Her 10 kişiden biri duymuyor

Hastalıklar
Kulak Burun Boğaz (KBB) Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Sedat Aydın, toplumda her 10 kişiden birinde işitme kaybı olduğunu, bunun, normal konuşmayı ve anlayabilmeyi etkilediğini belirterek, ‘Aşırı ...
EMOJİLE

Kulak Burun Boğaz (KBB) Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Sedat Aydın, toplumda her 10 kişiden birinde işitme kaybı olduğunu, bunun, normal konuşmayı ve anlayabilmeyi etkilediğini belirterek, ‘Aşırı sese maruz kalma, işitme kaybının en sık görülen sebebidir.’ dedi.

Aydın, yaptığı açıklamada, sesin çok fazla olmasının, iç kulaktaki sinir uçlarını öldürmeye başladığını, yüksek sese maruz kalma süresinin uzamasıyla sinir ucundaki hasarın giderek artığını söyledi.

Sinir ucu sayısının azalmasıyla da işitme kaybının artığına dikkati çeken Aydın, hasarın kalıcılığına değinerek, ölü sinir uçlarını canlandırmanın mümkün olmadığını kaydetti.

Doç. Dr. Aydın, uzun süre yüksek sese maruz kalmanın işitmeye zarar verebildiğini, gürültü sonucu bu durumun, gürültüden başka faktörlerle de oluşabildiğini ancak gürültü sebebiyle meydana gelen muhtemel işitme kaybının azaltılabilir ve önlenebilir olduğunu anlattı.

İnsanların gürültüye duyarlılık açısından farklılıklar gösterdiğini dile getiren Aydın, şöyle devam etti:

‘Genel olarak sesi duyurmak için bağırmak zorunda kalındığında gürültülü ortam, kulağı ağrıtan sesler, kulağı çınlatan gürültü veya maruz kaldıktan sonra sağırlık yaşatan sesler işitmeye zarar verebilir. Yüksek sese ne kadar uzun süre maruz kalınırsa o kadar hasar gelişir. Ayrıca sesin kaynağına ne kadar yakın olunursa hasar da bir o kadar fazla olur. Örneğin bir silah sesi yakın çevredeki herkesin kulağına zarar verebilir. Ani oluşan ve yüksek şiddet seviyesine sahip sesler, kulaklara ciddi zararlar verebilir. Son çalışmalar gençlerde işitme kaybı sıklığının artığını göstermektedir. Yüksek sesle dinlenilen müziğin yanı sıra müzik çalar ve cep telefonu kullanımındaki artış gençlerdeki işitme kaybından sorumlu olabilir. Toplumda her 10 kişiden birinde işitme kaybı vardır. Bu kayıp, normal konuşmayı ve anlayabilmeyi etkiler. Aşırı sese maruz kalma, işitme kaybının en sık görülen sebebidir.’

‘Kulak çınlaması gürültüye maruz kalma sonrası görülebilir’

Doç. Dr. Aydın, kulak çınlamasının gürültüye maruz kalma sonrası görüldüğünü ve bu durumun da sıklıkla kalıcı olduğunu vurgulayarak, ‘Bazı insanlar yüksek sese sinirlilik reaksiyonu gösterir, ayrıca kalp hızı, kan basıncı veya mide asidinde artma görülebilir.’ dedi.

Gürültülü bir ortamda çalışılması durumunda koruyucu kullanmasını öneren Aydın, konuşmasını şöyle sürdürdü:

‘Ayrıca bu koruyucular, güçlü elektrikli aletler, gürültülü bahçe aletlerini çalıştırma durumunda da kullanılmalı. Ayrıca kulaklıkla yüksek seviyede müzik dinlemekten ya da aşırı gürültülü ortamlarda bulunmaktan da mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. İşitme koruyucu aletler kulak zarına ulaşan sesin şiddetini azaltır. Kulak tıkacı ve kulak maskesi olmak üzere iki formu vardır. Kulak tıkacı dış kulak yoluna uyan küçük aletlerdir. Etkili olmaları için total olarak kulak kanalını tıkamaları gerekir. Çeşitli tip ve ebatlarda olabilirler. Kulakta tutamayan kişiler için baş bandı ile kullanılabilir. Kulak maskesi kulağı kaplayacak şekilde oturur ve kulak kanalının tüm Çevresini bloke eder. Bunlar uyumlu bantlarla yerlerinde tutulur.’

‘İşitme kaybı fark edilmeyebilir’

Sedat Aydın, ‘İşitme kaybı, yavaş ilerleyici ve ağrısız olduğu için fark edilmeyebilir. Kulakta fark edilen durum, çınlama veya başka seslerdir. Bu da uzun süreli olarak işitme sinirine zarar veren gürültüye maruz kalma sonucunda gelişir.’ ifadelerini kullandı.

Ayrıca söylenilenleri anlama güçlüğünün de kişide işitme kaybının başladığını gösterebileceğini aktaran Aydın, ‘Özellikle gürültülü bir ortamdayken insanlar mırıldanıyor gibi gelebilir. Bu yüksek frekans işitme kaybının başlangıcı olabilir ve işitme testiyle bu durum belirlenebilir. Söz konusu bu belirtiler varsa kulakta kulak kiri, kulak enfeksiyonu ya da gürültüye bağlı işitme kaybına işaret eder. Kesin tanının konulması için mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekmektedir.’ değerlendirmesinde bulundu.