AA muhabirine yaptığı açıklamada, sözlük yazımının zorluğuna ve uzun sürdüğüne değinen Kaçalin, şu ana kadar “İngilizce-Türkçe”, “Almanca-Türkçe” sözlüklerin yanında “Gürcüce-Türkçe”, “Rumence-Türkçe”, Türkçe’den Ermenice’ye, Ermenice’den Türkçe’ye, Hindi-Türkçe, Urdu-Türkçe sözlüklerini de TDK yayınları arasına eklediklerini söyledi.
Kaçalin, sözlük çalışmalarının Türkiye’de geç başladığına dikkati çekti. İlk çalışmalarda derlemelere yer verildiğini kaydeden Kaçalin, “1995’ten sonra Türkiye dışındaki Türkçe’nin lehçelerinde bir çalışma yapılmış. Zamanla ihtiyaçlar doğrultusunda Altayca, Urduca, Tıvaca, Kumukça sözlük basılıyor. Eski sözlükleri de yeniden bastık. Önümüzdeki süreçte de Farsça, Arapça, Çingenece, Arnavutça, Süryanice, Zazaca, Lazca, Pomakça, Arnavutça ve Kafkas dillerinde de sözlükler hazırlanması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
“Türkiye’de konuşulan diller kapalı kutu olmamalı”
TDK Başkanı Prof. Dr Kaçalin, Türkçe’nin sınırdaş olduğu tüm ülkelerin dillerinde sözlük olması gerektiğini ifade etti.
“Bu sözlükler bir itibar ve değer verme bakımından önemli” diyen Kaçalin, şöyle konuştu:
“Ayrıca Türkiye’de konuşulan diller hakkında yapılacak araştırmalar ve hazırlanacak kaynaklar dünya mirası açısından da önemli. Ülkemizde konuşulmakta olan bazı dillerin yok olduğunu, bazılarının ise yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını biliyoruz. Bilim insanlarının bu konuda çalışmaları gerekiyor. Türkiye’de konuşulan diller bizim için kapalı kutu olmamalı, bunların sözlükleri yapılmalı. Birincisi çevrede sınırdaş olduklarımız, ikincisi beraber yaşadıklarımızdır. Bilim bakımından gerek var böyle bir çalışmaya çünkü belki bir zaman sonra bu diller yok olacak.”