Doğu Yücel’in haberi
Yıllarca heavy metal gruplarına sırtını dönen organizatörlere rağmen geçen yıldan itibaren Sonisphere’i ülkemizde gerçekleştiren Purple Concerts sayesinde bu yıl beş rock-metal devini ardı ardına izledik. Hayatının merkezine rock-metal müziği koyan 20 bine yakın insan için tarihi bir gün oldu 19 Haziran. Her yaştan, her tipten siyah ağırlıklı ama çok renkli bir kitle vardı Küçükçiftlik Park’ta. Festival tamamen sold out oldu, birçok insan konserleri dışarıdan dinledi. İçeridekiler çok eğlendi. Gruplar kadar seyirciyi de izledim. Pogo yapanlar, standlarda karaoke yapıp eğlenenler, maskelerle gelenler, bayrak sallayanlar, Iron Maiden sırasında gözyaşlarına hâkim olamayıp ağlayanlar… Böyle sahnelere çok sık rastlayamazsınız.
Kalabalık çılgına döndü
Iron Maiden tabii ki en son çıktı. Şovu yeni albümünün intro’su ‘Satellite 15’in banttan çalınışıyla başlattı. İlk şarkı ise ‘The Final Frontier’ oldu. Çoğunluğu grubu ilk defa izleyenlerden oluşan kalabalık çılgına döndü, öylesine bir seyirci eşliği vardı ki yer yer grubun sound’unu bastırdı. Grammy ödülünü aldıkları ‘El Dorado’ o kadar coşku yaratmasa da ‘2 Minutes to Midnight’ ile adeta konser yeniden başladı. Grup daha sonra son albümünden ‘Talisman’, ‘Coming Home’, ‘When the Wild Wind Blows’ şarkılarına yer verdi. Bu durum grubun yeni şarkılarına aşina olmayanlar tarafından yadırgandı ama sonuçta turnenin adı “The Final Frontier Tour”, grubun adı da Iron Maiden olunca bu çok normaldi. Iron Maiden 1999’da Bruce ve Dickinson’la yeniden güç birliği yaptığından beri bir nostalji grubu olmamaya adeta ant içti.
Yeni şarkılar da çaldılar
Bu yüzden her yeni albümün turnesinde o albümden en az altı şarkı çalıyorlar. 75 dakikalık ‘A Matter of Life and Death’ albümünü ise tüm tepkilere rağmen baştan sona çalmışlardı. Grubun sadece klasiklerden oluşan bir şarkı listesine şahit olmak isteyenler 2008’deki ‘Somewhere Back in Time’ gibi özel turneleri yakalaması gerekiyor.
Bruce, Suriye’ye selam çaktı
Konserin en unutulmaz anlarından biri Bruce Dickinson’ın konuşmasıydı. Konserin sold-out olduğunu ve bir dahaki sefer Küçükçiftlik’in “iki katı kadar büyük bir yerde” çalmaları gerektiğini belirten Dickinson, Maiden hayranlarının farklı ırklardan ve farklı dinlerden geldiğini anlattı. “Dünyanın her yerinde hayranlarımız var. İslam ülkelerinde de takipçilerimiz var. İran’da, Irak’ta, Suriye’de… Ki onlar çok zor dönemden geçiyorlar. Bu şarkı herkese gelsin, siyah, kahverengi, sarı, beyaz, mor, üzerinde pembe benekler olan, erkek, kadın, aradakiler, Hindu, Müslüman, Jedi, Hıristiyan, Musevi, fark etmez…” diyerek ‘Blood Brothers’ isimli şarkıya bağladı. ‘Fear of the Dark’, ‘The Trooper’ ve ‘Hallowed Be Thy Name’ gibi klasikleri 20 bin civarındaki metal korosu tek bir ağızdan söyledi. ‘The Evil That Men Do’da Eddie sahnede arz-ı endam etti, Janick Gers’le uğraştı. “Vay anasını ne kadar büyükmüş” derken ‘Iron Maiden’ şarkısında Nicko McBrain’in arkasından yükselen Eddie onun beş misli büyüklüğündeydi.
Maiden’ın lideri Steve Harris sahnede ayak basmadık yer bırakmadı, sürekli bas gitarını seyirciye tüfek gibi doğrulttu, oradan oraya zıpladı. Hiperaktif gitarist Janick Gers klasik ‘balerin’ hareketlerini yaptı durdu. Dave Murray her zamanki gibi gülümsüyordu. Adrian Smith ise her zamanki gibi ‘cool’du. Sound’un temizliği sayesinde her enstrümanı çok net duyduk, kulaklarımız rock-metal enstrümancılığı konusunda nefis bir terbiyeden geçti.
Kapanış ‘Running Free’la oldu. Binlerce kişi özgürlüğünü ilan edercesine şarkıya eşlik etti. Konser sonrası bir Maiden geleneği olarak Monty Python’ın ‘Always Look on the Bright Side of Life’ şarkısı banttan çalmaya başladı. Binlerce hayran “hayatın güzel tarafına bak” diye şarkıyı mırıldanıyorlardı. Yıllarca bu konseri hayal etmişlerdi, bu sözleri söylemeyi en çok onlar hak ediyordu.
Diğer gruplar da çok iyiydi
Mastodon
Son albümleri ‘Crack the Skye’dan sadece tek bir şarkı çalmaları hayal kırıklığı yaratsa da günün sürprizi Mastodon oldu. Performans inanılmaz, sahne duruşu çok havalıydı. ‘Blood and Thunder’ en çok eşlik alan şarkı oldu. Metal’in geleceğini gördük, onun adı Mastodon’du.
In Flames
Türkiyeli metalcilerin In Flames sevgisi bir başkadır, buna şahit olduk. İsveçli grup kurucu gitarist Jesper’sız kadrosuyla dört dörtlük bir konsere imza attı.
Alice Cooper
Şok rock’ın yaratıcısı Alice Cooper bu defa eskisi gibi ‘şok’ etmedi, giyotin ve yılan gibi ‘fiks’ şovlarını izleyemedik. Ama yine de yıllara meydan okuyan vokaliyle, esprili şovlarıyla ve coşkusuyla kendine hayran bıraktı. Eğitim karşıtı ilk rock marşlarından ‘School’s Out’u aynı minvaldeki Pink Floyd klasiği ‘Another Brick on the Wall’ ile karıştırarak söyledi. Bu da kaçınılmaz olarak bir Serdar Ortaç esprisine yol açtı. ‘Poison’, ‘I’m Eighteen’ ve ‘Hey Stoopid’ en çok eşlik alan şarkılardı. Her şarkının hikayesine göre kostüm değiştirdi baba. Jimi Hendrix cover’ı ‘Fire’ ile sahneden indi 63 yaşındaki efsane.
Slipknot
Slipknot elemanları tıpkı ilk dönemlerindeki olduğu gibi kırmızı tulumlarıyla sahne aldı. Geçen sene kaybettikleri Paul Day’in tulumu ve maskesi ise sahnede asılı duruyordu. Yerine gelen bas gitarist sahne arkasından gruba eşlik etti. Şovları Sid’in seyircinin elleri üzerinde sahne önüne yuvarlanması ile başladı. Sonra tribal bir intro ve sahnede sekiz maskelinin ‘rahatsız’ bakışlarına maruz kaldık. Derken ‘(sic)’ ile psikopatlar sirki başladı! Cinnet geçirmiş sekiz ucube yeryüzündeki en tuhaf işitsel sanat gösterisine imza attı sanki. Solist Corey Taylor ‘Duality’i Paul Day’e ithaf etti. Sid şarkı sırasında seyirci platformundan aşağıdaki seyircinin üzerine atladı, hazır inmişken bardan bir koli su çaldı, sahne önündeki seyirciye attı koliyi. ‘Spit it Out’ta herkesi oturttu Corey Taylor, sonra da zıplattı. Son şarkı ‘Surfacing’de davul havalandı, sonra dik bir şekilde durdu, Joey Jordison emniyet kemeriyle çalarken davul kendi etrafında dönmeye başladı. Şov ve performans dersiydi.
MIDNIGHT EXPRESS ŞAKASI
* 2000’lerde mikrofon ayaklığını bırakan Bruce Dickinson’ın yeniden mikrofon ayaklığıyla söylemesi benim gibi “nerd” fan’ların dikkatinden kaçmadı.
* Bruce’un cinliği üzerindeydi, şarkı sözlerinde minik oynamalar yaptı. Mesela ‘Running Free’nin mısralarını “Spend the night in a Turkish jail, Midnight Express set me free”ye çevirdi ve güldü.
* Iron Maiden, kendi uçağı Ed Force One ile gelmedi. Grup elemanları özel bir jetle, ekipman ise TIR’larla geldi. Grup aynı gün gelip, konserden hemen sonra uçakla eve döndü.
EKSİLER
* Festival girişi için tek kapı ayrılması öğle saatlerinde izdihama yol açtı. O tek kapı geç açılınca sıradaki binlerce kişi zor anlar yaşadı.
* Sonisphere’de geçen sene su bitmişti, bu defa ekmek bitti! Saat 18.00’den itibaren alanda herkes aç kaldı. Su ise bir vardı, bir yoktu.
* Korkulan izdiham gerçekleşmedi ama “normal” kategoride kımıldayacak yer çok azdı.
* Gölgelik alan hiç yoktu. Binlerce metalci tavuk gibi pişti. Zeminin beton olması da sıcaklık konusunda yardımcı olmadı.
ARTILAR
* Geçen sene özellikle ön grupların sound’u çok eleştirilmişti, bu defa her grupta iyi bir sound vardı.
* Program tıkır tıkır işledi.
* Sahne yüksekliği idealdi, en arkalardan bile sahne göründü. Göremeyenler sahne kenarındaki üç dev ekrandan ve arkadaki bir dev ekrandan izledi konserleri.
Radikal Gazetesi