Murad Bardakçı köşesine son zamanlarda yapılan bir araştırmayı taşıdı.
AMERİKA’nın eski dışişleri bakanlarından Madeleine Albright’ın Washington’da kurduğu ve şimdi dünyanın önde gelen bağımsız araştırma kuruluşlarından biri kabul edilen PEW, geçenlerde dinlerin geleceği konusunda çarpıcı sonuçlarla dolu bir araştırma yayınladı.
Araştırmanın temel neticesi şu: Hristiyanlık önümüzdeki on beş sene içerisinde dünyanın en yaygın dini olma özelliğini kaybetmeye başlayacak, Hristiyan ve Müslüman nüfus arasında şu anda mevcut olan fark 2050’ye gelindiğinde çok azalacak ve İslamiyet sonraki senelerde dünyanın en yaygın ikinci dini olacak.
Üçüncü büyük dinin yahut inancın ne olacağını merak mı ettiniz?
Dinsizlik ve inançsızlık!
PEW’in yayınladığı ve dinlerin 2050’deki vaziyetini gösteren araştırmanın ana noktaları, şöyle:
■ Müslüman ve Hristiyan nüfus eşit gibi olacak, aralarında Hristiyanlar’ın lehine sadece 200 milyonluk bir fark kalacak.
■ Oranın değişmesine, özellikle de şu anda dünyanın en fazla Hristiyan nüfusuna sahip olan Birleşik Amerika’nın Hristiyan olma özelliğini kaybetmesine, dinsizlikteki artış sebep olacak. Aynı sorunu Fransa da yaşayacak.
■ Budistler’in oranında değişme olmayacak ama Hindu ve Yahudi oranında az da olsa artış görülecek.
■ Müslümanlar, Avrupa’da nüfusun yüzde onunu teşkil edecekler.
■ Hindistan’da çoğunluk yine Hindu kalacak ama Müslüman nüfus şu anda dünyanın en kalabalık İslam ülkesi olan Endonezya’yı geride bırakacak, yani Hindistan en fazla sayıda Müslüman’ın yaşadığı memleket olacak.
■ Birleşik Amerika’nın Hristiyan nüfusunun şu anda dörtte üç olan oranı üçte ikiye inecek; Yahudilik azalacak ve Amerika’nın şu andaki ikinci dini olma konumunu kaybedecek ve Müslüman oranı Yahudi oranının önüne geçecek.
■ Hristiyanlık, en büyük artışı Afrika’da, özellikle de Büyük Sahra’nın güneyinde gösterecek ve dünya Hristiyan nüfusunun yüzde kırkı bu bölgede yaşayacak.
DİN VE TOPLUMSAL KIRILMA
PEW’in vardığı sonuçlar, 16. asırda kendi mezhebini kurmuş olan İngiltere ile Katolik dünyasının asırlar boyunca kalelerinden biri kabul edilen Fransa’nın, bundan 35 sene sonra artık “Hristiyan ülke olmayacakları” anlamına geliyor! Bu vaziyet Fransa’nın “laik” yönetiminin umurunda değil ama Hristiyanlığın geleceği hakkında şu anda kilisenin ardından görüş beyan eden tek Avrupa lideri, İngiltere’de yapılan son seçimlerin muzaffer başbakanı David Cameron… Cameron’un geçen ay Paskalya sırasında yaptığı bir konuşmada “İngiltere şu anda hâlâ bir Hristiyan memleket ama bu ne zamana kadar devam edecek, bilmiyorum” demiş olması, duyduğu endişeyi gösteriyor.
Ama dikkat edelim: Hristiyan nüfusun oranı gerçi düşüyor ama bunun yerini Müslümanlık değil, “inançsızlık” alıyor…
Türkiye’de bugün yakınlarının cenazelerinde artık Fatiha okumaktan bile âciz bir neslin mevcut olduğunu düşünecek olursak hem dinî, hem de ailevî geleceğimiz konusunda İngiltere ile benzer endişeleri paylaşmamız gerekecektir…