Özlem Ertan
Önceki akşam, Türkiye’nin ilk ve tek klasik müzik dergisi Andante tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen klasik müzik ödülleri törenini izlemek için yüzlerce sanatçı ve sanatseverle birlikte Hasköy’deki Rahmi Koç Müzesi’ndeydim. Türkiye gibi klasik müziğin yaygın olmadığı bir ülkede yurtdışındaki örneklerinden hiç de geri kalmayan bir dergi hazırlayarak önemli bir sanat hizmetini yerine getiren Andante ekibi, Donizetti Klasik Müzik Ödülleri’yle de bu sanat dalının kamuoyu nezdinde ilgi görmesine katkı sağlıyor.
Donizetti ya da Donizetti Paşa
Bu ödülün ilki geçen yıl Andante Klasik Müzik Ödülleri adıyla sahiplerini bulmuştu. Bu yıl ise Donizetti Klasik Müzik Ödülleri adı kullanıldı. Ödül, sonraki yıllarda da Donizetti adıyla verilecek. 1828’de, Sultan II. Mahmut’un teklifini kabul ederek İstanbul’a yerleşen ve Musika-i Hümayun’un başına geçen Giuseppe Donizetti, 28 yıl boyunca bu görevi sürdürmüştü. Operayla uzaktan yakından alakası olan herkesin tanıdığı ünlü opera bestecisi Gaetano Donizetti’nin ağabeyi olan Giuseppe Donizetti, II. Mahmut için Mahmudiye, Sultan Abdülmecit içinse Mecidiye marşlarını bestelemişti. Türk müzik tarihine Donizetti Paşa adıyla giren Giuseppe Donizetti, aynı zamanda bir Beyoğlu sakiniydi. O dönemde İstanbul’a gelen Batılı müzisyen ve bestecileri Asmalımescit’teki konağında ağırlardı. Giuseppe Donizetti, 1856’da İstanbul’da öldü ve Elmadağ’daki St. Esprit Katedrali’nin mahzenine gömüldü.
Andante dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bali, bu yıl Beyoğlu Belediyesi’nin işbirliğiyle düzenlenen ödül törenine, belediyenin de talebiyle Beyoğlu’nun tarihi ve kültürel kimliğiyle ilgili bir isim verme kararı aldıklarını ve akıllarına ilk olarak Donizetti Paşa’nın geldiğini söylüyor. Sabah gazetesi yazarı Emre Aköz, birkaç gün önce köşesinde, ödüle Donizetti değil Donizetti Paşa adının verilmesi gerektiğini, aksi taktirde ödüllerin ünlü opera bestecisi Gaetano Donizetti adına verildiği gibi bir algı oluşabileceğini yazmıştı. Serhan Bali’ye Emre Aköz’ün bu yazısının sorduğumda ise, “Biliyorsunuz ödül adının kısa olanı makbuldür. Ayrıca ‘paşa’ militer bir kelime. Bizim Donizetti derken Giuseppe Donizetti’yi yani Donizetti Paşa’yı kastettiğimiz o kadar belli ki. Sonuçta neden Türkiye’de İtalyan besteci Gaetano Donizetti adına klasik müzik ödülü verelim?” yanıtını alıyorum.
25 dalda ödül verildi
Şimdi dilerseniz Beyoğlu Belediyesi’nin evsahipliğinde ve KÜSAV’ın desteğiyle düzenlenen görkemli ödül töreninden de biraz söz etmek istiyorum. Rahmi Koç Müzesi’nden içeri adımımı atar atmaz dikkatimi ilk olarak müze bahçesini dolduran insan kalabalığı çekti. Sadece sanatçıların değil sanatseverlerin de Türkiye’nin ilk klasik müzik dergisi tarafından verilen ilk klasik müzik ödüllerine sahip çıktığını gösteriyordu bu kalabalık. Bahçedeki kokteylin ardından başlayan törende ilk olarak Serhan Bali’yle Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın konuşmalarını dinledik.
Ardından da tadımlık konserlerle renklenen ödül törenine geldi sıra. 2011 Donizetti Ödülleri’nin en önemli ve söz edilmesi gereken özelliklerinden biri de 25 dalda verilmiş olmasıydı. Ödüller, sanatçılar için önemlidir. Sadece yaptıkları işlerin taktir edildiğini değil, sonraki çalışmalarında yalnız olmadıklarını da gösterir onlara. Serhan Bali ve ekip arkadaşları opera ve baleyi de kapsayacak şekilde klasik müziğin hemen her alanındaki başarılı sanatçıları, verdikleri ödüllerle mutlu ettiler ve bu sanatçıların adının sadece kısıtlı bir kesim değil, geniş kitleler tarafından da duyulmasını sağladılar. Tam ödül listesini aşağıda görebilirsiniz o yüzden burada ödül kazanan tüm sanatçılardan söz etmeyeceğim. Ancak Yılın Radyo TV Programı Ödülü’nü alan ve TRT Radyo 3’de yayınlanan Arkadaşım Müzik programının sunucu ve metin yazarlarından Gaye Çağlayan’ın, ödülünü alırken anlattığı bir anısını burada sizinle paylaşmadan geçemeyeceğim. Bir gün Hatay’ın Samandağ İlçesi’nden bir mail almış Gaye Çağlayan. Bu maili atan dinleyici, 41 yaşındaki annesinin hayatında ilk defa Arkadaşım Müzik sayesinde klasik müzik dinlediğinden, programı hiç kaçırmadığından ve klasik müziği çok sevdiğinden söz ediyormuş. Törende, içtenlikle yazıldığı belli olan bu maili okudu Gaye Çağlayan. Biz de “klasik müziğin sıkıcı olduğu ve bir avuç entelektüelden başka kimsenin bu müzikten zevk alamayacağı” önyargısının ne kadar mesnetsiz olduğunu bir kez daha gösteren bu mesajı mutlulukla dinledik.
Sanatseverler de oy kullandı
Gecede piyanist Gülsin Onay’dan Liszt’in Grand Parafraz’ını, soprano Burcu Uyar’dan Gaetano Donizetti’nin Lucia di Lammermoor operasından Lucia’nın aryası Regnava nel silenzio’yu, Wagner eserlerini yorumlamadaki başarısıyla dikkat çeken tenor Ünüşan Kuloğlu’ndan Wagner’in Die Walküre operasından Winterstürme’ü dinlemek çok keyifliydi. Hele hele bu yıl Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ne sahip olan İdil Biret’in, ‘Yılın Çıkış Yapan 17 Yaş Altı Genç Müzisyeni’ kemancı Berfin Aksu ve ‘Yılın Çıkış Yapan 30 Yaş Altı Genç Müzisyeni’ çellist Dorukhan Doruk’la birlikte verdiği mini konseri dinlemek daha da güzeldi.
Usta virtüöz İdil Biret, genç ve gelecek vaat eden meslektaşlarıyla birlikte Haydn’ın Sol Majör Piyanolu Üçlüsü’nü yorumladı. Bu yılın kazananları, müzik yazarı ve sanatçılardan oluşan 200 kişilik bir jürinin kararı neticesinde belirlendi. www.donizettiodulleri.com sitesine girerek oy kullanan 2500 sanatsever ise ‘Yılın Klasik Müzik Sanatçısı’ ve ‘Yılın Klasik Müzik Topluluğu’nu belirledi. [Taraf]