Kültür-sanat dergilerinin ekim sayıları yine dopdolu.
On5yirmi5 olarak Ekim ayında çıkan kültür-sanat dergilerinin içeriklerini sizler için derledik.
İtibar’ın Ekim Sayısı Raflarda
İtibar, yeni yayın dönemine yeni bir kapak tasarımı ile merhaba diyor. Beşinci dönemin ilk sayısında Kemal Sayar’la yapılmış bir söyleşi de yer alıyor.
İbrahim Tenekeci yönetiminde aylık olarak çıkan İtibar, yeni yayın döneminin ilk sayısı olan Ekim sayısını, 49 sayı boyunca dergide yer almış yüzlerce ismi anarak açıyor. Hemen ardından Hasan Aycın’ın bir çizgisi geliyor. Derginin şiir sayfaları İlker Nuri Öztürk’ün “Uyku Provası”, İbrahim Tenekeci’nin “Çabuk Kirlenir”, Zafer Acar’ın “Yusuf ile Leyla” ve Ali Emre’nin “Güzel Acı” isimli şiirleriyle devam ediyor. Bu sayının diğer şairleri ise, Aykut Nasip Kelebek, Zeynep Tuğçe Karadağ, Muhammed Mücahit Yılmaz, Kâzım Berkay Özkardaş, Abdüssamed Bilgili, Nurettin Durman, Leylâ İpekçi, Abdullah İlhan, Raşit Ulaş, Seyyid Ensar, Ömer Fatih Andı, Rıdvan Tulum, ve Cevat Akkanat. Bu sayının arka kapak şiiri ise Ahmet Murat’a ait.
Derginin Ekim sayısının öykü sayfalarında Güray Süngü’nün “Vicdan Sızlar”, Necip Tosun’un “Teneffüs”, Aykut Ertuğrul’un “40 Hadis’ten: İman, Merhamet, Rüya”, Zeki Bulduk’un “Ağlayan Deve”, Muhsin Macit’in “Sicil”, Yunus Emre Özsaray’ın “ L’nin Şehri Terk Edişi”, İsmail Isparta’nın “Karabasan” ve Doğukan İşler’in “K’avun” öyküleri bulunuyor. Bu sayının sürprizlerinden biri de Sadık Yalsızuçanlar’ın yeni romanından bir bölüm: “Şiirin Rüzgârı”.
Kemal Sayar: “Hiçbir Bağımlılık İyiye Gitmez”
İtibar’ın Ekim sayısında, Said Yavuz ve Ahmet Edip Başaran Kemal Sayar’la bir söyleşi gerçekleştirmiş. Kemal Sayar, “kıyıcılığın, had tanımazlığın şaha kalktığı bir zaman”dan konuşuyor. Denemeleriyle büyük beğeni toplayan Mustafa Çiftci, “Gurbetçiye Hediye” ile dergide yer alıyor. Hemen arkasından Ercan Yıldırım’ın mühim bir yazısı geliyor: “Neoliberal İslamcılığın Kalesi”. Hüsrev Hatemi “Bir Sufi: Kasım-ı Envar”, Mustafa Aydoğan “Yalnızlık Mahşeri: Alaeddin Özdenören”, başlıklı yazılarıyla derginin düzyazı sayfalarında yer alıyorlar. M. Fatih Andı, “Peygamber’i Şiirle Sevmek” üst başlıklı yazılarına kaldığı yerden devam ediyor. Bu yazısının başlığı: “Kalb ile Tasdik, Dil ile İkrar: Hiç Unutmadım”. Harun Togay, Tarık Tufan, Güven Adıgüzel, Necip Tosun, Ercan Yılmaz, Nadir Aşçı, İbrahim Gökburun, Meryem Dalğıç ve İbrahim Tenekeci yazılarıyla İtibar’ın Ekim sayısına katılan diğer isimler.
AHENK Dergisi Ekim 2015 Sayısı
Ahenk dergisinin Ekim sayısı yayımlandı. Derginin sunuş yazısı şöyle;
Ücra bir Anadolu şehrinin ücra bir köşesinde bir bilge kişi yaşardı. Onun hakkında çok şey duyardım. Bir kere, sadece bir kere ziyaretine gidip elini öpmek nasip olmuştu. Etrafında ilgi, sevgi ve saygıdan örülmüş kalın bir duvar vardı. O kalın duvarın arkasındaki tek başınalığı yüz hatlarını, görünüşünü, giysisini yok etmiş, var ile yok arasında bir yerde duruyordu. İçinde ve dışında cereyan edip giden bütün savaşları bitirmiş sonra yüksekçe bir yere çıkıp arta kalanları seyreden yorgun bir savaşçıya benziyordu. Sesi kısıktı. Kurduğu cümlelerde vurgu yoktu. Etrafını kuşatan sevgi, saygı ve ilgiden örülmüş yüksek duvar umurunda değildi.
Yıllar öncesinden akılda kalan detaylar sadece bu kadar. Bir de madem buraya kadar geldiniz birkaç cümle ile öğüt vereyim dercesine söylediği sözlerden iki çarpıcı cümle var.
Birincisi şöyleydi. “Dünya ahiretin tarlasıdır. Bu yüzden dünyayı kötülemek doğru değildir. Ahireti kazanmak için dünyayı başarmak, ona değer vermek lazımdır. Sadece dünya demek bile yetmez. Hazreti dünya denmelidir.”
İkinci cümle daha keskindi, hafızaya iyice kazınacak derecede keskin. “İbadet bazen ateşten gömlek olur. Sabır ibadete devam etmek için de gerekir”
İbadetlerin hangilerinin ateşten gömlek olduğu, ne zaman insanın bu duruma düştüğü hakkında genel geçer bir şeyler söylemek mümkün değil. Mesela, hasta ziyareti hem bir insanlık görevi, hem ibadet hükmünde bir davranış. Hikmeti, faydaları ve gerekliliği konusunda müstakil makaleler yazılabilecek derecede önemli. Ama nedense bana hep ağır gelir. Yapmakta zorlanırım. Çoğu zaman ihmal ettiğim olur.
Hastayı ziyaret ederken, onun iç dünyasını çektiği acıyı olduğu gibi içimize geçirmekte aciz kalırız. Şaşkın, merhamet duygusu ön plana çıkmış birkaç kırık dökük cümle dökülür ağzımızdan. Anlamsız denilebilecek kadar derinlikten yoksun, ikiyüzlüce davrandığımız endişesi doğuracak derecede yapaydır. Teselli vermekten uzaktır. Karşımızdakinin yalnızlığını çaresizliğini umutsuzluğunu gidermekten fersah fersah uzaktır. Bir görevi isteksizce yerine getirmiş olmaktan öteye geçmez. Bu durum konuyu daha da ağırlaştırır.
Ağır bir hastalıktan kurtulduğunu zannetmiştik. Üç ay boyunca aylık kontrollerin hepsi temiz çıkmıştı. Ameliyat, ardından devam eden ağır tedavi, perhiz ve diğerleri bitti artık derken dördüncü taramada korkulanın olduğu haberi geldi. Hastalık akciğerde başlamıştı.
Ziyaret bile sayılmazdı. Sadece yanında olmak için oradaydım. O ise akıl almaz bir metanet içindeydi. Tanıdığım ilk günden beri yüzünden eksik etmediği gülümseyişi ile anlatıyordu olan biteni. Neredeyse o bizi teselli etmekteydi.
Yüzündeki beşaşet ne güzeldi.
Hayata bu güler yüzlü olgunlukla bakabilmek ne büyük bilgelikti.
İlgi, sevgi ve saygıdan örülmüş duvarlar kadar acı keder ve hüzünle kuşatılmış burçların arkasından, yalnız başına, güler yüzlü bir olgunlukla bakabilmek bilgeliğin ta kendisiydi.
Sanat hayatın kendisi ise acıyı anlatırken bile yüzünde eksik etmeyeceği bir gülümseyiş olmalı. Çünkü tebessüm sadaka hükmündedir.
Ahenk Dergisi, kırk beşinci sonbahar sayısında bu duygu ve düşüncelere imkân hazırlama iyi niyeti ile hazırlandı.
Sağlık ve esenlik dileklerimizle.
Yüzakı Dergisi Ekim 2015 Sayısı
Yüzakı dergisinin Ekim sayısı okuyucu ile buluştu. Derginin Ekim ayı tanıtımı şöyle;
“Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Üstün olan sizlersiniz, siz mü’minseniz…“ (Âl-i İmrân, 139)
Üstünlüğün yolu ise ilâhî tâlimatlara teslim olmaktır:
Mü’minseniz;
“…Gıybet ve iftiraya bulaşmayın…” (Bkz. en-Nûr, 17)
Mü’minseniz;
“Sadece Allâh’a tevekkül edin.” (el-Mâide, 23)
Mü’minseniz;
“…Aranızı düzeltin…” (el-Enfâl, 1)
Mü’minseniz;
“…fâizi terk edin…” (el-Bakara, 278)
Mü’minseniz;
“…Helâl sizin için en hayırlı olandır…” (Hûd, 86)
Mü’minseniz;
“…Allah’tan hakkıyla korkun…” (el-Mâide, 57)
Mü’minseniz;
“…Allah ve Rasûlüne itaat edin…” (el-Enfâl, 1)
İlâhî mesajda, bu şart kaydının konması; inandığımız hâlde mü’min değilmiş gibi davranabilme gafletimizden kaynaklanıyor.
Mü’miniz fakat inançsızların kahrı altında inliyoruz.
Çünkü;
Mü’miniz fakat Allah ve Rasûlü’ne itaatimiz eksik.
Çünkü;
Ekonomimizde, gıdâmızda, beşerî münasebetlerimizde, lisânımızda ve kalbimizde îman var mı yok mu belirsiz!
Îman her derdin dermanı fakat mü’minliği hakikate yansıtmak şartıyla… «Rabbimiz Allah’tır!» deyip o istikamet içinde yaşamak şartıyla…
Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; ehl-i küfrün, İslâm memleketlerine çullandıkları şu günlerde;
“Meselenin özü;
Her zaman, mekân ve ahvâlde, mü’min kimselerin, hangi özellikleri taşımalarının gerektiği.
Çünkü;
İnsanlığın bütün problemini çözecek bütün dermanlar, çareler ve şifâlar bunda gizli.” diyerek; âyet âyet mü’minlerin vasıflarını ortaya koydu.
Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; «O’nun Muhteşem Ahlâkı» yazı dizisinde «Helâl Lokma» mevzuunu kaleme aldı. Hazret-i Fahr-i Kâinât Efendimiz’den ashâb-ı kirâma; Hak dostlarından Osmanlı’ya gıdânın mânevî tesirlerine ehemmiyet vermenin eşsiz misallerini serdetti.
Mevlânâ köşesinde ise birlik ve beraberliğimizin mânevî harcı olan îman ve îman kardeşliği, Hazret-i Mevlânâ’dan kıssalar ve vecîzelerle anlatıldı.
Dosyamızda;
Gayba îmânı kuvvetlendirmede bir metot olarak, râbıtaya farklı bir bakış,
Tekfirciliğe düşmeden akîdevî prensiplerimizi korumak,
Îmân etmenin zekâ ve akıl ile köklü irtibatı,
Sabahtan akşama îmânı kaybetme tehlikeleriyle dolu âhirzamanda, îmânı avuçta ve kalpte tutmakta yardımcı telkinler yer aldı.
Îman, ilim ve ameli bütünleştirmiş zirve âlimlerden İmam Nevevî;
Şiirimizin dehâlarından Fuzûlî;
Millî meselelere, mukaddesat zâviyesinden bakan sembol isimlerden Seyyid Ahmed ARVÂSÎ,
İslâm âleminde uyanışın mazlum şehidi Hasan el-Bennâ…
Geçtiğimiz ay kaybettiğimiz Ömer Faruk KARABUCAK Ağabey ve Şair Memmed ASLAN’a dair özel hâtıralar…
Nebevî tıptan bir misal: Çörek otu…
Ahmet ZİYLAN’dan çocuk yetiştirirken dikkat edilmesi gerekenlere dair hayat notları…
Şiirler…
Haksöz Dergisi Ekim 2015 Sayısı Çıktı!
“Kur’an’ın aydınlığına doğru” şiarıyla aylık yayınını sürdüren Haksöz Dergisi, Ekim 2015 tarihli 295. Sayısında ülkeye barış ve kardeşliği cahili asabiye duygusuyla değil, adalet bilinciyle geleceğini iade eden bir manşetle çıktı.
Gündem yazısında 1 Kasım seçiminin milliyetçilik çıkmazı ile adalet arayışı arasında geçeceği vurgulanıyor.
Murat Koç, dünden bugüne çözüm sürecini değerlendirdiği yazısında sürecin nasıl başlayıp neden tıkandığını ve yerini hangi gelişmeler neticesinde savaşa bıraktığını bolca malzeme ile birlikte gözler önüne seriyor.
Hamza Türkmen, “Verili Devleti Aşmak Ya da Dönüştürmek” başlıklı yazısında devlet kavramı, bu kavrama ve olguya nasıl yaklaşmak gerektiği, ulus-devlet içindeki kuşatılmışlığımız ve sistem içinde rol almanın imkânlarını Kur’an ve Muhammedi Sünnet ekseninde analiz ediyor.
Basil Kudat, tercüme edilen yazısında Rusya’nın Suriye’ye yönelik müdahalesini ele alıyor ve Afganistan tecrübesini hatırlatıyor.
Rıdvan Kaya, Kurban Bayramında gittiği İdlib ve Halep’ten izlenimlerini paylaşıyor.
Nihat Bulut, FED’in faiz artırımının ve ABD Merkez Bankasının dünya ekonomilerini nasıl etkilediği/etkileyeceğini sorguladığı yazısında küresel ekonomik gelişmelerin bizleri neden ilgilendirdiğine dair de ayetler eşliğinde izahat getiriyor.
Av. Cüneyt Toraman, cemaat medyasının yazarlarından Tarık Toros’un darbe soruşturmaları ile paralel yapı soruşturmasını kıyaslayarak sorduğu 15 soruya cevap veriyor.
Bülent Gökgöz, “Entelektüel Usulsüzlük ve Haberlerde Ölçü” başlıklı yazısında başta Suriye olmak üzere güncel meselelere yaklaşım konusunda ‘haber’lere nasıl yaklaşmak gerektiğini Kur’an usulü ekseninde analiz ederken ‘haber’leri taşıyanların ‘kimlik’lerine dair sorgulamaların da önemine dikkat çekiyor.
Mustafa Akman, İbn-i Arabi okumalarına devam ediyor ve bu sayıda İbn-i Arabi’de mertebe-ı insan ve insan-ı kâmil konusunu tahlil ediyor.
Kültür-sanat ve edebiyat sayfalarında Güney Uzun’un “Yetim” başlıklı denemesi ile Fevzi Zülaloğlu’nun nefis sorgulamasına dair yazısı, Ali Emre ve Erdal Eker’in kitap değerlendirmeleri, Gülnur Aşcı ve Bünyamin Doğruer’in şiirleri ve son olarak Ali Değirmenci’nin kaleme aldığı denemesi okurların ilgisine sunuluyor.
Altyazı’nın Ekim Sayısında Filmekimi Var
Altyazı Aylık Sinema Dergisi Ekim sayısında, bu yıl 14.sü düzenlenen Filmekimi’ni kapağına taşıyor. Todd Haynes’in merakla beklenen Patricia Highsmith uyarlaması Carol’dan Noah Baumbach’ın New York’u mesken tutan yeni filmi Bayan Amerika’ya (Mistress America), Filmekimi programından kaçırılmaması gereken on filmle ilgili inceleme yazıları bu ay Altyazı’da okunabilir. Bulantı’da, yönetmen Zeki Demirkubuz bir kez daha başrolü üstleniyor. Bulantı’yı Demirkubuz’un Yazgı, İtiraf ve Yeraltı filmlerindeki karakterlerin gölgelerini takip ederek inceleyen Abbas Bozkurt, yönetmenin özgün sinemasını mercek altına alıyor.
Fayrap Dergisi Ekim Sayısı
Bu ay Fayrap dergisinde okuyacaklarınız şöyle;
BAŞYAZI:
Edebiyatımızda yeni bir şebeke | Hakan Arslanbenzer.
ŞİİR:
Mağralı | Ömer Yalçınova,
Acıma | Elyesa Koytak,
Hızır’ın sefer saatleri | Ayşenur Alper,
Kızılca şiir | Şifa Çavuşoğlu,
Celladın bıçağı ve bumerang | Naman Bakaç.
HİKAYE:
Beş çayı | Yahya Arslan,
Zırhın içindeki | Mustafa Nezihi Pesen,
İşte hayat | Yavuz Ahmet,
İbrahim çorap çamaşır | Hamza Bilgü,
Kitap müzayedesi | Osman Akyol.
FAYRAP KİTAP:
Faruk Nafiz, Mehmet Akif’e benziyor mu? | Murat Küçükçifci,
İki fotoğraftan: Giydirilmişlik ve sahicilik (Charles Baudelaire, Turgut Uyar) | Sırrı Can Kara,
Festival şairleri neye tapıyor? | Raşit Ulaş,
Kopyala yapıştır: Yeni Türk Edebiyatı El Kitabı | Eray Sarıçam.
POPÜLİST KÜLTÜR:
Sanat, gerçek, mülteciler | Elyesa Koytak,
Mobil vicdan tarifesinde mülteci kampanyası | Yunus Bilge Özdemir,
Aramızdaki kan | Fazıl Baş,
Kitaplar, düşünceler, insanlar | Mustafa Burak Sezer,
Medeniyetle İslamiyetin çarpıştığı semt: Ulus | Kaan Eminoğlu.
İnzar Dergisi 12 Yaşında!
İnzar dergisinin Ekim ayı sunuş yazısı şöyle; “Bazı devir ve dönemler vardır ki, gerek bireyin hayatında olsun ve gerekse de toplumun tarihinde olsun ayrı bir öneme haizdir. Zira bu devirler sayesinde insan hayatı bireysel ve toplumsal olarak monotonluktan kurtuluyor. Bir türlü nasıl geçileceği bilenemeyen yeni döneme bir anda geçiş vesilesi oluyor.
Neredeyse dairesel bir harekete mecbur bırakılan insan ve toplum dikey bir harekete geçiş sağlıyor. Tabi bu dönemler o kadar da sehl olamıyor maalesef… Çok yürekler yakıyor, bir kasırganın denizi bir birine kattığı gibi toplumları hercümerç ediyor. Bütün insanlar bu dönemlerden şikâyet ediyorlar, ama aslında meşakkatli ve sıkıntılı dahi olsa onlar için hayırdır. Zira monoton bir hayat kadar çekilmez hiçbir musibet yoktur dünyada”
Lokal olarak bizim için böyle dönemlerden biri olan 6-8 Ekim olaylarını dosya konusu olarak ele aldık bu sayımızda… 6-8 Ekim şüphesiz bizler için yeni bir dönemin başlangıcıydı, tıpkı Susa Camii katliamının bizler için yeni bir dönem başlangıcı olduğu gibi… Her iki olay da yürek dağlayıcıydı, ama karşımızda yer alanların, bize düşmanlık üzere birleşenlerin ne kadar acımasız, ne kadar vahşi, insanlıktan ne kadar uzak olduklarını başka hiçbir örnek bu kadar sarih bir şekilde gözler önüne seremezdi. İnsanlık ve değerleri ile bu kadar çatışan, bu kadar art ve hain niyetli olduklarını, İslam ve şiarlarına bu kadar kin ve düşmanlığı içlerinde büyüttüklerini başka bir gerçek bu kadar sarih bir şekilde gözlerin önüne koyamazdı. Kur`an’ın Ashab-ı Uhdud olayını, Firavun’un yapageldiklerini, Ashab-ı Kehf’i zihinlerde canlı tutmaya çalışması bu tür olaylar hakkında takınılacak tavırlar için bir direktiftir. Küfrün acımasızlık ve gaddarlığı, vahşi bir hayvanın yapamayacağını yapabileceği gerçeği hiçbir zaman zihinlerde unutulmamalı… Yâd edilmeli, hatırlatılmalı… Aksi halde nisyan ile ma’lül olan insanın bunlardan alacağı ibretler çok sınırlı olacaktır.”
İnzar Dergisi Ekim 2015 yani 133. sayısıyla 12. yılına da girmiş oldu. Hatırlanacağı üzere İnzar Dergisi ilk sayısını Ekim 2004 yılında Ramazan ayında çıkarmıştı.
İktibas Dergisi Ekim 2015 Sayısı
İktibas Dergisi, bu ay ki (Ekim 2015/442) sayısında “Bölgemizde Neler Oluyor? Nasıl Bir Algı Oluş(turul)uyor?” manşetiyle okuyucuyu selamladı.
İktibas’ın Ekim sayısına ait tanıtım metni şöyle;
Bu sayımızda, Siyasi Analiz bölümünde Abdullah PAMUK’un “Bölgemizde Neler Oluyor? Nasıl Bir Algı Oluş(turul)uyor?”; Kavramda ise “Davranışlarımız ve Bozukluklar” konusunun işlendiği yazıları okuyabilirsiniz.
Düşünce yazılarında, Atasoy MÜFTÜOĞLU’nun “Popülizmler Hiç Bir Umuda Yer Bırakmıyor”; Hüseyin BÜLBÜL’ün “İnsan ve Zaman İlişkisi”; Hikmet ERTÜRK’ün “Boşa Giden Zamanlar”; Osman COŞKUN’un “Düşmana Karşı Hazırlıklı Olmak”; Aykut AKÇA’nın “İslami Hareket Ne Değildir” Hamdi AKAN’ın “Düşünme Üzerine (1)” ile A.Birol ULAŞ’ın “İbn Haldun”; yazılarını bulabilirsiniz.
Bir Site Bir Alıntı bölümünde da ise, Fikrifenalar.com’un Abdurrahman ARSALAN ile “Ulusçuluk ve Ulus Devlet Üzerine” yapılan söyleşiyi alıntıladık.
Müslümanların Sorunlarında ise Hüseyin BÜLBÜL’ün “Şapı Şekere Karıştırmak” yazısının yanı sıra
Sanat-Edebiyatta Dr. Mehmet Akif ŞAHİN’in “Özgürlük Kıskanır Yalnızlığımı” şiirini, Mehmet MORTAŞ’ın “Güz Sancısı”; Hayrunnisa AKÇA’nın “Bir Senegalli’nin Avucunun İçi”; şiiri ile, Esma GÜL’ün; “Takva Sahibi Sıradan Değil, Ön Sıradandır” yazısını bulabilirsiniz.
Dergimizin gündem bölümünde ise, her zamanki gibi özenle seçip iktibas ettiğimiz köşe yazılarını sizlerin istifadesine sunduk, zevkle okuyacağınıza inanıyoruz.
on5yirmi5