Umran Hareketi’nden Kudüs Davası Üzerine Basın Açıklaması Yapıldı

Stklar
Umran Kültür ve Medeniyet Hareketi, ”Kudüs Davası Ümmetin Sembol Davası ve Son Savunma Hattıdır” başlıklı bir basın açıklaması yayınladı. Yapılan açıklamanın tam metni ise şöyle yayınlandı...
EMOJİLE

Umran Kültür ve Medeniyet Hareketi, ”Kudüs Davası Ümmetin Sembol Davası ve Son Savunma Hattıdır” başlıklı bir basın açıklaması yayınladı. Yapılan açıklamanın tam metni ise şöyle yayınlandı;

KUDÜS DAVASI ÜMMETİN SEMBOL DAVASI VE SON SAVUNMA HATTIDIR

Filistin’de ve Kudüs’te bir insanlık dramı yaşanıyor. Emperyalistler tarafından İslâm âleminin kalbine bir hançer gibi saplanmış Siyonist İsrail, topraklarını gasp ettiği Filistin’de zulüm ve vahşette sınır tanımıyor. Başı eğik, onuru zedelenmiş, ezilmiş, yenilmiş bir ümmet, için için ağlıyor. Evlatlarını, yuvalarını kaybeden Filistinli anaların ağıtları, ağlayan çocukların hıçkırıkları insan olanın, Müslüman olanın içini parçalıyor.

Evanjelist Hıristiyan ve Siyonist Yahudi ittifakından, İslâm’a ve İslam dünyasına yönelmiş planlı bir saldırı söz konusudur. Günahsız halkı perişan eden bu alçaklar, ne hukuk dinliyor, ne ahlak, ne vicdan. Birer toplama kampına çevirdikleri Filistin topraklarını duvar ve tel örgülerle çevirdikten sonra, tankları ve toplarıyla katliam yapıyorlar. Ambulansları vuruyor, evleri havaya uçuruyor, narenciye ağaçlarını kesiyor, seraları buldozerlerle tarumar ediyorlar. Öldüre öldüre bitiremedikleri insanları bu defa açlık ve susuzluğa mahkûm ederek yok etmek istiyorlar, göçe zorluyorlar.

Filistin’de cereyan eden olaylar, “İnsanım!” diyenin, “Müslümanım!” diyenin yüreğini kanatmaktadır.

Görünen o ki, şimdilik bu katilleri durduracak bir güç yok. Dünya bu zulme seyirci kalıyor. Filistin’de tüm dünyanın gözleri önünde bir katliam yaşanıyor. İsrail isimli Siyonist çetenin hiçbir kural, kanun, anlaşma tanımaksızın yıllardır sürdürdüğü işgale karşı ciddi bir tepki göstermeyen uluslararası kuruluşlar (BM, AB, Uluslararası İnsan Hakları Dernekleri vb.), sahte barış çağrılarıyla bu katliamlara göz yummaktadırlar. Siyonist İsrail’in yaptığı zulme boyun eğmeyen Filistin halkının haklı ve meşru direnişi ile işgalcilerin saldırganlıklarını eşit görüp ikisine birden karşı çıkmak, ikisini de kınamak gibi ahlak dışı, insanlık dışı, adaletten uzak tavırlar sergileyerek, yaşanan zulmü ve katliamı sadece seyrediyorlar ve dolaylı olarak onaylıyorlar.

Yapılan zulmü görmeyen ve Filistin’i yalnız bırakan, halkı Müslüman olan ülke yönetimleri, alçakça bir zilletin içinde olduklarını görmüyorlar mı? Müslüman halklar, yöneticilerin bu duyarsızlığına dur demek ve onları içinde bulundukları gaflet uykusundan uyandırmak zorundadırlar.

Bu ümmetin zenginliklerini soyan, iktidarlarından başka bir şey düşünmeyen, korkak Müslüman ülke yöneticileri sustukça dünyanın en merhametsiz, en şefkatsiz, en insafsız, en zalim ve en sicili bozuk bu azgın Siyonist taifesi, Mescid-i Aksa’yı ve Filistin topraklarını pervasızca kan gölüne çeviriyor.

İslâm dünyasına musallat rejimlerin korkak yöneticileri, saltanat uğruna izzetsizliğe razı olmuş ve adeta Filistin’i Siyonistlere kurban etmişlerdir. Müslümanlar öldürülüyor, şehirleri viran ediliyor, çocukları katlediliyor, zenginlikleri talan ediliyor… Maalesef bunca vahşet karşısında İslâm ülkelerinden güçlü bir ses yükselmiyor.

İsrail ile gizli veya açık ilişkiler içerisinde bulunan ülkelerin Müslüman halkları bu kukla rejimleri ortadan kaldırmadıkları sürece İslâm dünyası daha çok musibetle karşılaşacaktır.

Kukla yönetimler, işbirlikçi saltanatlar o zenginliklerin üzerinde ebediyen oturacağını zannediyorlar. Burunlarının dibinde Müslümanlar katledilirken saraylarda Karun gibi yaşayarak keyif çatıyorlar. Arap ülkelerinin büyük bir kısmı Müslümanlara ihanet içinde olan, Siyonizm’e uşak diktatörler tarafından yönetilmektedir. Müslümanlar; ABD ve İsrail’den bu kadar korkan, halkı uyanmasın diye yürümesine, konuşmasına yasaklar getiren işbirlikçi diktatörlere karşı durmadıkça, bunların saltanatlarını başına yıkmadıkça, bunun için mücadele etmedikçe, Allah niçin merhamet etsin bu ümmete?

Kudüs’ü bu soysuz, emperyalist uşağı diktatörlere bırakmayacağız. Kudüs davası, “Ben Müslüman’ım” diyen herkes için bir anlam taşımaktadır. Bu mesele sadece Filistin halkının değil bütün İslâm ümmetinin meselesidir. Orada vurulan, orada katledilen biziz. Kudüs’ün onuru bizim onurumuzdur. Kudüs üzerinden yapılan bu saldırı, Müslümanların iradesini çözmeye yönelik bir projedir. Vahşetlerini sansürsüz yayınlıyor, İslâm âleminin onuru ile oynuyorlar.

İsrail; Kudüs’te, aslında Filistin’e karşı değil tüm Müslümanlara karşı savaşıyor. Kudüs’e saldırı, İslam Ümmet’ine saldırıdır. Çünkü dünya müstekbirleri biliyorlar ki Filistin, kurtuluşun kıvılcımıdır. Orada kazanılan her mevzi ümmetin yeniden uyanışına vesile olacaktır. Çünkü o insanlar, sadece kendileri için değil, ümmetin onuru ve değerlerinin korunması için savaşıyorlar. Onlar yetmiş yıldır sayısız katliam, sürgün ve ablukaya rağmen hala direniyorlar. Bir tarafta taşlarla sopalarla özgürlüğüne kavuşmak için savaşan bu yüzyılın öksüz ve yetim çocukları; diğer tarafta, taşlaşmış, kirlenmiş, kararmış kalpleri ile “Elimizden bir şey gelmiyor.” bahanesi ile kendini avutanlar, vicdanı kararmış dünya ile beraber sadece seyredenler, bunun hesabını hem bu dünyada hem de öteki dünyada nasıl vereceklerini düşünmelidirler?

Allah’a ve Ahiret’e iman eden herkes, Yüce Allah’ın; “Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver.” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz? ” (Nisa, 75) çağrısının gereğini yerine getirmelidir.

Gasp edilen İslâm topraklarının işgalden kurtarılması her Müslümanın üzerine farzdır. Allah Resulü; “Kim feryat eden bir Müslüman’ı duyup da ona karşılık vermez, bizden değildir.” buyuruyor.

Kudüs’ü kurtarmak İslâm Ümmeti üzerine farzdır. Yüce Allah; “Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, onlara yardım etmek, üzerinize borçtur.” buyuruyor. (Enfâl, 72)

Bu aşağılık saldırılar aslında Kudüs’e değil, Allah’ın dini için hiçbir şey yapmayan, sadece yaptığı üç kuruş yardımla, Ramazan’da okuduğu mukabelelerle ve bazı etkinliklerle kendini avutan Müslümanlara yapılmaktadır.

 

Sıcak köşelerinde bu katliamları film seyreder gibi izleyenler, Rabbimizin huzurunda Filistinli kardeşlerimizin yüzüne bakabilecek mi? Hakkını helal et diyebilecek mi? Mahşerde iki elleri hiçbir şey yapmayanların yakalarında olacak ve “Ya rabbi       yanıbaşımızda oldukları halde, bu kardeşlerim benim izzet ve şerefimi korumak için gerekeni yapmadılar. Onlara bunun hesabını sor Allah’ım.” demeyecekler mi?

Dünyanın bütün Müslümanları Filistin’in arkasında saf tutmalı değil mi? Dualarımız semaya yükselmeli ve protesto kasırgası zalimin zulmünü başına yıkmalı değil mi? Sadece kınamakla da olmaz. Müşahhas adımlar atmak gerekiyor.

 

YAPILABİLECEK İLK İŞ, İSRAİL VE SİYONİST KÖKENLİ MALLARA BOYKOT ETMEK OLMALIDIR.

 

TÜRKİYE, İSRAİL’LE EKONOMİK İLİŞKİLERİ ASKIYA ALMALIDIR!

 

MÜSLÜMANLAR, ACİLEN FİLİSTİNLİ MÜCAHİTLERE İLAÇ VE  HER TÜRLÜ ASKERİ YARDIM YAPMALIDIR.

 

BİR AN ÖNCE D-8’LER AKTİF HALE GETİRİLİP SÜRECE MÜDAHALE ETMELİDİR.

İsrail hesap vermedikçe cüreti artıyor. O nedenle bu cellatların, canilerin hesap vermesi gerekir.

Esir edilen Müslüman, esarete itiraz etmelidir. Esaretten kurtulmanın yolu ise, haklarımızı, özgürlüklerimizi, kimlik ve kişiliğimizi korumak, dik durmak ve bunun için mücadele etmektir. Hiç kimse Mescid-i Aksa’da, Filistin’de yaşananların yalnızca Filistinlileri ilgilendirdiğini söyleyemez. Kudüs ve Mescid-i Aksa davası Müslümanların en önemli stratejik davası ve ümmetin sembol davasıdır. Bu davada hepimiz tarafız, hepimiz sorumluyuz.

O NEDENLE “İBRAHİM ANLAŞMASI”NIN İPTAL EDİLMESİ İÇİN ÜMMET TAVIR KOYMALIDIR!

TÜRKİYE KÜRECİK ÜSSÜ DAHİL İSRAİL’E BİLGİ AKTARAN TÜM ABD ÜSLERİ KAPATILMALIDIR!

Elbet bir gün İsrail o savunmasız kadınların, çocukların gözyaşlarında boğulacaktır. Artık uyuyan vicdanların uyanması gerek. Ümmetin ayağa kalkması, tavır koyması gerekir. Şeytanı taşlamanın tam zamanıdır.

MEDYA VE SOSYAL MEDYADA İSRAİL’E KARŞI BÜYÜK BİR PSİKOLOJİK HAREKÂT YÜRÜTÜLMELİDIR.

 

Meydanlara çıkıp yeri göğü inletmenin zamanıdır.

Rabbim, Sana inanan yüreklerin, Senin için toprağa düşen kanların, Senin için feda edilen canların sahibisin.

Allah’ım Müslümanları gaflet uykusundan uyandır. Vahdet, cihad ve uyanış nasip et. Müslümanlara yardım et, Müslümanlara rahmet et!

UMRAN KÜLTÜR VE MEDENİYET HAREKETİ