Sözün Bittiği Yerdeyiz!

Stklar
Kurulduğu günden bugüne kadar gönül coğrafyamızın kalbine bir hançer gibi saplanan, Bölge’ye ve Filistinli kardeşlerimize kan, gözyaşı ve ölüm getiren, devlet olamamış terör örgütü işgalci, Siyonist İ...
EMOJİLE

Kurulduğu günden bugüne kadar gönül coğrafyamızın kalbine bir hançer gibi saplanan, Bölge’ye ve Filistinli kardeşlerimize kan, gözyaşı ve ölüm getiren, devlet olamamış terör örgütü işgalci, Siyonist İsrail, hiçbir ölçü tanımadan Gazze’ye tüm gücü ile saldırıyor. Tarihte eşine az rastlanan bir vahşetle silahsız, korumasız halkın üzerine on altı gündür bomba yağdırıyor.

M. Akif Ersoy’un;
“…Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer; / O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer…/ Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak / Boşanır sırtlara, vâdîlere, sağnak sağnak…”
Çanakkale Şehitleri şiirinde ifade ettiği gibi, vahşetle özdeşleşmiş terörist İsrail, Gazze’de; bebek, çocuk, kadın, erkek, genç, yaşlı, hasta demeden masum insanların üzerine ölüm kusuyor…

Siyonist İsrail; evleri, okulları, hastaneleri, camileri, kiliseleri, yolları; tarlaları, zeytinlikleri, bitkileri; hayvanları, havada uçan kuşları vuruyor, “Ekini ve nesli yok ediyor.”

On yedi yıldır abluka altında inim inim inleyen Gazzeli Müslümanlar, bütün dünyanın gözü önünde soykırıma tabi tutuluyorlar. Vicdanlar sızlatılıyor, değerler altüst ediliyor, duygulara gem vuruluyor, bir babanın üç yaşındaki şehit yavrusunu bağrına basan çaresizliği, gözyaşlarına boğuyor insanlığı… Kıyameti andıran bu vahşetin içine doğmuş henüz beş günlük bir bebek bile yaralılar safında, safını belli ediyor.

“Adalet, hürriyet, eşitlik, özgürlük, insan hakları, kadın hakları, çocuk hakları, hayvan hakları vb.” kavramlarla mangalda kül bırakmayan örgütlerden ses yok. Bu sessizlik maşeri vicdanı yaralıyor.

Ey insanlık, bu vahşet karşısında neden susuyorsunuz? Neredesiniz?

Bugün susar üç maymunu oynarsanız yarın hangi yüzle konuşacaksınız? Ve utanmadan ne söyleyeceksiniz, insanlara?

ABD, İngiltere, AB Ülkelerinin bu sınır tanımaz terörist İsrail’in arkasında durmaları, ona yardımcı olmaları yetmiyormuş gibi, bir de ülkelerindeki vicdan sahibi insanların bu haksızlığı protesto etmelerine bile müsaade etmiyorlar. Vicdan sahibi sanatçılarını, futbolcularını ve ilim insanlarını bu vahşete rıza göstermedikleri, sadece gerçekleri ifade ettikleri için linç girişimine tabi tutuyorlar. Yalan haber üreterek insanlığı yanılttıkları yetmiyormuş gibi, yalanlarına ortak olmayan medya kuruluşlarına ve sosyal medya platformlarına da sansür uyguluyorlar.

BM, AB, UCM (Uluslararası Ceza Mahkemesi), AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) vb. uluslararası kurum ve kuruluşların bu vahşet karşısında sözle kınamanın ötesine geçmeyen cılız tepkileri insanlık için utanç vericidir. Bu kurumlar, bu tavırlarıyla varlık sebebini inkâr ediyor, kendilerini tartışma konusu yapıyorlar.

Medyada çıkan haberlere göre ABD’nin ölçü tanımaz şımarık çocuğu İsrail Terör Örgütü’nün, Gazze’deki El-Ehli Baptist Hastanesi’ne saldırması sonucu 471 kişinin şehit olması, yüzlerce insanın da yaralanmasına sebep olan insanlık dışı bombalama olayı artık bu kadar da olmaz dedirtiyor. İsrail inkâr etse de, çelişkili ifadeler verse de; ABD Başkanı Biden Netanyahu’nun arkasında dursa da, Hastaneyi İsrail’in hayalet bombayla vurduğu gerçeğini değiştiremez. Medyada yer alan haberlere göre, bu bombardımanda, daha önce kullanılmayan çok özel “BLU-129/B BOMBASI” kullanılmıştır.

Bu yetmiyormuş gibi ikinci bir hastanenin bahçesine bomba atılmış, Kudüs Hastanesi’nin de vurulacağı tehdidi yapılmıştı. Bilindiği gibi bugüne kadar yedi hastane İsrail bombardımanı sonucu tamamen yıkılmıştır. İsrailli yetkililer, yirmi hastanenin boşaltılmasını istemiş ve onların da vurulacağını ifade etmişlerdir. 7 Ekim’de başlayan bombardımanlarda yirmi altı cami yerle bir edilmiştir. Dün de tarihi Rum Ortodoks Kilisesi’nin vurulduğu bildirildi.

Bugün Pazar yerinde on üç insanın şehit olduğu, onlarca Müslümanın yaralandığı saldırının haberlerini izledik.

Bugüne kadar İsrail, amacı sadece gerçekleri dünyaya ulaştırmak olan on altı gazeteciyi bu vahşi saldırılarda öldürdü. Ayrıca her an sayıları artan 1756’sı çocuk, binlerce Müslüman şehit edildi…

Bütün bu ve benzeri ölçü tanımaz saldırılar gözü dönmüş işgalci, terörist, Siyonist İsrail’in dünyadan yükselen sesleri çok da ciddiye almadığını göstermektedir.

Tıpkı 1948’den beri BM’nin aldığı 60’a yakın kararı uygulamadığı gibi…

Terörist İsrail’in Gazze’de işlediği cinayetleri ABD, İngiltere ve AB Ülkeleri kayıtsız şartsız desteklemektedir. Bu durum bize “Küfrün tek millet olduğu” ve “İsrail’in ya da Batılıların güçten / kuvvetten anladığı” gerçeğini bir kez daha hatırlatmaktadır.

Bu gözü dönmüş katiller sürüsünün karşısında birlik ve dayanışma içinde mücadele etmeliyiz.

Onlar güçlü değiller, biz dağınığız.

Gazze’de şahit olduklarımız ve Batı’nın Gazze’deki olaylar karşısındaki tavrı bize bir daha göstermiştir ki; “Dünya” ve “İnsanlık” bu küresel terörist çetelerine asla teslim edilemez…
Küresel Dünya Sisteminin kuşatmasına karşı var gücümüzle mücadele etmeliyiz…

Filistinli Müslümanların ve Bölge’nin rahat bir nefes alabilmesi, huzura kavuşabilmesi için öncelikli olarak;

• Filistinlilere ikinci bir NEKBE / BÜYÜK GÖÇ yaşatılmamalıdır.

• Bugünden tezi yok, hiçbir şart ileri sürülmeden hemen ateşkes ilan edilmelidir. Dünya ülkeleri ateşkes için sesini yükseltmelidir.

• Refah Sınır Kapısı insani yardımlar için hemen açılmalı, gıda ve ilaç yardımları bir an önce Gazzelilere ulaştırılmalıdır.

• Gazze’nin içinde bulunduğu, on yedi yıl süren bu insanlık dışı abluka derhal kaldırılmalı,
İsrail su vermemekte direnirse İsrail’le yapılan anlaşma iptal edilmeli ve Manavgat Suyu hemen kesilmelidir.

• Gazzelilere karşı;

“Fosfor Bombası kullanma”,

“Gazzelileri on yedi yıl abluka altında tutma”,

“Kadın, erkek, bebek, çocuk, genç, hasta demeden sivil ve savunmasız halkın üzerine uçaklarla roket ve bomba atarak öldürme ve yaralama”,

“Ev, Okul, Hastane, Cami, Kiliseye bomba ile saldırma, binaları yıkma ve insanları öldürme” suçlarından Terörist İsrail’in Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Başbakanı Bünyamin Netanyahu ve ordu komutanları savaş suçlusu olarak UCM (Uluslararası Ceza Mahkemesi)’de yargılanmalıdır!

• Birbiriyle bağlantılı, 1948’deki Filistin toprakları üzerinde, başkenti Kudüs olan bağımsız, egemen bir Filistin Devleti mutlaka ama mutlaka kurulmalıdır. Bölgeye barışın ve huzurun gelmesi buna bağlıdır. Adalet de bunu gerektirir. Adalet yoksa barış da yoktur.

• Yeni kurulacak Filistin devleti, şehirleri, bütün kurum ve kuruluşları ile yeniden inşa edilmelidir.

• İsrail Büyükelçisini geri çekti, Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçisi de geri çekilmelidir!

• Hemen Gazze’ye yardım kampanyaları başlatılmalıdır.

• Çifte vatandaşlığı olanlar arasından Filistinlilere karşı savaşa katıldığı tespit edilen İsrailliler hemen T. C. Vatandaşlığından çıkarılmalı ve ülkelerine geri gönderilmelidir.

• Türkiye ve halkı Müslüman olan ülkelerin eğitim müfredatlarına Filistin’in bizim için önemi, tarihi ve bugünkü hali mutlaka konulmalıdır.

Bunlar olmayacak şeyler değildir. Nüfusu iki milyara yakın, sayıları 60 civarında halkı Müslüman olan ülke varken olmaması mümkün değildir.

“İman et mücadele et zafer senindir.”

“Zafer Hakkın ve Hakka inananlarındır.”

Henüz vakit varken, yarın çok geç olabilir.

 

UMRAN KÜLTÜR VE MEDENİYET HAREKETİ