Özlem Ertan
Fransız yazar, tarihçi, çevirmen ve arkeolog Prosper Mérimeé, kendisine anlatılan bir öyküden esinlenerek Carmen adlı bir kısa roman kaleme aldığında, bu esere adını veren güzel ve özgür ruhlu Çingene kızı Carmen’i bir gün tüm dünyanın tanıyacağını aklına getirmiş miydi bilinmez. Aslında Carmen’i milyonlarca insanın ilgi alanına, Prosper Mérimeé’nin kısa romanı değil de ondan uyarlanan Carmen operası soktu. Fransız besteci George Bizet, Meilhac ve Halévy’nin, Prosper Mérimeé’nin romanından esinlenerek yazdıkları librettoyu besteledi ve böylece Carmen efsanesi doğdu.
Önce yuhalandı
Sadece George Bizet’nin değil, opera repertuarının da en sevilen eserlerinden biri olan Carmen, ilk olarak 3 Mart 1875’te Paris’teki Opera Comique’de sahnelendiğinde salondan “yuh” sesleri yükselmişti. Çünkü hiç bir erkeğe bağlı kalamayan ve özgürlüğüne hayatından bile daha çok değer veren Carmen’in öyküsü devrin ahlâk anlayışına uygun değildi. George Bizet, bu fiyaskodan üç ay sonra öldü ama Carmen, bestelendikten beş yıl sonra, etkisi günümüze kadar azalmayan bir popülarite kazandı.
Nisan ayında dört gün
Dünyada en sık sahnelenen opera olan Carmen, üç boyutlu olarak Türkiye’ye geliyor. Gösterimler, 13, 14, 20 ve 21 nisan akşamı saat 21.00’da İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir, Antalya, Adana, Mersin ve Erzurum’daki Cinebonus sinemalarında yapılacak. Ancak biz basın mensupları olarak, dün sabah operanın özel gösterimine katılma şansını elde ettik. Bu üç boyutlu opera gösteriminin 175 dakika sürecek olduğunu duymak, gözünüzü korkutmasın. Çünkü zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz bile. Londra’daki Kraliyet Operası’nda (Royal Opera House), Francesca Zambello tarafından sahneye konan Carmen, beş kamerayla üç boyutlu olarak kayda alınmış. İşte tam da bu yüzden Cinebonuslardaki gösterimlere katılırsanız Covent Garden’ın sahnesinde oyunculara eşlik ediyormuş hissiyle üç saat geçirecekseniz.
Eserde Carmen’i mezzo-soprano Christine Rice, Don Jose’yi tenor Bryan Hymel, Escamillo’yu bariton Aris Argiris, Micaela’yı ise soprano Maija Kovalevska oynuyor. Solistler, koro ve dansçıların yanında Constantinos Carydis yönetimindeki orkestra da çok başarılı. Carmen’in aşkı yüzünden hayatın kıyısına savrulan Don Jose’yi oynayan Bryan Hymel, çok iyi bir lirik tenor.
Lirizm yüklü ve güçlü sesiyle özellikle Çiçek Aryası’nı harika söylüyor. Christine Rice da oyunculuğu ve sesiyle Carmen kimliğine bürünmeyi başarmış. Micaela’yı oynayan Maija Kovalevska da çok iyi bir ses. Her şeyden önce bu, çok görkemli ve başarılı bir prodüksiyon.
Yaşanması gereken bir deneyim
Konusu İspanya’da geçen Carmen operası, İspanyol ritimleriyle harmanlanmış akılda kalıcı müziği, hikâyesi ve Habanera, Toreador gibi aryalarıyla zaten yeterince çekici. Operayı bir de başarılı bir ekipten, üstelik de üç boyutlu izlemek, mutlaka yaşanması gereken bir deneyim.
Siz de çavuş Don Jose’yi güzelliğiyle baştan çıkaran ama sonra matador Escamillo’ya âşık olup Don Jose’yi terk eden güzel Carmen’in yanıbaşınızda şarkı söylediğini görmek istemez misiniz? Terk edilmenin ve çaresizliğin delirttiği Don Jose’nin kendisini öldüreceğini bile bile Escamillo’ya aşkını ilan eden ve “Ya özgür yaşarım ya da ölürüm” diyen Carmen’in duygularına temas etmek hiç de azımsanacak bir şey değil.
Üç boyutlu Carmen gösterimleri hakkındaki ayrıntılı bilgilere www.cinebonus.com.tr adresinden ulaşabilirsiniz. [Taraf]