Temmuz ayı dergilerinde neler var?

Edebiyat
İLEM Bülteni’nin 3. sayısını yayınlandı İlmi Etüdler Derneği’nin (İLEM), İLEM Bülten’in 3. Sayısını yayınladı. Konferans, tez sunumlar, kitap değerlendirmelerinin de yer aldığı bu sa...
EMOJİLE

İLEM Bülteni’nin 3. sayısını yayınlandı

İlmi Etüdler Derneği’nin (İLEM), İLEM Bülten’in 3. Sayısını yayınladı. Konferans, tez sunumlar, kitap değerlendirmelerinin de yer aldığı bu sayıda önemli röportajlar da dikkat çekiyor.

İLEM Bülteni okuyucularına şöyle sesleniyor:

Güzel dostlukların, samimi birlikteliklerin mekânı olan İLEM, pek çok gönüldaşın emek ve gönül sermayesinin semeresi olarak teşekkül etti. Bu gönül sermayesinin bereketi ile 10. yılımıza ulaştık. İLEM, tutkulu bir çaba içerisindedir. Bir tutku ne kadar yoğun olursa yapılan iş, hem zengin hem de ölçülü, hem güçlü hem de kusursuz bir ahenge dönüşür.
İLEM Bülten’in üçüncü sayısında, İslami camianın uzun yıllar eksik bıraktığı sanat alanına ağırlık vermeye çalıştık. Bu sayımızda çeşitli konferans, tez sunumları ve kitap değerlendirmelerinin yanında Mustafa Şen hocamız ile Türk demokrasi tarihini, Ayşe Taşkent hocamız ile de Sanatçı, Sanat Eseri ve Sanat İzleyicisini konuştuğumuz röportajlar yer almaktadır. Bu sayımızda ayrıca, sinema alanından önemli çalışmaların değerlendirmelerinin yanında, İslam mimarisi alanında yaptığı çalışmalar ile tanınan Turgut Cansever hocamızın yâd edildiği ve düşüncelerinin tartışıldığı “Şehir ve Mimari” panelimizin değerlendirmelerine de ulaşabilirsiniz.
İlmiyle amil ilim adamlarının yetişmesi için yürüttüğümüz bu tutkulu çabada, gönül  sermayemizin bereketini arttırmak ve siz gönüldaşlarımızla paylaşmak duasıyla…

‘Ay Vakti’ dergisinin 139. Sayısı çıktı

İki ayda bir yayınlanan Düşünce- Kültür ve Edebiyat dergisinin Temmuz-Ağustos sayısı çıktı. Ay Vakti dergisi bakın okuyucularına neler hazırlamış…

Dergimizin Temmuz-Ağustos sayısı için hemen her yıl, yeni isimlere daha çok yer ayıralım diye niyet eder, o istikamette de dergiyi hazırlamaya başlarız. Sonrasında olduğu kadarıyla yetinir,diğer aylardan daha çok yeni imzaya yer veririz.Dergi okurunun ve yazı gönderenlerin bilmesi gereken husus şudur.Yeni imzalar, teşvik amaçlı dergiye alınmış çalışmalar var. Eleştirilsek de, genç kalemlere yer vermeye devam edeceğiz.Ay Vakti’nde yazmaya başlamış, hangi alanda yazıyorsa özgün bir şekilde çalışmasını sürdüren ve uzun soluklu dergide yer alan arkadaşlarımızın Ay Vakti’nden kitapları çıkıyor.Bizim kendilerinden farklı konularda çalışmalar talep ettiğimiz yazarlar, şairler, akademisyenler olmakla beraber, dergi ailesinden olan kalem erbabı, kardeşlerimiz, büyüklerimiz de var. Dergi halkasında yer almaları hasebiyle onlar besleyici, yol gösterici de olurlar zaman zaman.Yeni isimler önemli.

Ancak, çalakalem yazılmış her çalışma da dergilere gönderilmemeli.Şiir ya da farklı alanda çalışmalar gönderenler yayınlanmadı diye sitem edip, darılıp, hatta yazmayı terk edip bir köşeye çekilmemeliler.Dergilere; şiir, öykü, deneme yayınlamak için çalışmalarımızı gönderelim elbette, ama yetenek alanımızda gelişmeler kaydetmek için de bir dergi halkasında uzun soluklu yer almaktan imtina etmemeliyiz.Yersiz mukayeselerden de kaçınmalıyız.Teşvik amaçlı dergiye alınmış çalışmalardan hareketle değerlendirmeler yapmak hakkaniyetten uzaklaşmaktır.Eserimiz bir kıymet arz ediyorsa, bir dergi görmese diğeri görecek, dergiler göremese de zaman içinde o yerini bulacaktır.İşte benim yazdıklarım bu kategoriden demeyin hemen… Bu da kendimizi aldatmak olur. Her yazdığımızı yayına sunmamız da gerekmiyor. Sanat mahreçli çalışmalar yaparken, yayınlatmak için gönderirken iki defa düşünmeli, tekrar tekrar gözden geçirmeliyiz. İşimize bakalım. Nitelikli çalışmalar yapalım.

Yeni imzalara imkân tanıyan atölye dergilerine de sahip çıkalım. Dergi kapağına bakarak, tanıdık kimse yok diye almadığımız, abone olmadığımız dergilerin kapısını çalıyoruz. Zihni ferahlık olsun diye kimi hususları aydınlatmak istedik.

Hüsn-ü niyet sahibi olmak mümin tavrıdır. Her eylem, her söz, her iddia, fi iliyata dönüşen her şeyin hesabı var. Rabbim bizi gereksiz amelden uzak tutsun.

Hareketlenelim biraz. Ay Vakti için her birimizin yapacağı çok şey var. Yürüyüşe devam.

SinematekDergi’nin 3. sayısı yayında!

Yeni Sinema e-dergi’niz SinematekDergi, 3. sayısının kapağına ‘Tabutta Rövaşata’ filminin başrolü, Mahsun’u koyuyor ve Mahsun’un ağzından FilmdenSonra’sını anlatıyor; ‘Ama Arkadaşlar İyidir’.

Sinematek e-dergi’nin Temmuz sayısında; TürkSineması köşesinde Erhan Tuncer Lütfi Ö. Akad Sinemasını inceliyor.FilmOkulu köşesinde, Koray Yeltekin imzalı ‘Kapitalizmin Senaryoya Etkisi’, SineTekno köşesinde yeni Canon EOS 650D inceleniyor.

Selda Tan Özdemir bu ay ‘Kürtaja Dair Sinemasal Bir Hatırlatma’ yapıyor ve ‘4 Months, 3 Weeks, 2 Days’ filmini SineYorum köşesinde yorumluyor.

Film Arası dergisi 3 yaşında!

Temmuz 2010 yılında yayın hayatına başlayan Film Arası Sinema Dergisi, üçüncü yılına giriyor. Yayımladığı özel röportaj ve dosyalarla gündeme damgasını vuran Film Arası, Eylül ayında çok sayıda yenilik ve sürprizle yeni yayın dönemine girecek.

Temmuz 2010’da yayın hayatına merhaba diyen Film Arası Sinema Dergisi, bu ay piyasaya çıkacak 24. sayısı ile 2. yaşını tamamlıyor. Yerli sinema eksenli yayın yapan ve 12 kişilik bir ekip tarafından hazırlanan Film Arası Dergisi, bugüne kadar yayımladığı özel röportaj ve dosyalarla sinema gündemine damgasını vurdu. Dosyalarıyla da adından sıkça söz ettiren dergi,  Temmuz/Ağustos olarak çıkacak son sayısının ardından, Eylül ayında çok sayıda yenilik ve sürprizle yeni yayın dönemine girecek.

FARKLI RENKLERDEN OLUŞAN ‘FARKLI BİR DERGİ’

 Film Arası Dergisi Yayın Yönetmeni Suat Köçer, iki yıllık süre zarfında, sinema yayıncılığında önemli mesafe kat ettiklerini söyledi. Film Arası’nın ‘piyasa’ algısından ziyade, sinemanın temel değerlerine yönelik bir içerikle hazırlanmaya çalışıldığını belirten Köçer, dergide yayımlanan yazılar, yapılan röportaj ve dosyaların bu anlayış doğrultusunda harmanlandığını vurguladı. Köçer, şunları söyledi:

 ‘Sinema yayıncılığında samimiyete dayalı nitelikli bir muhteva ve özgün bir bakış açısı geliştirmeye çalışıyoruz. Sinemaya ve ülkemiz sinema sektörüne dair düşüncelerimiz, gidişata yönelik eleştirilerimiz var. Film Arası Dergisi bu yönüyle sinemanın özgür biçimde konuşulduğu, sektöre ait sorun ve gelişmelerin konunun taraflarınca tartışıldığı verimli bir sinema platformu olmayı başardı. Farklı fraksiyonlardan, renklerden çok sayıda genç kalem ile ülkemizin tanınmış yönetmen ve sinema yazarları Film Arası’nda sinemayı konuşuyor, tartışıyor. En büyük arzumuz bu topraklara ait bir sinema anlayışının gelişerek sinemamızın vazgeçilmez bir unsuru haline gelmesi. Arkamızda bir yayın grubu veya sermaye gücü yok ama yanımızda sinema sevdalısı gençlerden oluşan kocaman bir ordu ve her sayımızda artan nitelikli bir okur kitlemiz var. Film Arası Dergisi, ‘sinema izlenir ama okunmaz’ önyargısını büyük ölçüde kıran sıkı bir ekip. Zorlukları da bu ekip ruhuyla aşıyor. Film Arası bu nedenle kamuoyunda büyük ilgi görüyor.’

 FİLM ARASI YENİ DÖNEMDE DAHA ETKİN OLACAK

Film Arası Dergisi’nin Eylül ayında yeni yayın dönemine gireceğini belirten Suat Köçer, daha etkili bir yayın amacıyla yeni dönem için birçok yenilik hazırladıklarını söyledi. Okurlara bazı sürprizlerinin olduğunu da hatırlatan Köçer, Eylül ayında düzenleyecekleri bir geceyle üçüncü yılı okurlarıyla birlikte kutlayacaklarının haberini verdi. Gecede Film Arası’nın yeni dönem yol haritasına dair ayrıntılar da paylaşılacak.

Mavera’nın Dört Güzel Adamı Dil ve Edebiyat Dergisinde

Edebiyatımızda açtığı çığırla kendinden söz ettiren isimlerin son dönemdeki en büyük örneklerinden Cahit Zarifoğlu, Alaaddin Özdenören, Akif İnan ve Erdem Bayazıt Dil ve Edebiyat dergisinin Temmuz sayısının kapak konusunu oluşturuyor. “Mavera’nın Dört Güzel Adamı” başlığıyla ele alınan bu isimler hakkında dosyada; Rasim Özdeören, Ali Haydar Haksal, Muzaffer Doğan, Ali Ural, Bünyamin Yılmaz, Mustafa Özçelik, Abdülkadir Emeksiz gibi isimler düşüncelerini belirtiyor.

1976 yılında Mavera dergisini çıkarmaya karar verdiklerinde otuz altı, otuz yedi yaşlarında olan Zarifoğlu, Özdenören, İnan ve Bayazıt sadece bir edebiyat dergisi çıkarıyor olmadıklarının farkında mıydılar? Okurlarını ve sonraki takipçilerini kültür, sanat hatta siyaset alanında etkilemiş bu isimler Sebilürreşad, Büyük Doğu, Diriliş ve Edebiyat dergileri geleneğinin de en güçlü devam ettiricileri olarak gösteriliyorlar.

TYB İstanbul Şubesi tarafından “Önden Giden Dört Güzel Adam” adlı anma gecesindeki konuşmaların yer aldığı dosyada Rasim Özdenören başta kardeşi Alaeddin Özdenören olmak üzere ilginç hatıralarını paylaşıyor. Rasim Özdenören’in kardeşi Alaeddin Özdenören’in unutkanlıkları üzerine anlattıkları kubbede hoş bir seda bırakan Mavera dergisinin dört güzel adamının satırlara yansımayan insani çizgilerini işaret etmesi bakımından dikkat çekiyor. Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu içinse “Cahit çok düşünceli, içe dönük bir insandı. O kadar içe dönüktü ki dışarıyı neredeyse görmezdi.” diyor.

Her biri ayrı bir değer olmuş hem edebî eserleri hem de yaşantılarıyla toplumun önemli bir kesimi üzerinde derin izler bırakmış Cahit Zarifoğlu, Alaaddin Özdenören, Akif İnan ve Erdem Bayazıt hakkında ilginç anekdotların yer aldığı dosyayı ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.

Dil ve Edebiyat dergisinin Temmuz sayısında aruzun son temsilcisi gösterilen Bekir Sıtkı Erdoğan ile bir de söyleşi yer alıyor. Şahin Karataş tarafından gerçekleşen söyleşide Erdoğan, aruz ırmağından nasıl beslendiğini ayrıntılarıyla anlatıyor.

Dil ve Edebiyat, yine yer verdiği şiir ve hikâyeleriyle de okurlarına zengin bir dergi sunuyor. Dergi makale, hikâye, şiir, gezi bütün türlerde kendine güvenen okurlarının da katkısını bekliyor.

Geçmişe bakarak geleceği görmek için…

Yedikıta 47. sayısında yeni sloganıyla yoluna devam ediyor. Temmuz ayında Fransız işgalinden kurtuluşunun 50.yılını yaşayan Cezayir’i kapağına taşıyan Yedikıta’da bu ay okuyacağınız konular:

Barbaros’un Bilinmeyen Kitabesi
315 yıl Osmanlı hâkimiyetinde kalan Cezayir’de Barbaros’un tarihi değiştiren kitabesi…

Yitik Hazinenin Peşinde: Ahmed Vahid Bey ve Lügati
Kültür dünyamızda pek bilinmeyen bir isim ve Redhouse’un lügatinden sonra hazırlanan ilk İngilizce-Türkçe sözlük… 

Osmanlı’nın Sırları
Osmanlı Devleti’nin altı buçuk asır ayakta kalmasının, topluluklara ve devletlere hükmetmesinin sırları zaman geçtikçe daha iyi anlaşılıyor…

Şehzadeleri Sultan Yapan ‘Lala’lar
Osmanlı’nın son devrine kadar devam eden Lalalık ve bir cihan devletini idare edecek şehzadelerin idaresine hazırlanması…

Belatü’ş-Şüheda (Puvatya) Savaşı
Avrupa’nın kaderini tayin eden, Batı Avrupa’nın en büyük gücüne karşı Müslümanların destansı mücadelesi…

Hepsi ve daha fazlası tarih ve kültür dergisi Yedikıta’nın Temmuz sayısında… Bir de eklemeden geçmeyelim ‘Bir Zamanlar Antep’ albümü  de Yedikıta’yla birlikte hediye…

‘Umran’ dergisi 3 önemli dosya ile okuyucularıyla buluşuyor

Umran dergisi Temmuz sayısında, İslâmcılık, Türkiye iç siyasal hayatı ve bilhassa Suriye ve Mısır olmak üzere Ortadoğu’da yaşananlar ve Müslüman düşünür Roger Garaudy’nin vefatı başlıklı üç önemli dosya ile okuyucularının karşısına çıkıyor.

İslâmcılık dosyasında İslâmcılığın ne ifade ettiğini, Müslüman âlemindeki İslâmcılık hareketlerinin birbiriyle ilişkileri-etkileşimlerini, bulundukları ülkelerdeki rejimlerle mücadelelerini ele alan yazılar ve röportajlar yer alıyor. Bilhassa dünyanın gözleri önünde Suriye’de icra edilen Esed-Baas rejiminin vahşi katliamlarının, Mısır İhvan’ının cumhurbaşkanlığı seçim zaferinin tahlili, gelecek dönemde askeri dikta ile ilişkilerinin incelendiği Ortadoğu dosyası çarpıcı yazılardan oluşuyor. Müslüman oluşu dünyada büyük yankılar uyandıran, Siyonizm’e karşı sert duruşu bağlamında kaleme aldığı ve şok eser olarak nitelendirilen “İsrail, Mitler ve Terör” kitabı yüzünden dünya kamuoyunca aforoz edilen, kitaplarının çoğunun Türkçeye de çevrildiği Müslüman düşünür-filozof Roger Garaud’nin vefatı üzerine özel bir dosya hazırlanmış.

Temrin ‘gözağrısı’ bölümünde artık yeni kalemleri okuyucuyla buluşturuyor

Temrin yaz aylarında temmuz ve ağustos ayı sayılarını birleştirerek iki sayı birden yayınladı. Aylık düşünce ve edebiyat dergisi Temrin okuyucularına şöyle sesleniyor:

İstikrar ile okurun karşısına çıkmayı sürdüren Temrin ; geçen yıllarda da olduğu gibi , yaz ayı dolayısıyla 51-52. sayısını birleştirerek bu ay da raflarda yerini aldı.

Usul usul kendini yenileyen ve samimiyetini her sayıda biraz daha yukarı çıkarma gayretinde olan dergi, bu sayısıyla da okura nitelikli bir çalışma sunuyor. Dergiye yenice eklenen « gözağrısı » isimli bölüm dikkat çekiyor. Temrin, mizanpajıyla da kendini farkettiren bu yeni bölümde daha önce hiçbir yerde çalışması yayınlanmamış kalemleri misafir etmeyi hedefliyor.
Bir süredir şiire ciddi anlamda yer ayıran dergi, bu sayıda da nitelikli ve farklı tarzlardaki şiirleri okurun ilgisine sunuyor.

Bu sayıya katkıda bulunan isimler şöyle :
Şiirleriyle : Abdullah Eraslan, Ertuğrul Rast, Yusuf Bal, Müesser Yeniay, Mehmet Narlı, Nergihan Yeşilyurt, Suat Atik, Tarık Hamza, Tevfik Hatipoğlu, Esma Koç
Yazılarıyla : Onur Akbaş, Cemal Kurnaz, Gülçin Pehlivan, Hatice Eğilmez Kaya, Sıddık Akbayır, Ebru Öztürk Tınaz, Şeniz Bayır, Mustafa Bilgücü, Mükrime Dilekçi Zengin, Tahsin Yıldırım, Yasemin Altıntaş

Derginin sabit bölümleri olan « Seyr-i Fuad », « Künye » ve « Devran » da yine okurun beğenisine sunuluyor. Devran’ı Nergihan Yeşilyurt, Seyr-i Fuad’ı ise bu sayıda Yasemin Altıntaş hazırladı.

Temrin bir yandan usta kalemleri sayfalarında ağırlamayı devam ettirirken, öte yandan genç kalemlere yer vermeyi ve edebiyat namına yapılan her iyi hareketi desteklemeyi hala sürdürüyor.

Kapak çizimlerini Alperen Köseoğlu’nun yaptığı Temrin, her ayın ilk haftası bayilerdeki yerini alıyor ve abonelerine ulaşıyor.

Moral dünyası dergisi ‘sade hayat’ konusunu ele alıyor

Moral dünyası dergisi temmuz ayında yayınlanan 100. Sayısında ‘sade hayat’ konusunu kapağına taşıyor. ‘Çöpe giden sadelik’, ‘Hayatımızı nasıl sadeleştirelim’, ‘Sade hayat nedir, ne değildir’ gibi konularla bu konuyla ilgili merak edilenlere cevap arıyor. Yazar Ümit Şimşek, yazısından sade hayatın ne olup ne olmadığını tarif ederken Sade Hayat Derneği Başkanı Faruk Günindi sade hayatın başlangıç noktasını söylüyor. Doç. Dr. Veli Sırım, sade hayat modelini hayatımızın hangi noktalarında uygulayabileceğimizi belirtirken Metin Karabaşoğlu, hayatımızın ne kadar sade olup olmadığını  anlayabileceğimiz pratik bir yöntem söylüyor. Sade hayatı bir yaşam tarzı olarak seçen gazeteci yazar Alper Görmüş’le yapılan röportaj ise sade hayat felsefesine dair önemli ipuçları veriyor.

Ayrıca dergi bu ay önemli bir bölümünü Ramazan ayına ayırmış. Temmuz ayının son bölümünde evlerimizi ve hayatımızı şereflendirecek olan Ramazan’a hazır olabilme adına dosya haberler sunuyor. ‘30 güne 30 dua’, ‘Ailenizin aziz misafiri: Ramazan’ ve ‘Gönül ibrenizi Ramazan’a ayarladınız mı?’ konuları mutlaka okumanız gereken haberlerden.

Psikoloji bölümünde ‘Kalbe gelen kuruntular: Vesvese’ konusunda vesvese nedir, nasıl baş edilir noktalarına değinilirken, çocuk eğitimi bölümünde de ‘Çocuk istismarına seyirci kalmayın’ başlıklı haberde Pedagoji Derneği Başkanı Pedagog Mehmet Teber ile yapılmış röportajı okuyacaksınız.

Bu Ramazan Kopuyoruz!

Genç dergisi Temmuz ayında 70. sayısıyla okuyucularıyla buluşuyor. Ramazan ayının bu ayda başlayacak olması nedeniyle dergi, Ramazan ile ilgili ‘Kop da gel’ haberini kapak konusu olarak paylaşmış. Yine dopdolu içerik ile karşımızda olan Genç dergisi, okuyucularına söyle sesleniyor:

Parola: Kutup Yıldızı

Askeri öğrenciliği sırasında bir dostumuz, komutanının şu ilginç emri verdiğini anlatmıştı:

– Bana kutup yıldızını getir!

Dostumuz emir karşısında bir an bile tereddüt geçirmemiş:

– Emredersiniz komutanım!

Emri alan dostumuz ne yapmış dersiniz? Ellerini yukarı kaldırmış ve sanki göğe doğru uzanmış bir merdiveni tırmanıyormuş gibi hareket etmeye başlamış.

Emre itaat ve teslimiyet konusunda örnek olarak anlatılabilecek bu hadisede ilginç bir güzellik daha var. Dostumuzun ilk bakışta anlamsız gelen o hareketi modern hayatın içinde çok zaman kaçırdığımız bir hakikate işaret ediyor: Sebep sonuç ilişkisi arasındaki bağlantı ya da illiyet zorunlu değildir. Gayret ve çaba ile neticenin ortaya çıkması birbirini gerektirmeyebilir. A’dan B’ye gidilmesi için kat edilmesi gereken bir mesafe vardır, bize düşen de aklımız, idrakimiz ve kapasitemiz çerçevesinde o yolu aşmaya çalışmaktır. Ama B’yi bize getirecek olan ne yol, ne de gayretimizdir; B’yi bize ancak, ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkartan Allah getirebilir. Hayatın rutini içerisinde kapılıp gittiğimiz rasyonalitenin körlüğü sebep ve sonuçlar arasındaki illiyeti zorunlu gibi gösteriyor; böyle bir zorunluluk yok. İstediği zaman veren, istemediği zaman vermeyen Allah var. O istemeden olmaz. O yüzden O’nun istemesini istemek en güzel yoldur. Bize düşen sebebi işlemektir. Bütün gücümüzle üzerimize düşeni yapmaya çalışırız, ama sonuç adına son sözü Allah’a bırakırız. Bunu hem hayrın nerede olduğunu bilmediğimiz için, hem de kendi nefsimize pay çıkarmadığımız için yaparız. Yürüdüysek yürümemiz emrolunduğu için yürümüşüzdür. Varmak ya da varamamak bizi aşar. Çünkü bize düşen seferdir, zafere ulaşıp ulaşamayacağımızı, onu verecek olan bilir. Kutup yıldızı yukarıdaysa, bize düşen o anda, hangi imkân ve kapasitede olduğumuz fark etmeksizin, ona doğru hamle yapmaktır. Bir an sonrasında ne olacağını bilmeyen bizlerin, durup da ne yapacağını düşünecek vaktimiz de tahammülümüz de yoktur.

***

Ramazan geldi, hoş geldi. Ramazan bizi diriltmeye geldi, şimdi bize düşen kapakta da ifade ettiğimiz gibi “kopmaktır.” Kopmak evet… Gafletten, ataletten, günahlardan, bizi hayır ve istikametten alıkoyan her tür menhiyattan kopma zamanı şimdi… O yüzden “kop da gel” diyoruz. Ramazan gibi bir bereket ve rahmet ayında nefsinden kopamayan, hiçbir zaman kopamaz.

***

Yaz tatili GENÇ Dergi’de hep hareketli geçer. Bu sene daha ayrı bir yoğunluk var, şükürler olsun. Bir taraftan Somali’den gelmiş gençlerin eğitim programı, diğer taraftan Afrika’ya hizmet etmeye gidecek üniversiteli GENÇ Gönüllülerin tatlı telaşı, en heyecanlısı da Anadolu’nun dört bir tarafından gelmiş liseli, üniversiteli kardeşlerimizin GENÇ olma ve GENÇ kalma yolunda en önemli tecrübeleri olacak yaz staj programları… GENÇ olmak böyle bir hareketin ve bereketin hep ortasında kalmak demek. Bilmediğimiz bir zamanda bilmediğimiz bir mekânda verilen yüce bir emrin etrafında şekillenmiş ne güzel heyecanlar bunlar… Bizler GENÇ Gönüllüler, evelallah kutup yıldızını getireceğiz. Ellerimiz yukarıda tırmanmaya başladık çoktan… Ne imkân azlığı, ne mekân darlığı ne de sebep-sonuç illiyeti, bize engel olamayacak, göreceksiniz. Tabii ki O’nun izin ve keremi ile…

Gelecek sayıda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz… 

Dergah dergisi 269. sayısıyla karşımızda!

Mustafa Kutlu yönetiminde yayın hayatına istikrarlı bir şekilde devam eden Aylık edebiyat, sanat, kültür dergisi Dergâh, 269. sayısında da nitelikli çalışmalara ev sahipliği yapıyor.

İşte Temmuz ayı Dergah dergisinde sizi bekleyen konular:

Türkiye yeniden kuruluyor. Bu sebeple yeni bir “Anayasa” yapıyoruz. Bu yeni bir toplum sözleşmesidir. Yıkmak kolay yapmak zor. Gündemin anayasadan koparılması, bu işin sürüncemede kalması için her yolu deneyen olacaktır. Yılgınlık, vazgeçme ülkeyi kaosa götürür. Anayasa tarafların imzası ile vücut bulunca fert, cemiyet, hak, hürriyet kayda bağlanacak. Budur. Bu sayı Atakan Yavuz’un, A. Galip Yener imzalı “Şiir Bilinci” kitabı üzerine bir yazısı ile açılıyor. Cafer Keklikçi, Hâkân Özçelik, Fatma Çolak Asan, Muhammed Mücahit Yılmaz, Adem Kandemir, Veysel Karani Tur ve Mehmet Baş bu sayının şairleri. Cihat Albayrak ile Suavi Kemal Yazgıç “derkenar” sütunlarında yazdı. Mukadder Gemici ve Mehmet Kahraman hikâyeleri ile bu sayıya katkıda bulundu. Mehmet Emin Purçak “Ölümünün 50. Yılında” A.H. Tanpınar üzerine yayımlanan üç kitabı tanıtıyor. Bu sayının ‘orta sayfa sohbeti’ni Mehmet Erdoğan ile Kâmil Büyüker hazırladı. Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Raşit Küçük ile yapılan konuşma “Kardeşlik ahlâkı, kardeşlik hukuku ve Ramazan” ile ilgili. Kâmil Yeşil “087956’nın sıfırı”adlı hikâyesini merkeze alarak Tarık buğra hikâyesi üzerine geniş bir inceleme yazdı. Hacer Gülşen’in yazısı “Millî Mücadele” döneminde tiyatro üzerine. Erişmiş bulunduğumuz mübarek Ramazan ayının ülkemize ve tüm insanlığa barış ve kardeşlik getirmesini diliyor, tüm okurlarımızın Ramazanını tebrik ediyoruz.

On5yirmi5