Üstad Necip Fazıl’ı anma paneli

Edebiyat
Ülkemizin son yüzyılda yetiştirdiği en önemli şair ve mütefekkirlerden biri olan Necip Fazıl, bir görüşe göre kanaat önderi olmakla kalmayıp, kanaat önderlerine de önderlik yapmıştı. Yaşarken ve vefat...
EMOJİLE

Ülkemizin son yüzyılda yetiştirdiği en önemli şair ve mütefekkirlerden biri olan Necip Fazıl, bir görüşe göre kanaat önderi olmakla kalmayıp, kanaat önderlerine de önderlik yapmıştı. Yaşarken ve vefatından sonra da hakkında çokça

konuşulan-yazılan,

dostları ve okurlarınca dâva adamı-üstad olarak nitelendirilen Necip Fazıl için

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü tarafından bir anma programı ve konser düzenleniyor.

Program 25 Mayıs Cuma günü Fatih Ali Emiri Kültür Merkezi’nde saat 19.00’da başlayacak.

Mehmet Niyazi Özdemir ve Mustafa Miyasoğlu’nun Necip Fazıl’ın eserleri, dâvası, mücadelesi ve şahsiyeti üzerine konuşma yapacağı panelde Ayşe Egesoy’un sunuculuğuyla bir de konser verilecek. İstanbul’dan Sesler Topluluğu’nun vereceği konserde Necip Fazıl’ın bestelenmiş eserleri de seslendirilecek.

Necip Fazıl Kısakürek kimdir?

Ahmet Necip Fazıl Kısakürek Mayıs 1904’de doğup yine Mayıs 1983’de vefat eden Necip Fazıl, 12 yaşında şiire başladı. ilk şiir kitabı daha 17 yaşında iken yayınlandı ve çok sonraları şiirleri M.E.B’in ders kitaplarında okutuldu. Genç yaşta yazdığı tiyatro eserleri, dönemin tiyatrolarında aylarca kapalı gişe sahnelendi. Paris dönüşü yayımladığı Örümcek Ağı (21) ve Kaldırımlar (24) adlı şiir kitapları onu çok genç yaşta ünlü yaptı. Henüz otuz yaşına basmadan çıkardığı yeni şiir kitabı Ben ve Ötesi (1932) ile takdir toplamayı sürdürdü. Birçok kişi tarafından da çok sevilen şair "Üstad Necip Fazıl Kısakürek", olarak anılmaya başlandı. 1934 yılına kadar sadece şair olarak tanındı ve meşhur Bâb-ı Âli’nin önde gelen isimleri arasında yer aldı. 1934 yılında Abdülhakîm Arvâsî ile tanıştıktan sonra büyük bir değişim yaşadı. Bu değişimi kendisi "…içimi öylesine bir sosyal mücadele ve cemiyeti yorma hamlesi kapladı ki, artık çalışamaz oldum." şeklinde tanımlar.

1960 ihtilali sonrası Türkiye’nin birçok şehrinde konferanslar düzenlemiş, konferanslardaki sözlerinden dolayı hakkında davalar açılmış ve bu davalar neticesinde öncülük ettiği Büyük Doğu Hareketi’ne dair yayın yapan Büyük Doğu Dergisi yayın hayatı boyunca 16 kez kapatılmış, eserleri toplanmış ve basımı yasaklanmıştır.

Doğudan batıya soluk soluğa gezdiği şehirlerin ve hatta birçok büyük ilçenin salonlarında, muhteşem hitabet gücüyle, “Sahte Kahramanlar”, “İmân ve Aksiyon”, “Tarihte Yobaz ve Yobazlık”, “Dünya Bir İnkılâp Bekliyor”, “Özlediğimiz Neslin Vasıfları”,“Yolumuz, Hâlimiz, Çâremiz” başlıklarıyla Anadolu gençliğine konuşmalar yapmıştır.

O’nun dehâsına ilk dikkat çeken, Ahmet Hamdi Tanpınar’dır. Peyami Safa ve Mustafa Şekip Tunç da bunlar arasındadır. Çocukluğunun ilk yıllarında dedesi Hilmi Efendi’nin konağında, aile doktorları olan devrin meşhur hekimlerinden Profesör Kadri Raşid Paşa, 6-7 yaşındaki çocuk Necip Fazıl’a, “yumurcak dâhi!” diye hitap edermiş. Dedesi Hilmi Efendi’nin de, biricik erkek torununu “aklıevvel torunum!” diye sevdiğini biliyoruz. Hatta mürşidi Esseyid Abdülhakîm Arvasî Hazretleri’nin bir vesileyle, Üstad’a, “Keşke bu kadar zeki olmasaydın!” dediği söylenmektedir. Yeni nesilden birçok kimse de, Üstad’ın dehâsı üzerine durmuştur. Üstad hakkında en çok yazı yazanlardan Mustafa Miyasoğlu, Bekir Oğuzbaşaran, üstadı en iyi tanıyanlardan Ali Biraderoğlu ve Prof. Dr. Ayhan Songar bunlar arasındadır. Şair Arif Ay,

“Üstad” isimli şiirinde, “Ördüğü ebediyet duvarına son taşı koymanın telaşında bir ömre bin yılı sığdıran dehâ” derken, O’nun dehâsına işaret eder.

Tohum, Para, Bir Adam Yaratmak, Nam-ı Diğer Parmaksız Salih gibi piyesleri büyük ilgi görür. Bu eserlerden Bir Adam Yaratmak, Türk tiyatrosunun en güçlü oyunlarındandır. Cinnet Mustatili adlı eserinde hapishane anıları yer alır. Büyük Doğu’nun çıkmadığı sürelerde günlük fıkra ve çeşitli yazılarını Yeni İstanbul, Son Posta, Babıalide Sabah, Bugün, Milli Gazete, Her Gün ve Tercüman gazetelerinde yayınladı.

1980’de Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü’nü, İman ve İslam Atlası adlı eseriyle fikir dalında Millî Kültür Vakfı Armağanı’nı (1981), Türkiye Yazarlar Birliği Üstün Hizmet Ödülü’nü (1982) almıştır. Ayrıca Türk Edebiyatı Vakfı’nca 1980’de verilen beratla ‘Sultan-üş Şuara’ (Şairlerin Sultanı) unvanını kazanmıştır. Yaşar Nâbi tarafından, "bir mısrası Türk milletini ihya etmeye yeter" denilerek övülmüştür.

Necip Fazıl Kısakürek’in, 100 cildin üzerindeki eserlerinin arasından 20, 30 hatta 50 baskı yapanların yanı sıra, Türk şiiri açısından önemli bir yeri olan ‘Çile’ kitabı 100. baskısına ulaşmak üzeredir.