Bildiri, UHİM Başkanı Ayhan Küçük tarafından dernek merkezinde gerçekleştirilen basın toplantısıyla duyuruldu.
İşte UHİM’in basın açıklaması:
Ülke topraklarımızda küresel sistemin taşeronluğunu üstlenen terör örgütlerine yönelik yürütülen operasyonlar esnasında, terör örgütü mensuplarına teslim olmaları yönünde yapılan çağrılar kimi zaman olumlu karşılık bulmaktadır. Konuyla ilgili medyaya yansıyan görüntüler incelendiğinde, teslim olanların büyük çoğunluğunun çocuk ve gençlerden oluştuğu görülmektedir. Henüz eğitim çağında bulunan bu çocuk ve gençler, yaptıkları açıklamalarda, terör örgütü tarafından kandırıldıklarını, bir heves uğruna girdikleri bu yanlış yolda örgütün kendilerine değer vermediğini gördüklerini, onları yalnız bırakarak çatışmalarda piyon olarak kullandıklarını ifade etmişlerdir.
Operasyonlar vesilesiyle bir kez daha kamuoyunun gündemine yansıyan bu durum, aslında daha önce yayımlanan resmi rakamlarla da teyit edilmiştir. Emniyet ve jandarma kayıtlarına göre 2013 yılı Ağustos ayını takip eden iki yıl boyunca, terör örgütü PKK’nın 18 yaşından küçük toplam 2 bin 52 çocuğu kandırarak dağa kaçırdığı yönünde başvuru gerçekleşmiştir. Öte yandan bu çocuklardan 554’ü 15 yaş ve altındadır ki, Cenevre Sözleşmesi uyarınca 15 yaşından küçük çocukları silah altına almak ya da onları silahlı çatışmalara aktif bir şekilde katarak kullanmak bir “Savaş Suçu”dur.
UHİM olarak, çocukları PKK tarafından kaçırıldığı için oturma eylemi yapan ailelerle 2014 yılı Haziran ayında Diyarbakır’da gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde bu acı gerçeği teyit eden bilgiler elde edilmiştir. Hatta, onlarca aile ile yapılan birebir görüşmelerde, PKK tarafından kaçırılan çocukların sayısının bilinenin çok üzerinde olduğu, örneğin sadece Van’da, görüşme tarihine kadarki son bir yıl içerisinde ilk ve ortaöğretim çağındaki 1.500 çocuğun PKK tarafından kaçırıldığı ifade edilmiştir.
Bu vahim tablo karşısında uluslararası kamuoyuna soruyoruz:
UCM ve AİHM başta olmak üzere, uluslararası yargı mercileri, terör örgütünün bu uygulaması karşısında neden sessiz kalırlar?
Amnesty, Human Rights Watch, Save The Children gibi, sürekli olarak Asya ve Afrika’daki çatışma bölgelerinde “çocuk savaşçı” tehlikesini gündeme taşıyan ABD ve Avrupa merkezli sivil toplum kuruluşları, neden PKK’nın, çocukları ailelerinin elinden alarak kendi ülkelerine karşı savaştıran bir teröriste dönüştürmesini konu alan bir rapor hazırlamazlar?
PKK ile 2013’te “Cenevre Çağrısı Uyarınca Çocukların Silahlı Çatışmaların Etkilerinden Korunmasına Dair Taahhütname”yi imzalayan ve “Türkiye’de hukuki yaptırım uygulayabilecek bir mekanizmamız bulunmuyor ancak ihlal durumu tespit edilirse bunu kamuoyuyla mutlaka paylaşacağız” diyen İsviçre merkezli Geneva Call adlı kuruluş, kamuoyuyla paylaştığı sözleşmeyi neden sitesinden kaldırır ve ortaya çıkan bu açık ihlal karşısında neden herhangi bir açıklama yapmaz?
Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği başta olmak üzere küresel kuruluşlar ve bu kuruluşlara bağlı olarak faaliyet gösteren ilgili alt kuruluşlar, neden savaş suçu olarak kabul gören bu uygulama karşısında, Türkiye Cumhuriyeti’nin yanında yer aldıklarını belirtmezler?
Yayınlarında terör örgütünü sempatik göstermekten çekinmeyen uluslararası medya organları, bugüne kadar onbinlerce çocuğu ve ailelerini mağdur eden bu durumu neden gündemlerine taşımadılar?