STK’lardan “Andican Katliamı” açıklaması

Stklar
Özbekistan’ın Andican şehrinde en az 3 bin kişinin öldürüldüğü katliamın 10. yıl dönümünde MAZLUMDER, Türkistan-Der ve Doğu Türkistan Maarif Derneği ortak bir basın toplantısı gerçekleştirerek katliam...
EMOJİLE

Özbekistan’ın Andican şehrinde en az 3 bin kişinin öldürüldüğü katliamın 10. yıl dönümünde MAZLUMDER, Türkistan-Der ve Doğu Türkistan Maarif Derneği ortak bir basın toplantısı gerçekleştirerek katliamın sorumlusu olan Özbekistan’daki Kerimov rejimini, bu büyük katliama sessiz kalan dünya devletlerini ve uluslararası kuruluşları kınadılar.

13 Mayıs Çarşamba günü MAZLUMDER İstanbul Şubesi’nde yapılan açıklamada ilk olarak MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Ramazan Beyhan konuştu. Beyhan Andican katliamında hayatını kaybedenleri anmak ve katliamı gerçekleştirenleri kınamak için bir araya geldiklerini belirterek “İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özellik düşünmesi ve ifade etmesidir. Andican katliamı, düşünme ve ifade etme hakkının kullanılmasının bedelidir.” dedi.

Doğu Türkistan Maarif Derneği Başkanı Hidayet Oğuzhan ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Bizim Türkistan coğrafyası evlatları olarak kaderimiz aynıdır. Doğu Türkistan’da da katliamlar sürüyor. Özbekistan’da da zulümler had safhada. Müslüman kanının çok ucuz olduğu, ırzlarının, namuslarının çiğnendiği, dinlerini yaşama özgürlüklerinin elinden alındığı bu bölgedeki sorunların ortadan kalkması için İslam dünyasına, ümmete büyük bir görev düşmektedir.”

Türkistan-Der Yönetim Kurulu Üyesi Özbek Siyasetçi Dr. Namaz Nur Mümin de bir konuşma yaparak şunları söyledi: “Bugün bizim için çok acı bir gün. Özbekistan bağımsızlıktan bu yana halkın beklediği özgürlüğe, insan hak ve hürriyetlerine, kendi itikadi ve insani değerlerine bir türlü kavuşmamıştır. Bugün Özbekistan’da 30 milyon insan bir diktatörlük rejimi altında ezilmekte, zulüm görmektedir. Kerimov rejimi bu zulümleri gerçekleştirirken yalnız da değildir, Rusya yönetimi ile ilişkilerini hiçbir zaman koparmamıştır, 11 Eylül saldırısından sonra da Batı emperyalistleri ile işbirliği içine girmiştir. Geçtiğimiz Mart ayında yapılan başkanlık seçimlerinde ise, Özbekistan anayasasında 2 dönem şartı olmasına rağmen Kerimov, hiçbir seçim yapılmadan kendisini %92 oyla 6. defa başkan seçtirmiştir. Özbekistan halkı orada zulmeden diktatöre karşı hiçbir zaman teslim olmamıştır, olmayacaktır da.”

Daha sonra konuşan MAZLUMDER İstanbul Şubesi Hukuk Koordinatörü Ömer Yüzgül ise, dünyanın birçok yerinde gerçekleştirilen katliamlara tepki gösteren Batının, Kerimov’un terörle mücadele adı altında gerçekleştirdiği katliamlarına seyirci kaldığını belirtti. Özbekistan’daki Müslümanların yaşadıkları sıkıntılardan dolayı hicret etmek zorunda kaldığını ve Türkiye’ye de gelen pek çok Özbek mülteci olduğunu ifade eden Yüzgül, “Ancak muhacirler burada da bazı problemler yaşamaya devam ediyorlar. Burada olan Özbeklerin pasaport süreleri dolduktan sonra pasaportlarını yenileme imkanları yok. Dolayısıyla pasaport süreleri dolduktan sonra Yabancılar Şubesi’nde uzun süre hapsedilmektedirler. Türk vatandaşları ile evlenme imkanları da yok. Bu sebeple ikamet alamıyorlar ve çocuklarını okula da gönderemiyorlar, resmi bir işte çalışamıyorlar. Merdiven altı işlerde çalışmak zorunda kalan muhacirler ciddi anlamda geçim sıkıntısı çekmekte, sigortaları olmadığı için sağlık hizmetlerinden de yararlanamamaktadırlar.” dedi.

Üç kurumun ortak hazırladığı açıklama metnini okuyan Türkistan-Der Başkanı Burhan Kavuncu, 10 yıl önce Andican’da yaşananların ‘İmana Giden Yol’ isimli kitabın yazarı Ekrem Yoldaşev ve 23 arkadaşının yargılanması üzerine başladığını belirtti.

Kavuncu, yargılananlara destek olmak için toplanan ve Kerimov rejimini protesto eden grubun önce zorla dağıtılmak istendiğini, ardından da silahla tarandığını anlatarak, mahkeme binası önünde yaşananlar sırasında 20 kişinin hayatını kaybettiğini ve daha sonra olayların ülke geneline yayılarak on binlerce kişinin protesto için sokağa çıktığını ifade etti. Kavuncu, Andican’daki olaylar sırasında resmi rakamlara göre 189, muhalif kaynaklara göre ise 3 bin kişinin yaşamını yitirdiğini dile getirdi.

Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov’un 1991 yılından bu yana ülkede ‘despotik bir rejim’ kurduğunu savunan Kavuncu, ülkede her türlü örgütlenme, siyasi faaliyet, yayın ve gösterinin Kerimov tarafından yasaklandığını, başörtülü ve sakallıların sokaklarda yürümesinin, 20 yaşından küçüklerin camiye gitmesinin ve iş yerlerinde seccade bulundurulmasının suç sayıldığını söyledi.

Kavuncu, açıklamanın devamında şunları söyledi: “Bu kadar insanın öldürülmesi üzerine nasıl bir yasal işlem yapılmıştır, hangi yaptırım uygulanmıştır? Nasıl bir yargılama yapılmış, hangi sorumlu yakalanmış veya cezalandırılmıştır? Hiçbir şey olmamış gibi diplomatik ilişkiler devam etmekte, ziyaretler yapılmaktadır. Bu sessizlik ve suça ortaklık, dünyanın her yerinde vahşi katliamların 21. asırda da yaygın olarak devam etmesinin de sorumlusudur. Bütün insanlığı, uluslararası kurumları ve özellikle Türkiye halkını ve yetkililerini, Özbekistan halkıyla dayanışmaya çağırıyoruz.”