‘İzmir’in farklı bir dindarlığı var!’ tartışması

Din Adamları
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “İzmir’in farklı bir dindarlığı var. Bu dindarlığın irfan geleneğine ihtiyacı var." dedi. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, küresel siyasetin...
EMOJİLE

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “İzmir’in farklı bir dindarlığı var. Bu dindarlığın irfan geleneğine ihtiyacı var." dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, küresel siyasetin aktörleri marifetiyle insanlığın üçte ikisinin kalbine İslam korkusunun salındığını belirtti.

İzmir’deki din görevlileriyle bir araya gelen Görmez, kentin manevi hayatını din görevlileriyle yeniden ayağa kaldıracak, işe ehil bir kişiyi şehre müftü olarak atadıklarını dile getirdi.

Görmez, “İzmir’in farklı bir dindarlığı var. Bu dindarlığın irfan geleneğine ihtiyacı var. Öyle olduğu için tasavvuf profesörünün, irfan geleneğinden geçmiş birinin İzmir’e müftü olarak atanması tesadüf değil” dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın milletin medarı iftiharı bir teşkilat olduğunu ifade eden Görmez, “Türkiye’de Diyanet İşleri Teşkilatı kadar milletle iç içe, milletin bir parçası haline gelmiş başka müessese göstermek çok zor. Bu milletin düğünlerinde, camilerinde, hayırlı günlerinde, cami dışındaki manevi hizmetlerinde, cenazesinde siz varsınız” diye konuştu.

Türkiye’nin, insanların, cemaatin profilinin değiştiğine dikkati çeken Görmez, din görevlilerinin de İslam’ın rahmet mesajından kopmadan, değişim, dönüşüm içerisinde olması gerektiğini ifade etti.

‘İdrak gecikmeleri yaşadık’

Kurum olarak zaman zaman idrak gecikmeleri yaşadıklarını anlatan Görmez, şöyle konuştu:

“İlk idrak gecikmesini köylerden kentlere göçle yaşamışız. Halkımızın yüzde 22’si köylerde yaşıyor, Diyanet’in yüzde 75’i köylerde kaldı. Oysa halkımızın yüzde 77’si şehirde yaşıyor. Şu anda bu dağılım üzerinde çalışıyoruz. Bu gecikmeyi nasıl telafi edeceğimiz üzerinde duruyoruz.

Diğer bir idrak gecikmesini de şimdi yaşıyoruz. İnsanlığın üçte ikisinin kalbine küresel siyasetin aktörleri marifetiyle İslam’ın korkusunun salındığı bir dünyada yaşıyoruz. İslamofobi, insanlığın üçte ikisinin kalbine yerleştirilmiş bir hastalık oldu. İslam’a yönelik farklı meydan okumalarla karşı karşıyayız. Tüm gençleri kitle iletişim araçları teslim aldı. Çocuklarımızın sanal ortamlara mahkum olduğu dönemde yaşıyoruz. Muhatap kitlemizin anlayışları, dili değişti. 10 sene önceki mihrap görevliliği, müftülük tanımıyla yolumuza devam edemeyiz. 10 sene önceki Kur’an öğretmenimizin öğretme tekniğiyle bugün yolumuza devam etmemiz mümkün değil. 120 bin personelimizle önce kitabı doğru okuyarak, Allah’ın Resulü’nü, çağın idrakini doğru anlayarak daima İslam’ın rahmet mesajlarından sapmadan, değişim ve dönüşüm içinde olmak mecburiyetimiz var.”

Görmez, “İslam dininin bir durak ya da tarihte yaşanıp bitmiş menzil değil, daima hareket halini zorunlu kılan bir yol” olduğunu ifade ederek “Yoldan çıkmak ile 6 asır önceki bir durağa takılmak arasında fark yok. İslamiyet daima insanlığın gelişmelerini dikkate alır ama çağın kötü gidişatına da ‘dur’ der” dedi.

İl Müftülüğüne atanan Ramazan Muslu da İzmir’de yapılacak çok iş olduğunu belirterek, meslektaşlarıyla birlik, beraberlik içinde beklenene cevap vermek hususunda gayret göstereceklerini söyledi.

İzmir’in protokol camisi ihtiyacına dikkati çeken Muslu, bu konuda tüm yetkililerin desteklerine ihtiyaç duyduklarını kaydetti. Muslu, din görevlileriyle ilgili boş kadroların ivedilikle doldurulmasını talep etti.

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Hasan Kamil Yılmaz’ın da katıldığı toplantı daha sonra basına kapalı devam etti.

DİYANET’TEN İZMİR AÇIKLAMASI

Diyanet İşleri Başkanlığı, Mehmet Görmez’in “İzmir dindarlığının irfan geleneğine ihtiyacı var” şeklindeki sözlerinin tartışma yaratması üzerine açıklama yaptı.

Diyanet’in açıklaması şöyle:

“Bugün bazı gazetelerde Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof. Dr. Mehmet Görmez’in İzmir ziyaretiyle ilgili yer alan haberler nedeniyle aşağıdaki açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof. Dr. Mehmet Görmez, İzmir’de din görevlileriyle bir araya geldiği bir toplantıda, şehrin, hizmet sürekliliği açısından genel bir değerlendirmesini yapmış, bu çerçevede Başkanlık hizmetlerinin sürdürülmesinde genellikle İzmir’in ihmal edildiğine işaret etmiş, bu hususta duyduğu mahcubiyeti dile getirmiştir.

Aynı çerçevede İslâm kültür geleneğinin en önemli kavramları arasında yer alan “irfan” kavramına da atıfta bulunarak, İzmir gibi çok kültürlü, çok boyutlu ilgi, bilgi ve duyarlılık eksenlerine sahip müstesna bir şehirde bu çeşitliliği kuşatacak yegâne dilin irfani bir perspektif olacağını vurgulamıştır.

Bilindiği gibi her ilimiz, her bölgemiz kendi içinde özel bir dindarlık formuyla bezenmiştir ve bu durum sadece din mütehassıslarının değil sosyal bilimcilerin de sıklıkla gözlediği bir husustur. Bu çeşitlilik hiçbir zaman bir kusur ya da eksiklik olarak değerlendirilemez. Aksine bu özelliğiyle her ilimiz tıpkı İzmir gibi, yüce dinimiz İslam’ın farklı mecralarda hayata dahil olan zenginleştirici özelliklerini yansıtmaktadır.

Hal böyleyken bugün bazı medya organlarına yansıyan söz konusu haberin akıl ve iz’an ölçüleri içinde kabul edilebilmesi mümkün değildir.”

Timetürk