talimatlarının bulunduğunu söyledi.
Kullanma talimatlarının hastanın bilmesi gereken bilgiler ve uyarılardan oluşan toparlayıcı birer doküman olduğunu belirten Ergün, ancak eski alışkanlıklar ve ”nasılsa anlaşılmıyor” kaygısıyla hastaların bunları okumadığını söyledi.
-İlaçlar greyfurt suyu ve süt ile kullanılmamalı
Prensip olarak tüm ilaçların su ile alınması gerektiğini bildiren Ergün, ilaçların özellikle greyfurt suyuyla ya da sütle kullanılmaması gerektiğini vurguladı.
Greyfurt suyunun ilaçların neredeyse yüzde 50’siyle etkileşme potansiyeline sahip olduğuna işaret eden Ergün, şöyle devam etti;
”Greyfurt suyu ile ilaç alındığında alınan ilaç vücutta metabolize oluyor yani parçalanıyor, dışarı atılacak durama gelmesiyle ilgili enzimlerin çalışmasını engelliyor. Böylelikle alınan ilacın vücutta daha fazla süre kalmasına neden oluyor. Bu da ilaçların yan etkilerinin çıkmasını kolaylaştırabilir. Greyfurt suyu ilaçların hepsiyle etkileşmiyor ama neredeyse yüzde 50’siyle etkileşme potansiyeline sahip. Biz bu nedenle hiç kullanılmamasını tavsiye ediyoruz.”
Ergün, ilacın süt ile kullanılması durumunda da, sütün ilaçların emilimi engelleyeceğini ve etkisizleştireceğini söyledi ve ilaçların bol su ile tüketilmesini tavsiye etti.
-Antibiyotik ile vitamin kullanımının hiç bir rasyonelliği yok’
Antibiyotiklerin kesinlikle doktora danışılmadan kullanılmaması gerektiğini vurgulayan Ergün, halk arasında antibiyotiklerle vitamin alınması gerektiği yönünde yanlış bir inanış olduğunu da söyledi.
Ergün, ”Bunun en ufak bir rasyonelliği yok. Antibiyotiklerle beraber vitamin kullanılması çok eski bir alışkanlık ama bunun iyileşme sürecine ek bir etkisi yok. Tabii vitamin eksikliği olan kişileri bunun dışında tutuyoruz” diye konuştu.
-Ihlamurlu zencefilli bakım bir tedavi değil
Grip döneminde ıhlamur, zencefil gibi bitki çaylarının tüketiminin arttığına da işaret eden Ergün, bunları ilacın alternatifi olarak kullanmanın doğru olmadığını söyledi. ”İnsanlar ıhlamur, zencefil, karanfil gibi sevdiği içecekleri tüketebilir, bu bir beslenme alışkanlığıdır ama kesinlikle bir tedavi yöntemi değildir” diyen Ergün, ıhlamurun gribe iyi geldiğine dair kanıtlanmış bir bulgu olmadığını ifade etti.
AA