Kadim komşumuz Suriye’de yaşanan trajedi bölge ülkelerinin olduğu kadar insanlığın da geçirdiği bir büyük sınavdır. Bir ülke düşünün ki tam bir yıkımı yaşıyor ve insanların yarına dair hiçbir ümidi kalmıyor. Ve bu yıkımın içerisinden yeniden hayata tutunabilmek umuduyla komşu ülkelere sığınıyorlar, tüm dertleri canlarını kurtarmak ve çocuklarının güneşin doğuşunu bir gün daha görebilmesini sağlamak. Başka beklentileri yok, sadece hayata tutunmaya çalışıyorlar. Türkiye tarihine yakışır bir şekilde Suriyeli mazlumlara kapılarını açıyor ve beklendiği gibi milyonlarca mazlum, muhacir olarak bu kapıdan geçip hepimizin vicdanlarına sığınıyor. Onlar “muhacir” ise bizlerde “Ensar”ız. İslam Muhacir-Ensar ikilisinin üzerinde kendisini var etmiştir ve “Allah onlardan razıdır”
Çok şükür ki Türkiye halkı Ensar bilinci ile Suriyeli mazlumlara elinden geldikçe yardımı esirgemiyor ve bu insani hasletler ile her türlü övgüyü şüphesiz hak ediyor. Fakat, Ensar bilinciyle hareket edenlerin bu güzel hasletlerini gölgede bırakan tehlikeli provokasyonlarda kendisini göstermeye başladığını görüyoruz. Gizli bir elin bu olayları kışkırttığını ve bazı grupların bu oyuna geldiğini üzülerek izliyoruz.
Yakın zamanda Gaziantep’te meydana gelen bir cinayet olayı bahane edilerek Suriyeli mazlumlara karşı başlatılan şiddet olaylarını insani bulmadığımızı belirtmek istiyoruz. Cinayet olayının da iç yüzünün biran önce açıklanmasını bekliyoruz. Sığınmacı mazlumlara karşı gayrimeşru eylemlerde bulunan ve karşılığında istenmeyen tepkilerin oluşmasına sebep olan bu tür olayları sadece Suriyelilere yıkmak adil olmasa gerektir. Her şeye rağmen geçmişte nasıl Bosna’dan, Bulgaristan’dan, Türkistan’dan ve diğer coğrafyalardan gelenlere kucak açtıysak, ekmeğimizi ve mekânlarımızı paylaştıysak bugünde Suriye’den gelenlere aynı şekilde var gücümüzle destek olacağız.