Hürriyet, ruhun özgür olup Allah’a yaklaşmasıdır

Din Adamları
Mardin Artuklu Üniversitesi, Risale Akademi ve Akademik Araştırmalar Vakfı tarafından 15-17 Mayıs tarihlerinde Mardin’de ‘Bölgesel ve Küresel Barış için İman ve Hürriyet Sempozyumu’ düzenlendi. Sempoz...
EMOJİLE

Mardin Artuklu Üniversitesi, Risale Akademi ve Akademik Araştırmalar Vakfı tarafından 15-17 Mayıs tarihlerinde Mardin’de ‘Bölgesel ve Küresel Barış için İman ve Hürriyet Sempozyumu’ düzenlendi. Sempozyuma birçok bilim insanı konu hakkında tebliğlerini sunarak iman ve hürriyetin gerekliliğine vurgu yaptılar.

Sempozyum’da “Çok dinli birlikte yaşama açısından hürriyet” konulu bir tebliğ sunan Mardin Süryani Kiliseleri Ruhani Lideri Sayın Gabriel Akyüz, Risale Haber’e konuşarak Mardin’deki dini ve kültürel çeşitliliği, çok dinliliği ve daha birçok konuda görüşlerini aktardı.

Sizce hürriyet nedir?

Biz Süryaniler, Hristiyanlığı kabul ettikten sonra dünya hürriyeti yerine ruhun hürriyetine önem verdik. Bize göre hürriyet ruhun esir olmaması ve hür olmasıdır. Ruh, ne kadar hür olursa insan o kadar Allah’a yakın olacak. Tabi ki İsa (as), bize Allah ile insan arasındaki bağı güçlendirdi, bize ruhumuzun hür olduğunu keşfetmemize vesile oldu.

İslamiyet, Hristiyanlık ve Musevilik dinlerinin menşe-i kaynağı Mezopotamya’dır. Aynı zamanda Mezopotamya medeniyetlerin beşiği olduğu gibi dinlerin ve dillerin de beşiğidir. Bu üç inanç Mezopotamya’nın sınırları dışına çıkmış ve günümüz itibarıyla dünyanın dört bir yanında varlıklarını sürdürmektedir. Aslında inançsal değerlerine baktığımızda bu dinler birbirine yakın ve ortak değerlere sahiptirler. Örneğin; yer ve göğü yaratan tek bir Allah’a iman etmek, meleklere, ahir zamana, kıyamete, yargılamaya, iyilik ve kötülüğe, Cennet ve Cehennem’e iman etmek gibi. Semavi dinlerin görevi, insanları kötülüklerden uzaklaştırmak, yüce Allah’a yakınlaştırmak ve değişik üstün faziletlerle süsletmektir. Ayrıca insanların yaşadığı ülkelerde, kendi ülkelerine sadık ve güvenilir bir vatandaş olmalarını ve vatandaşlık görevini de en iyi bir şekilde yerine getirmelerini öğretmektir.

Küresel ve bölgesel barış nasıl sağlanır?

Bunların birbiriyle kaynaşması ve dünya barışı sağlamaları gerekirken çok acıdır ki, tarih boyunca kısa bir süre barış içinde yaşamışlarsa da, hep birbirine ters düşerek, görevlerini kötüye kullanarak ve birbiriyle savaşarak varlıklarını sürdürmüşledir. Bizler tekrar bu hatalara düşmemek için geçmiş kirli tarihten ders çıkarmamız lazım. Şuna inanıyorum ki, dinler ve kültürler arası barış gerçekleşmedikçe dünya barışının gerçekleşmesi imkânsızdır. Çünkü dünya insanlarımızın çoğu pozitif eylemlerden yoksun kalmış ve gün geçtikçe de ondan uzaklaşmıştır.  

İnanç konusunda Mardin’i nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok dinli bir arada yaşamanın en güzel örneğini günümüzde Mardin’de görmek mümkündür. Şehrimizde din olgusu amacına yönelik yaşatılmaktadır. Din temsilcileri başta olmak üzere Mardin şehrinin tüm sakinleri karşılık sevgi ve saygı konularında istenilen düzeyde bir performans sergilemektedir. Her Mardinli hangi inançtan olursa olsun birbirine değer vermekte, en güzel şekilde birbirini ağırlamakta ve bilinçli bir tutum sergilemekte başarılıdır. Örneğin; dini bayramlarda, düğünlerde, cenazelerde, taziyelerde ve ticarette birbirlerinin acı-tatlı duygularını paylaşmaktadır.
Mardin’i ziyaret eden yerli-yabancı misafirler, gördükleri bu atmosferi gittikleri her yere taşımış ve her platformda hayranlıkla dile getirmişlerdir. Hatta bazıları ‘Türkiye’yi Mardinleştirelim’ diyerek iltifatlarda bulunmuşlardır.