İş Dünyasında Genç Bir Girişimci

Kişisel Gelişim
Röportaj: Pınar Yıldız Başarılı gençler köşemizin Mayıs ayındaki konuğu Faruk Erdoğan. Genç yaşına rağmen kariyer yolunda epeyce ilerlemiş bir genç o. Üstelik aldığı ödüllerle de başarısı te...
EMOJİLE

Röportaj: Pınar Yıldız

Başarılı gençler köşemizin Mayıs ayındaki konuğu Faruk Erdoğan. Genç yaşına rağmen kariyer yolunda epeyce ilerlemiş bir genç o. Üstelik aldığı ödüllerle de başarısı tescillenmiş.

Tarsus’ta başlayan bir yaşam öyküsünü TÜSİAD tarafından verilen “en iyi girişimcilik” ödülünü alarak başarıya taşıyan Faruk Erdoğan, ardından ‘Genç İletişimciler Yarışması’nda birinci olur. Onun için ödüller en önemli motivasyon kaynağı, bir sonraki proje için atılan ilk adım…

Faruk Erdoğan, Yeditepe Üniversitesi’nde çift anadal yaparak mezun olur ve ardından eğitimine Canada’da devam eder. Türkiye’ye döndüğünde, profesyonel iş hayatına başlayarak pek çok önemli projede yer alır. Şu an ise internet dünyasında yaptığı girişimlerle adından çokça söz ettiriyor.

Genç ve başarılı girişimci Faruk Erdoğan’la eğitimden kariyere, internet dünyasından yeniçağın iş dünyasına kadar pek çok konuda konuştuk. Özellikle üniversiteli gençlere yol gösterecek önemli tecrübelerle dolu bir röportaj sizi bekliyor.
 

faruk erdoğanÖncelikle sizi ilk kez tanıyacak okuyucularımız için kendinizden; eğitim ve kariyer sürecinizden bahseder misiniz?

1982 Tarsus doğumluyum. Üniversiteye kadar eğitimimi Tarsus’ta tamamladım. Sonra Üniversite okumak için İstanbul’a geldim. Tarsus’tan sonra İstanbul gerçekten büyüleyici bir şehirdi. Yeditepe Üniversitesi’nde burslu olarak iki bölüm bitirdim. Bunlardan birisi Görsel İletişim Tasarımı diğeri de Bilişim Sistemleri ve Teknolojileri. Aldığım bu eğitimin iş hayatımda çok faydasını gördüm diyebilirim. Daha sonra bir dönem Canada’nın Carleton Üniversitesi’nde işletme eğitimi aldıktan sonra Türkiye’ye döndüm ve profesyonel iş hayatına başladım.

Öğrencilik yıllarımı hep özlemle anıyorum. Daha okurken yaptığım projeler sayesinde ödüller almaya başlamıştım. Bunlardan birisi TÜSİAD’ın düzenlediği Genç Girişimciler Yarışması’ydı. Ödülümü o zaman Ömer Sabancı’dan almıştım. Sonrasında Aydın Doğan Vakfı’nın organize ettiği Genç İletişimciler Yarışması’nda birincilik ödülü aldım. Bu defa da ödülümü Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök verdi. Bu ödüller sayesinde genç yaşımda çalışmaların her zaman mukafatlandırılacağını öğrenmiş olmuştum.

TÜSİAD tarafından ‘en iyi girişimcilik’ ödülü aldınız. Ayrıca Aydın Doğan Vakfı’nın düzenlediği ‘genç iletişimciler’ yarışmasında birinci oldunuz. Bize biraz aldığınız ödüllerin içeriğini ve bu süreci anlatır mısınız?

TÜSİAD’ın düzenlemiş olduğu Genç Girişimciler yarışmasının ilanını görmüştüm. O dönemde üniversitemde 6 aylık KOSGEB destekli bir girişimcilik sertifika programına gidiyordum. Kendi işimin sahibi olmak, kendi işimi yapmak çocukluğumun hayaliydi. TÜSİAD’ın ilanında ‘projeni getir yatırımı kap’ şeklinde gelen mesaj beni çok heyecanlandırdı. O dönemde de aynı zamanda uzaktan eğitimin dünyada yükselen bir değer olduğunu biliyordum. Eğitim bütçesi çok olmayan kobiler için ‘uzaktan eğitimle hesaplı eğitimler sunulabilir’ yaklaşımıyla bir proje gerçekleştirmiştim. Böylece kobiler çalışanlarını eğitmek için interneti kullanarak büyük atılımlar yapabilirlerdi.

Projem o dönemde oldukça ilgi gördü. Ancak henüz üniversite öğrencisi olmam ve Türkiye’nin uzaktan eğitimde daha yolun çok başında olması nedeniyle yatırım alamadım. Ama üst düzey yöneticilerle görüşme ve projemi tartışma fırsatı buldum. Bu bile benim için büyük bir tecrübeydi. Ödülümü aldığım Ömer Sabancı projemi çok beğenmiş yanındaki arkadaşlarına çok güzel bir alan diye anlatmıştı. O projemi şimdi düşündüğümde ise aslında o zamanlar ne kadar yolun başında olduğumu görüyorum. Bugün tekrar böyle bir proje yapıyor olsam daha detaylı ve daha güzel bir projeyi hayata geçirebilirim. Her yılın bana kazandırdıkları ile çok daha güzel işler yapabilirim.

Aldığım diğer ödül ise Aydın Doğan Vakfı’nın her sene düzenlediği Genç İletişimciler Yarışması’ndan geldi. Bu yarışma iletişim alanında oldukça prestijliydi ve birincilere para ödülünün yanında Doğan Holding grubunda staj imkânı sunuyordu. Yarışmaya sosyal sorumluluk esaslı bir projeyle katıldım. ‘İnternet üzerinden Kan Bankası’ projesi hazırlamıştım. Tasarım ve fikir anlamında çok orjinal bir projeydi ve birincilik ödülüne layık görüldü.

faruk erdoğanAldığınız bu ödüllerin hayatınıza katkıları ne oldu? Kariyer hayatınızda ödüllerden dolayı ayrıca bir sorumluluk hissediyor musunuz?

Öncelikle ödül almak insana çok güzel bir motivasyon veriyor. Bana öyle olmuştu. Yaptıklarımın, çalışmalarımın karşılığını almıştım ve bu ödülde beni motive eden en önemli şey başarılı olmaktı. Ödül aldım, bu kadarı bana yeter deseydim bugün yaptığım birçok projeyi hayata geçirememiş olacaktım. Bu yüzden sürekli olarak yeni bir şeyler öğrenmek ve bir şeyler yapmak için zaman ayırmamız gerekiyor.

Ödüllerin hayatıma katkılarına baktığımda kariyerim anlamında güzel bir başarı olarak durduğunu fark ediyorum. Ancak o ödüllerin artık geçmişte kaldığınında farkındayım. Yeni başarılara ulaşmak için ise içim heyecanla dolu!

İş hayatına okul döneminde mi başladınız? Bunun okul hayatınıza ne gibi etkileri oldu?

Üniversite yıllarım hayatımın en güzel, en yoğun dönemlerindendi. İki bölümde okuyor, üniversitemin Öğrenci Birliği Başkanlığı görevini yürütüyor, aynı zamanda da arkadaşımla beraber web siteleri için hosting hizmetleri satıyordum. Üniversite yıllarımın tek bir gününü bile boş geçirmedim diyebilirim. Öğrenci Birliği Başkanlığı görevini iki buçuk yıl kadar sürdürdüm, öğrenci arkadaşlarımı temsil etmek için üniversite senatosuna katılıyor arkadaşlarımdan gelen geri bildirimleri tüm dekan ve bölüm başkanlarına aktarıyordum.

faruk erdoğan

Başkanlık dönemimde Avrupa Ulusal Öğrenci Konseyi’nden bir davet almıştık. Her ülkenin Ulusal Öğrenci Birliği başkanları bu davete katılıyordu. Türkiye, Avrupa Ulusal Öğrenci Birliği’ne üye bir ülke değildi ancak bizden ülkemizi temsil etmemiz orada bir konuşma yapmamız ve çalıştaylara katılmamızı istemişlerdi. Bu ülkemin eğitim sistemini anlatmak için güzel bir fırsattı. İlk dönemimde Avusturya’nın Viyana kentine, ikinci senemde de Almanya’nın Berlin kentine ülkemi temsil etmek için gittim. Buranın bana kazandırdığı vizyon çok önemliydi.

Derslerimde iyi gidiyordu, sadece hocalarım sürekli toplantılarda olduğum için geç kalmama kızıyorlardı. Ancak yoğun çalışarak bu açığı kapatıyordum ve iyi bir notla üniversitemden mezun oldum.

Şu an üniversitede okuyan okuyucularımıza kariyer hayatlarını planlarken dikkat etmeleri gereken noktalar hakkında neler önerirsiniz?

Bir hedef koysunlar ve onun için çok çalışsınlar. Gerisi zaten gelecektir. Hayat onların istediği ne varsa onlara sunacaktır. Çalışmalar her zaman mükâfatlarını alıyor. Benim tecrübelerim bu yönde. Bu yüzden üniversitede okuyan arkadaşlarıma tek söyleyebileceğim üniversitede geçirdikleri her bir dakikanın ilerideki hayatlarında onları bir adım ileri taşıyacak çalışmalar olduğunu unutmasınlar. Buradan sadece derslerine çok çalışmaları gerektiği sonucu çıkmasın! Onlar elbette bir öğrencinin yapması gereken doğal sorumlulukları. Benim söylemek istediğim üniversite yıllarında ilgi alanlarına göre işlerde çalışsınlar, sürekli yeni kitaplar okuyup, ülke ve dünya gelişimini yakından takip etsinler.