Romantizm

Edebiyat
Avrupa’da 1790’dan 1850’ye kadar etkili olmuş büyük bir akım. Edebiyat, müzik, felsefe gibi pek çok alanı ve bütün sanat dallarını etkilemiş, hepsinin görünümünü büyük ölçüde değişti...
EMOJİLE

Avrupa’da 1790’dan 1850’ye kadar etkili olmuş büyük bir akım. Edebiyat, müzik, felsefe gibi pek çok alanı ve bütün sanat dallarını etkilemiş, hepsinin görünümünü büyük ölçüde değiştirmiştir. Belli bir tanımı olmamakla beraber özgür ruh halinin yansıtılmasını ilke edinmiştir. Bir akım olmaktan çok bir duyarlılıktır.

İngiltere ve Almanya’da doğan bu hareket Fransa ve Güney Avrupa ülkelerine (İtalya ve İspanya) biraz daha geç girmiştir. Klasik edebiyat akımına tepki olarak  doğmuş ve Victor Hugo’yla birlikte büyük ün kazanmıştır. Romantizm, insanın yaratma özgürlüğü önündeki her şeye karşı durur. "En iyi kural, kuralsızlıktır" diyen romantikler, insanın duygularını, düş gücünü hayata geçirmesini ve insanı düzeltmenin toplumu düzeltmekle olabileceğini savunurlar.

Akımlar etkiledikleri ülkelerin sosyal siyasal şartlarına göre farklı karşılıklar bulur ve anlamları yer buldukları coğrafyanın özelliklerine göre genişleyebilir.

İngiltere’de romantikler yalnızca uygarlığın yapmacılığına, tarihin acımasızlığına değil, aynı zamanda köleliğin yeni biçimlerine, yabancılaşmaya, modern kapitalizm yolcuları acımasızca sömürmesine de karşı çıktılar. Fransa’da ise romantizm Fransız Devrimi’nin hemen öncesinden başlayarak her dönemde varlığını sürdürdü. Alman romantizmin kaynakları XVIII.yy.’a kadar uzanır. Klapstock ve Lessing yenilenmenin öncüleridirler.

İtalya ve İspanya’dan çıkan romantikler beklendiği kadar geniş bir çevreye yayılamadılar. Tarihsel koşulların etkisiyle, edebi hareket bu iki ülkede sıkı sıkıya siyasete bağlı kaldı. İtalya’da liberaller ve yurtseverler öncelikle, romantiklerdi. Rusya’da ise Ulusal edebiyatın hızla gelişmesi karşısında romantizm gölgede kaldı. Puşkin, Gogol, Lermontov ulusal edebiyatın ilk örneklerini verdiler.

Türkiye’de Tanzimat Fermanı’nın ilanından sonra başlayan ve Batı edebiyatı örnek tutularak meydana getirilen Tanzimat edebiyatının (1859-1895) ilk yıllarında romantizm akımının başlıca kişilerinin başlıca yapıtları verildi. Bu yüzden Tanzimat edebiyatının pek çok yazar ve şairi (Ahmet Mithat, Namık Kemal, Şemsettin Sami, Abdülhak Hamit Tarhan, Recaizade Mahmut Ekrem) romantizm akımının etkisindedirler. Namık Kemal’in İntibah romanı Kamelyalı Kadın’ın; Vatan yahut Silistre oyunu da Romeo ve Juliet’in etkisindedir. II. Meşrutiyet döneminden sonra Milli Edebiyat döneminde Yusuf Ziya Ortaç’ın Binnaz adlı oyununda Hugo’nun etkisi vardır.

Kısa… Kısa…
* Fransa’da 1830 yıllarında klasizme tepki olarak doğmuştur.
* Klasik edebiyatın kural ve şekilleri bırakılır.
* Konular eski Yunan ve Latin edebiyatı yerine Hıristiyanlıktan tarihten ve günlük yaşamından alınır.
* Akıl yerine duygulara ve hayallere önem verirler.
* Sanatçılar kendi eserlerinin kişiliklerini gizlemezler.
* Sanat toplum içindir görüşünü benimsemişlerdir.
* Tabiat önemlidir. Gözlem ve tasvire önem verilir.
* Konular işlenirken iyi, kötü, doğru, yanlış gibi karşıtlıklardan yararlanırlar.
* Üç birlik kuralı terk edilir.
* Temsilcileri: J. J. Rousseau, Voltaire, Victor Hugo, Goethe, Schiller, Chateaubriand, George Sand, Lamartine, Shelley, Alfredde Vigny, Alfred de Musset, Alexandre Dumas Pere, Puşkin

* Türk edebiyatında ise Namık Kemal, Abdülhak Hamit Tarhan, Ahmet Mithat Efendi, Recaizade Mahmut Ekrem