Gelmişle, Gelecek İç İçedir Şiirimde!

Edebiyat
Söyleşi: Selim Sebilci Ali Osman Dönmez şiiri üzerine düşünen, şiirin gelenekle bağını kurcalayan bir isim… Bir şiir kitabı için neredeyse olanaksızdır üç ayda ikinci baskıyı yapmak. Dönmez&rsq...
EMOJİLE

Söyleşi: Selim Sebilci

Ali Osman Dönmez şiiri üzerine düşünen, şiirin gelenekle bağını kurcalayan bir isim… Bir şiir kitabı için neredeyse olanaksızdır üç ayda ikinci baskıyı yapmak. Dönmez’in şiir kitabı ikinci baskıyı yaptı bile…
Şair ve eleştirmen Ali Osman Dönmez ile yeni şiir kitabı Ebruli Düşler Albümü’nden hareketle şiirini ve şiir üzerine düşüncelerini konuştuk. 

Ali Osman Dönmez, ikinci şiir kitabı Ebrulî Düşler Albümü ile okurlarına selâm verdi. 2000’den bu yana çeşitli dergilerde şiirleri ve şiir üzerine yazıları yayınlanıyor. Aynı zamanda Sızıntı dergisinin Damlalar sayfasını hazırlıyor. Dönmez, dil-kültür ve edebiyat dergisi Yağmur’un yayın kurulunda aynı zamanda… Ali Osman Dönmez ile şiir kitabı üzerine konuştuk.

Ali Osman Dönmez’i tanıyabilir miyiz?
1974 Manisa/Selendi doğumluyum. İlkokulu doğduğum yerde, ortaokul ve liseyi Turgutlu’da okudum. 1997’de Celal Bayar Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdikten sonra 2002 Temmuz’una kadar -8 aylık askerlik dönemi hâriç- çeşitli kurumlarda Türk dili ve edebiyatı öğretmenliği yaptım. 2002’den bu yana Sızıntı dergisinde editörlük yapmaktayım. Manisa’da ikamet ediyorum. Her gün Manisa-İzmir arasındaki o muhteşem manzarayı temaşa ederek işime gidip geliyorum.
Beslenme kaynaklarınızı sizden işitsek…

Beslenme kaynaklarım oldukça karışık. Bediüzzaman’dan Dostoyevski’ye, Tanpınar’dan Sadi’ye, Cemil Meriç’ten Naili’ye, Şeyh Galip’ten Haşim’e, Nazım’dan Attila İlhan ve Cahit Sıtkı’ya, Sezai Karakoç’tan Tarık Buğra, Yahya Kemal ve Kur’ân tefsirlerine varıncaya kadar Doğu ve Batı’dan birçok ismin ruh haritamda çizgileri vardır. Başta Bediüzzaman, Tanpınar, Sezai Karakoç ve Erdem Bayazıt olmak üzere dönüp dönüp okuduğum ve yine defalarca okuyacağım başucu kitaplarım var.

Dizelerinizde geleneğin sesini işitmek mümkün… Bunalımların, kişisel sıkıntıların peşinde değilsiniz şiirinizde. Ali Osman Dönmez neyin peşinde? Şiir sizin için nedir?
Ali Osman Dönmez bir şair olarak bir birinden kopuk kalmış unsurlar arasında bağ kurmanın peşinde: Geçmişle gelecek, içle dış, insanla kâinat, aslî vatanla gurbet arasında… Benim anlayışıma göre şiir, birbirinden koparılmış olan bu unsurlar arasında bağ kurmaya vesile bir yol veya yolculuk. Kâinatla insanı ele alacak olursak, bu iki unsur arasında birbirinden bağımsız hâl ve durum ırmakları akıp durmaktadır. İşte ben bu ırmakları kelimeler vasıtasıyla bir birine bağlamanın peşindeyim. Bu şiir anlayışında kelimeler sadece bir unsurdur. Arap bir şair Arapça kelimelerle, İngiliz bir şair İngilizceyle, Türk bir şair de Türkçe kelimelerle bu yolculuğa çıkar. Bu bakış açısı, şiir dilini küçültmez, onu yok saymaz. Tam tersine onu gerçek yerine oturtur ve ona rüyadakine benzer hakikate işaret edici bir rumuz misyonu yükler. Beni güzel çiçekler açmış veya meyveler vermiş bir ağacın kendisi değil onun işaret ve sembolize ettiği hakikat ilgilendiriyor.

İkinci şiir kitabınız Ebruli Düşler Albümü adını taşıyor. İkinci kitabın yayın serüvenini anlatabilir misiniz?
2005 yılından itibaren şiirimdeki ses değişimini fark etmeye başladım. Ama bu döneme kadar yazdığım şiirleri de yok saymaya gönlüm elvermedi. Çünkü o şiirler birçok gönle dokunmuş ve birçokları tarafından sevilerek okunmuştu. Bu şiirleri 2006’da  “Adına Islanıyor Saçlarım” ismiyle kitaplaştırdım. 2005’ten sonraki süreçte yazdığım şiirleri belli adreslerde yayımlamaya karar verdim. Nitekim Ebrulî Düşler Albümü’ne giren şiirlerin büyük çoğunluğu Türk Edebiyatı ve Yağmur’da yayımlandı. Kitabın ilk iki şiiri önemli yarışmalarda önemli derecelere layık görüldü. Şiirler daha önceden tasarlanmış olduğu şekilde kitapta yer aldılar. “Ebrulî Düşler Albümü” isimli şiiri 2008’de yazdığımda kitabın kompozisyonu kafamda şekillenmişti. Bu kompozisyonu tamamlayan en önemli parçalardan biri de “Yitik Zaman Fotoğrafları”ydı. Nitekim bu şiir de bittikten sonra dosyanın yayına hazır hâle gelmesi için bazı yarım şiirlerin tamamlanması gerekiyordu. Bu yarım şiirleri tamamlama sürecindeyken Sütun yayınları editörü dostum Kalender Yıldız’dan dosyayı yayımlamak istedikleri doğrultusunda bir haber aldım. Bu haberin teşvik ediciliğiyle dosya tamamlandı ve yayımlanmamış şiirler yayımlandı. Kitap 2010 Kasım sonlarına doğru piyasaya çıktı. Çok geçmeden Ocak 2011’de 2. baskısı yapıldı. Bir şiir kitabının kısa sürede 2. baskısını yapması benim açımdan oldukça sevindirici bir şeydi.

Şiir dergilerinde durum nasıl sizce? Edebiyatımızda bir gruplaşma olduğu görüşüne katılıyor musunuz?
Herkes kendi şiir anlayışı çerçevesinde bir yerlerde yazıp çiziyor. Şiir ve edebiyat dergilerinde çok sayıda şiire yer veriliyor. Bu da nitelikli ile niteliksizi iç içe sokuyor. Şiir yayımlamanın oldukça kolay olması, öyle zannediyorum ki, şiirle uğraşanların gelişimini engelliyor. Edebiyatımızda elbette bir gruplaşma var. Önceden bu gruplaşmaların temelinde ideolojiler vardı. Bir ideolojik grup, kendi grubundaki isimlerin en sıradan eserlerini bile bayraklaştırırken, diğer gruptakilerin şaheserlerini bile görmezden geliyordu. Günümüzde bu durum yine geçerliliğini korumakla birlikte gruplaşmalarının daha karmaşık bir hâl aldığı görülüyor. Yer yer ideoloji ve dünya görüşleri; kişisel menfaatlerin, dostlukların gölgesinde kalabiliyor. Oldukça farklı ideolojik geçmişlere veya dünya görüşlerine sahip insanların ortak menfaatler çerçevesinde zaman zaman bir araya geldiklerini görebiliyorsunuz. Menfaat paydasından uzak böyle birliktelikler edebiyatımız açısından elbette önemli ve özlenen bir şeydir. Bu tür birliktelikleri kirlendiren şey, onların üzerine düşen veya öyle bir intiba uyandıran menfaat gölgesidir. Günümüzde yazar ve şairler genellikle karşılıklı olarak birbirlerini okşama yoluna gidiyorlar. Bu bazen mide bulandırıcı bir hâl alabiliyor. Edebiyatın “edep”le ilişkisi düşünüldüğünde, “edip”lerin durumu daha acıklı bir hâl alıyor. Sağduyulu, kabiliyetli, donanımlı ve sezgisi kuvvetli münekkit eksikliği bence bu durumun temel sebeplerinden. Bugün şiir sahasında söz sahibi olduklarını iddia edenleri veya öyle olduğu iddia edilenleri bir Tanpınar veya Kaplan’la mukayese ettiğinizde durumun vahametini daha iyi anlıyorsunuz. Bir “yıllık” hazırlamakla veya kitap eklerinde şiir üzerine “beğeni” neşretmekle maalesef “münekkit” olunmuyor.

Şiir yazan çok ama okuyan yok şeklinde bir yargı var. Şiire hevesli gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?
Şiire gönül düşürmüş insanlar genelde şiir okuyor. Ancak geniş halk kitlelerinin ve orta hâlli okur kitlesinin günümüzde yazılan şiirle genelde bir bağlantısı yok. Onlara hitap eden şiir, bugünün şiir anlayışında küçük görülüyor. Günümüz şairi, bir yerlere gelebilmek için maalesef azınlıktaki bir gurubun şiir anlayışına paralel bir şiir dünyası kurmanın peşine düşüyor. Şiire hevesli gençlere geleneği tanıdıktan sonra modern şiire doğru yol almalarını tavsiye edebilirim.
Sitemiz bir gençlik sitesi… Gençlerin edebiyata ilgisini yeterli buluyor musunuz?
Gençlerin edebiyata ilgisini tam olarak ölçmem mümkün değil. Ancak bir derginin yayın kurulunda olmam ve yüz binlere ulaşan başka bir derginin de mutfağında bulunmam sayesinde gençlerin bir şeyler yazmaya çalıştığını gözlemliyorum. Ama bunlar büyük oranda ortalamanın altında bir kaliteye sahipler.

Kitabınızdaki şiirlerden bir bölümü paylaşmanızı istesek…
Bir şiirimi paylaşayım.

Yol Hâli
bavulunu topla yolculuk bu belli mi olur
belli mi olur mevsimin yüzü hüzne dönük
gün dönünce değişir bozkır
değişir masal ve çocuk
yıldızları da hesaba katmak lazım, çün yolculuk…
ıslaksa ayakların.. nehirler geçtik
belli mi olur geceleyin yağmur…

bu yıldız.. bu gökyüzü.. hayallerimi uçurduğum
bu ellerin.. uzun yollar koştuğum
saçlarında ilkyaz tortusu hüzünler
hayır şimdi başlamadı yolculuk
sen yoktun o zaman ben gözlerine yürüyordum
bulutlar bahardı

ışısın bakışların tekrar bahara dönsün içim
uzak değil cemre: hava su toprak
eskiden ellerimdi, şimdi daha çok kalbim üşür
bavulunu topla yolculuk bu belli mi olur
belli mi olur hayatın yüzü güze dönük

(Ebrulî Düşler Albümü’nden)