Rock Yerinde Ağır!

Konserler
Milli seferberliğe dönüşen yardım kampanyaları içinde ‘Van İçin Rock’a ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Belki de birtakım insanların ‘Onlar bile ha!’ dediği 40’a yakın ...
EMOJİLE

Milli seferberliğe dönüşen yardım kampanyaları içinde ‘Van İçin Rock’a ayrı bir parantez açmak gerekiyor.

Belki de birtakım insanların ‘Onlar bile ha!’ dediği 40’a yakın rock sanatçısının katıldığı konserde 14 bin bilet satıldı ve 500 bin Lira yardım toplandı.

4 TIR ihtiyaç malzemesi bir araya getirildi. Toplanan para ise Kızılay aracılığıyla, Van’da bir ilköğretim yapımında kullanılacak. Böylece, bu yardım, rockçıların diktiği bir simge olarak ölümsüzleşecek.

Her geçen gün biraz daha kırılsa da, Türkiye’de rock müzik ve onu takip edenlere yönelik bir ‘ötekileştirme’ olduğu açık.

Bu algının fay hatlarını kıran ise bizzat Van İçin Rock oldu. Bu algının ceremesini başta çekenler ise rock müziğin fitilini ateşleyen Erkin Koray, Barış Manço, Moğollar gibi isimlerdi.

Batıda yükselen rock müzikten ve 68 Kuşağı felsefesinden etkilenen bu sanatçılar, kendileriyle başat giden pop şarkıcıları gibi Batı müziği aranjmanlarıyla uğraşmadı. Batı’yı, Türk popunun aktörlerinden daha iyi biliyorlardı.

Batıda yaşadılar, yabancı dilleri çok iyiydi ve Batı müziğini yerinde gözlemlediler. Ama kendilerine has bir sentez ve sound geliştirdiler. Yurda döndüklerinde, oradan aldıklarını motamot aktarmanın kolaylığına kaçmadılar.

Âşık Veysel, Neşet Ertaş, Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal, Emrah gibi bu toprakların değerlerine yöneldiler. Erkin Koray gibi kimileriyse rock’ı arabeskle maharetle harmanladı. Buna rağmen ârâftaydılar!

Kendi topraklarının müziklerini yapıyorlar; elbiselerinin farklılığı, uzun saçları, parmaklarındaki yüzükler nedeniyle dayak yiyorlardı. Çizginin dışında kaldıkça, içine çekilmek istendiler. Buna rağmen, müzik literatürüne ‘Anadolu rock’ kavramını soktular. Yıllar sonra bu müziği canlandırmak isteyenler dahi yüzlerini onlara döndü.

‘Van İçin Rock’ da, rock için Van da aynı!

80 darbesinin ardından, müzik de tüketim kültürüne hizmet etmeliydi! Kentli sınıf için eğlenmek zamanıydı! Kente göç edenler ise arabeske sığındı. ‘Anadolu rock’ın temsilcileri ise ya popa dümen kırdı, ya çekildi. Gruplar dağıldı.

90’lara girilirken, Pentagram gibi başta lokal kalan ‘heavy metal’ grupları ve Bulutsuzluk Özlemi gibi sayesinde ideoloji, müziğe geri dönüyordu. Bunu ‘Yaşamaya Mecbursun’dan daha iyi anlatan bir motto olamazdı! 90’ların ortalarında, ‘Anadolu Rock’ı sırtına alan Haluk Levent müthiş bir ilgi görürken; Kargo grubunun yaptığı patlama, toplumsal bir karşılığı olduğunu gösterdi.

Kargo’nun açtığı yolda, 96 ve 97 yılları, rock müzikte yeni dönemin ‘altın zamanlar’ı oldu. Şebnem Ferah’ın ‘Kadın’, Özlem Tekin’in ‘Kime Ne’, Teoman’ın ‘Teoman’, Feridun Düzağaç’ın ‘Beni Rahatta Dinleyin’ albümleri, hep bu döneme ait.

80’lerin pop rüzgârına kapılan MFÖ dahi, yeni rüzgârdan etkilendi. 90’ların sonlarında Kurban, Yavuz Çetin, Duman, Mor ve Ötesi gibi gruplar, rock müziğe ayrı renkler kattı.

Türk popunun aksine, ‘yeni şeyler’ söylemek arzusu depreşmişti. 2000’lerle birlikte Demir Demirkan, Manga, Hayko Cepkin, Redd, Malt, Ogün Sanlısoy, Yüksek Sadakat, Emre Aydın, Pinhani, Model, Gece gibi grupların gelişiyle bugün çok daha renkli ve geniş bir halenin içindeyiz.

80’lerde kaset çeken bir kuşak varken, 90’larda istediği albümlere daha kolay ulaşan, 2000’lerde ise televizyon ve internet sayesinde istediğini anında dinleyebilen bir kitle var. 80’lerin genç kuşağı bugünün ‘olgunları’nı temsil ediyor.

Rock müzik, bu sayede toplumsal genişliğini ve kabulünü de artırdı. Bugünün rockçıları, politik şarkı yaptıkları için TRT’nin denetimine takılan ağabeylerinin aksine, Eurovizyon denince, TRT’nin aklına ilk gelen isimler oluyor. Bir dönem dudak bükülen müzik türü, bugünün ‘en çok satan albümler’ kategorisinde başı çekiyor.

Rock sanatçıları, reklamcılar, film ve dizi yapımcılarının da gözdesi. Önlerine hatırı sayılır sözleşmeler konuyor. Böylece rock, görsel bir ağırlık da kazanıyor. Üstelik müthiş bir konser trafikleri var. Konserlerini otellerde değil, tıpkı 70’lerdeki ağabeyleri gibi Anadolu’yu dolaşarak veriyorlar.

Üniversite gençliğinin de en gözde toplulukları onlar. Tüm bunlara rağmen, ‘kendini beğenmiş, snob’ gibi eleştirilere maruz kalsalar da, rock müziğin temsilcileri, Van İçin Rock organizasyonuyla yüzleri kızartmayı başardı. Sorumluluk duygularını ortaya koydular. Bugün, ‘Van için rock’ gibi, ‘rock için Van’ın da ne anlama geldiğini biliyoruz. Bildiğimiz bir şey de, rock, yerinde ağırdır!

Zaman