Edebiyatımızın usta kalemlerinden Yusuf Atılgan’ın arkadaşı Halil Şahan’a yazdığı mektuplar, “Sevgili Halil Kardeş -Köye Mektuplar” adıyla kitaplaştırıldı. Yeni Şafak’ta yer alan habere göre; Halil Şahan, Atılgan’ın kaleminin kentli olduğunu ama kendisini köylü olarak gördüğünü söylüyor.
Yusuf Atılgan ın mektupları 1980-1988 yılları arasında yani ölümünden bir yıl önce köydeki öğretmen arkadaşına yazılmış içten ve samimi satırlarla dolu.
Yusuf Atılgan’ın mektupları 1980-1988 yılları arasında yani ölümünden bir yıl önce köydeki öğretmen arkadaşına yazılmış içten ve samimi satırlarla dolu.
Aylak Adam, Anayurt Oteli, Canistan, Bodur Minareden Öte, Eylemci gibi çok okunan kitaplarıyla tanıdığımız edebiyatımızın önemli yazarlarından Yusuf Atılgan şimdi de mektuplarıyla karşımızda. Arkadaşı Halil Şahan’a 1980-88 yılları arasında yazdığı mektuplar Sevgili Halil Kardeş adıyla Burak Fidan editörlüğünde okura sunuluyor. Edebi Şeyler yayınları arasından çıkan kitap Atılgan biyografisine önemli bir katkı sağlıyor.
Mektup eserlerin edebi yönü tartışılabilir.Kimileri mektupları biyografik özellik taşıdığından edebi olmadığı kanaatini taşırken kimileri de mektupları kaleme alan yazarın edebi bir dil kullandığına dikkat çekerek mektupları edebi bulur. Mektuplar, yazanın edebi kimliğini yansıtmakla birlikte ansiklopedik biyografi okumalarından sıkılan okurun da yüzünü güldürüyor. Atılgan’ın mektuplarını yazdığı köydeki öğretmen dostu Halil Şahan sunuş yazısında onun edebiyatı ile ilgili de ipuçları veriyor. Atılgan’ı daha yakından tanımamızı sağlıyor. Atılgan’ın edebiyatımızın en kentli romanlarını yazdığına değinen Şahan, onun aslında kendini hep köylü olarak gördüğünü ve öyle göstermek istediğini ifade ediyor.
KİMSEYE SELAM VERMEZ
Halil Şahan Atılgan’ın 1973’te tanıştığı bir öğretmen dostu. Atılgan’ın köydeki yaşamıyla ilgili ilginç anekdotları Şahan’ın kaleminden okuyoruz. Atılgan’la Muğla Ula’da tanışan Şahan Hacırahmanlı’ya atanınca köylülere onu soruyor. Köylülerle fazla sıkı fıkı değil Atılgan, onlarla oturup sohbet etmiyor, içlerine karışmıyor. Herkes ağız birliği etmiş gibi ‘O kimseye selam vermez, kimsenin halini hatırını sormaz, daha da önemlisi bir Allah’ın kuluna çay ısmarlamaz’ diye konuşuyorlar Atılgan hakkında. Daha sonra Atılgan ile sık görüşmeye başlayan Şahan, aslında Atılgan’ın hiç de öyle biri olmadığına kanaat getiriyor. ‘Solculuktan hüküm giymiş birinin bir Anadolu köyünde yaşaması kolay değil. Herkesin gözü onun üstünde, herkes açık kollamakta. Hele her hafta karakola gidip imza veren biri de olunca… Ağzından bir şey kaçırmayacaksın, davranışlarına dikkat edeceksin; kısacası temkinli olmak zorundasın.’ diyor Şahan. Atılgan’a olan sevgisini bugün bile yüreğinde taşıyan Şahan onu ‘Ulysses’in baskıları arasındaki farkları saptayabilen köylü olarak tanımlıyor.
DAVRANIŞLARI İÇTENLİKLİYDİ
Şahan’ın Atılgan için söyledikleri mektuplar kadar kayda değer. Atılgan’ı bugüne kadar hep yazdığı kitaplardan tanıdık, tanıdığımızı zannettik. Atılgan’ın içinden geldiği zaman hal hatır sorduğunu, içtenliksiz bulduğu davranışlardan kaçındığını söyleyen Şahan, onu Aylak Adam romanındaki C.’ye benzetiyor. Sonra Atılgan’ın mektuplarını okuduğumuzda biz de görüyor ve anlıyoruz onun içtenliğini. O kadar samimi ve sıcak bir his var ki mektuplarında birebir konuşuyormuş gibi. Sanki sözcükler boş bir kağıda değil de kulağa fısıldanıyor gibi. Kitabın sonunda yani mektuplardan sonra Ahmet Güntan ve Burak Fidan’ın Halil Şahan ile yaptığı bir söyleşi bulunuyor. Bu söyleşinin ardından da Atılgan’ın köy hayatı fotoğraflarından oluşan bir albüm karşılıyor bizi.
Biraz tolstoy biraz dostoyevski
Söyleşi bölümünde Burak Fidan, Şahan’a Atılgan’ın Dostoyevski’ye mi yoksa Tolstoy’a mı yakın olduğunu soruyor. İşte Şahan’ın cevabı, “Değerli araştırmacı Nurdan Gürbilek, Dostoyevski’ye benzerliğinden söz ediyor. Buna yanlış diyecek değilim ama onun bir yönüyle de Tolstoy’a yakın olduğu kanısındayım. Yozlaşmamış doğal insanı arıyordu o. Sevgide içten olan, ikiyüzlülükten uzak, bütünlüklü.” 1946’da öğretmenlikten alınan Atılgan, Hacırahmanlı köyüne yerleşiyor ve burada çiftçilikle uğraşıyor. Köyde olduğu zamanlar Şahan ile dostlukları başlıyor. 1976’da İstanbul’a dönen Atılgan’ın dostluğu mektuplarla devam ediyor. Her seferinde ‘Sevgili Halil Kardeş’ diye başlıyor mektuplarına Atılgan.