– Albaraka Türk Genel Müdür Yardımcısı Melikşah Utku, Türkiye’deki vakıfların daha etkin hizmet vermesi gerektiğini belirterek “Vakıflar sosyal devlet yükünü devletin üzerinden alıp bunu özel sektörle paylaşmalı, devlet de bunun yolunu açmalıdır. Bunu yapmayan vakıf kapatılsın” dedi.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Utku, şu anda tüm dünyada çok büyük bir kriz olduğunu, bu krizin sadece bankacılık sektöründe değil kamuda da ciddi anlamda hissedildiğini söyledi.
Kamusal yatırım konusunda devletin sırtındaki yükün hafifletilmesi gerektiğini belirten Utku, şunları kaydetti:
“Yunanistan batık durumda ve batık durumda olan başka gelişmiş ülkeler de var. Alt yapı yatırımları yapmak, geçmiş dönemdeki borçlarını ödemek gibi sebeplerle ülkeler sürekli borçlanıyorlar. Toplumun geliştirilmesi işini tek bir yapıya yüklemek doğru değil.
Bu yük devlete yüklendiği zaman iki sorun ortaya çıkıyor. Birincisi devletlerin başka öncelikleri var ve bu problem geri planda kalıyor. İkincisi bu yatırımların yapılabilmesi için bir kaynağa ihtiyaç var ve bu kaynağı bankacılık sektöründen çekiyor. Bankacılık sektöründen çektiği zaman da sektörün topluma kullanacağı kaynak azalıyor. Devlet ne kadar borçlanırsa bankacılık sektörünün reel sektöre aktaracağı para o kadar azalıyor. O yüzden bu işin paylaşılması gerekir. Bunun karşılığında da devletin daha az vergi alması gerekir.”
“Devlet, vakfa ‘kendi yolunuzu yapın, ben de sizden vergi almayayım’ diyebilir”
Melikşah Utku, Türkiye’de küçüklü büyüklü binlerce vakıf bulunduğunu belirterek, bu vakıflara vergi kolaylığı getirilip alt yapı hizmetlerine daha etkin katılımlarının sağlanabileceğini söyledi.
Vakıflara kamu yararı şartı getirilebileceğini anlatan Utku, bu sayede de yapılan bağışların vergiden düşürülmesiyle iş dünyasının da alt yapı reformlarının içine çekilebileceğini belirtti.
Osmanlı devletindeki vakıf sisteminin örnek alınması gerektiğini söyleyen Utku, “Devlet, vakfı olan bir köye kendi yolunuzu kendiniz yapın ben de sizden vergi almayayım diyebilir” örneğini verdi.
Sivil toplum kuruluşlarının büyük ölçekli faaliyet yapan paydaşları konumundaki vakıfların toplumsal fayda için daha etkin çalışabileceğini yineleyen Utku, “Sistemin hayata geçebilmesi için çok büyük bir inisiyatif gerekli. Maalesef Avrupa Birliği (AB) ve Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi uluslararası kuruluşlar bu sistemi benimsemediği için ülkelerin tek tek benimsemesi de kolay olmayacak” ifadelerini kullandı.
“Vakıflar küçük girişimcilere Karz-ı Hasen desteği yapabilir”
Türkiye’deki vakıfların zekat ve sadakalarla ulusal kalkınmaya destek verecek nitelikte çalışmalara girişebileceğini anlatan Utku, “Vakıfların iş yapış tarzını, balık vermekten balık tutmayı öğretme yönüne doğru çevirmeliyiz” diye konuştu.
Utku, vakıflar konusunda ideal bir sistemin hayata geçirebilmesi için bu işin inovasyonunun regülasyonundan önce yapılması gerektiğini belirtti.
Utku, “Önce yatırım yapılacak mekanizmalar geliştirilsin daha sonra da gerekirse bilirkişi atansın. Kontrol mekanizmaları da oluşacak inovasyona ve yapıya göre kurulsun” yorumunu yaptı.
Kamu yararına vakıf kapsamına, yol, hastane, okul yapımları ve alt yapı çalışmalarının da alınması gerektiğini belirten Utku, “Vakıflar faizsiz kredi diye isimlendirebileceğimiz Karz-ı Hasen vererek küçük yatırımcının önünü açsın ve girişimciyi destekleyerek devletin yüküne ortak olsun” dedi.
Utku, vakıfların sosyal yardım yükünü devletin üzerinden alıp bunu özel sektörle paylaşması gerektiğini yineleyerek, devletin de bunun yolunu açması gerektiğini söyledi. Utku bunu yapmayan vakıfların kapatılması gerektiğini savundu.