Rus Fatma CHP’lilerin giremediği kampa girdi

Olaylar
Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerinin alınmamasıyla dikkatleri üzerine toplayan Hatay’daki Apaydın Kampı’na bir Rus gazetecinin girmesi bir başka tartışma konusu oldu. Radikal gazetes...
EMOJİLE

Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerinin alınmamasıyla dikkatleri üzerine toplayan Hatay’daki Apaydın Kampı’na bir Rus gazetecinin girmesi bir başka tartışma konusu oldu.

Radikal gazetesinin deneyimli yazarlarından Cüneyt Özdemir, buna benzer kamplara girmenin özel izne tabi olduğunu yazdı.
Özdemir, Suriye meselesinde iki konuyu birbirinden ayırmamız gerekiyor. Özgür Suriye Ordusu ile Suriyeli mülteciler olayını iki ayrı başlıkta tartışmamız şart. Zira bu iki konuyu tamamen birbirine zıt bir perspektiften ele almazsak kendimizi ırkçılık bataklığında buluveririz. Bugün Birleşmiş Milletler normlarına baktığınızda mültecilik kavramının çok net tanımlandığını görüyoruz. Ürdün’deki Filistin kamplarından Afganistan-Pakistan sınırındaki göçmen kamplarına kadar dünyanın farklı yerlerindeki mülteci kamplarına yaptığım ziyaretlerde bu kuralların dünyanın her yerinde aynı şekilde uygulandığına bizzat tanıklık ettim. Bu kamplar ne zaman ki sivil görünümlerini bilerek ya da kasten kaybettirildi o zaman savaşın hedefine dönüşüp büyük katliamlara sahne oldu, dedi.
Türkiye’nin Suriye sınırlarındaki kamplarda BM’nin normlarına göre bir düzenle sağlamaya çalıştığını dile getiren Özdemir, Dünyanın her yerinde Apaydın kampında olduğu gibi mülteciler arasındaki askerler, üst düzey politikacılar hatta bilim adamları için ‘özel korunmalı’ bir mülteci kamp konsepti olduğunu söyledi.

Özdemir’e göre, bu kamplarda sistem şöyle işliyor: Suriye rejiminden kaçanlar kampa ilk geldiklerinde sivilleştiriliyorlar. Yani silahlar kesinlikle sokulmuyor, sokulmaması gerekiyor. Kaçan kişi askerse üzerindeki üniformayı çıkartıyor. Rejimden kaçan insanların her zaman bir meşruiyet problemi olduğu aşikâr. Bu güvenlik sıkıntısı sadece kendi hayatları için değil geride bıraktığı akrabalar için de bir tehlike arz ediyor. Bu yüzden evini barkını geride bırakmış bir köylü ile geride bıraktığı rejimin sırlarını bilen bir generalin güvenliğini farklı düzeyde sağlamak sığındığı ülkenin bir görevi.
Geçtiğimiz günlerde CHP’li milletvekillerinin bu kampa alınmamasından sonra yaygara kopartan CHP’lileri haksız bulan Özdemir, bir grup gazeteciyle yüksek güvenlikli bir kampa çatkapı girmeye kalkan CHP milletvekillerinin kampın kapısından çevrilmesi yanlış değil doğru hareket, dedi.

Hükümetin buradaki tutumunu doğru bulan Cüneyt Özdemir, konuyla ilgili olarak CHP’li milletvekillerinin bunu teyit etmek için bizzat arkadaşları Şafak Pavey’e sorabilir uyarısında bulunurken Pavey’in yıllarca İran’da üst düzey bir Birleşmiş Milletler görevlisi olarak bu kamplarda görev yaptığını ve bu kuralları hepimizden daha iyi bildiğini iddia etti.

Cüneyt Özdemir’in bu yazısında sonra Vatan gazetesinde bugün yayımlanan ‘CHP’lilerin alınmadığı o kampa Rus Fatma girdi’ haberinde bu kamplara girmenin ne kadar zor olduğu gözler önüne serilmekte. Rus, Komsomolska Pravda gazetesi muhabiri Daria Aslamova, kılık değiştirerek temmuz ayında muhalifler tarafından ‘Fatma’ takma adıyla

Türk polisinden gizlenerek kampa girdi. İşte çok konuşulan haberin perde arkası:
Ana muhalefet partisi CHP’nin vekilleri dört gün önce, Hatay’da bulunan Suriyeli askerler ve ailelerinin kaldığı Apaydın Kampı’na alınmadı. CHP’li vekiller kampın sorumlusu olan Suriyeli muhalif Abu Hüseyin Hiami tarafından buraya sokulmadı. Başbakanlık Afet ve Acil durum Yönetimi Başkanı Fuat Oktay da kampa girilmesini Suriyeli asker kökenlilerin istemediğini açıklarken, Dışişleri Bakanı Ahmed Davutoğlu, "Güvenlik unsuru olarak Türkiye’ye sığınanların özel muamele görmesi gayet normal" açıklamasında bulundu. Ancak aynı kampa Temmuz ayı sonunda Rus Komsomolska Pravda gazetesinin muhabiri Daria Aslamova "gizlice" sokuldu. Hem de kampın güvenliğinden sorumlu Türk polisinin ruhu bile duymadan.

KİCHENETTE’TE BULUŞTULAR
Gazetenin "özel muhabiri" sıfatını taşıyan Daria, ilk olarak İstanbul’a geldi. Burak Hassan isimli Suriyeli gazeteciyle Suriyeli muhaliflerin Taksim’deki uğrak mekanı olan Kichenette restoranda buluşarak bira içti. Ardından Hatay’a geçen Rus gazeteciye yine Hassan isimli muhalif gazeteci eşlik eti. Burada kampta görevli olan ancak güvenlik nedeniyle ismi değiştirilen Leyla isimli tercüman da onlara katıldı. Leyla ve Hassan ilk olarak kampına girerek güvenlik durumunu inceledi. Ertesi gün Daria’ya siyah bir elbise ve beyaz başörtü takıldı. Büyük bir güneş gözlüğüyle de yüzü tamamen kapatıldı. Suriye hükümetine ait pasaport kendisine verildi.

‘SENİN ADIN FATMA’
Hassan, "Senin adın Fatma. Unutma… 22 yaşındasın. Sadece ismini söyle, ağaç gibi sessiz olmalısın yoksa hepimizi yakarsın" diye Daria’ya öğütler verdi. Rus gazeteciye ayrıca Ramazan ayında oldukları için kesinlikle bir şey yeyip içmemesi gerektiği anlatıldı. Daria’nın "Ya üzerimi arayıp yakalanırsam" ne olacak endişesine Hassan, "Merak etme kampı koruyan Türk polisi kadınlara karşı çekingendir, hele Ramazan ayında hiç zorluk çıkartmaz" sözleriyle sakinleştirildi. Daria ve Suriyeli arkadaşları, Türk polisi tarafından korunan ve hiç bir gazetecinin alınmadığı Apaydın Kampı’na ertesi gün Hatay’dan yarım saatlik yolculuk sonrasına ulaştı. Kampa girmek için tek sorun Daria’nın fotoğraf makinesi ve ses kayıt cihazıydı. Leyla kamerayı alarak bol pantolonunun içine gizledi. Daria da ses kayıt cihazını vücudunda bir yere gizlemeyi başardı. Kampın girişinde bulunan kontrol noktasından geçişlerini "tıkır tıkır işleyen bir saat gibi" sözleriyle dile getiren Daria, "Kapıdaki görevliler çantamı kontrol etti. Bana Arapça bir şeyler söyledi. Cevap vermedim. Bir daha tekrarladı ama yine cevap vermedim. bu arada Hassan devreye girdi ve birkaç saniye sonra içerideydik. İmkansızı başardık" dizeleriyle anlattı.

KAMPTA 30’DAN FAZLA GENERAL KALIYOR
Suriye’de 15 Mart 2011 yılında hükümet karşıtı gösterilerle başlayan muhalif hareketi, Devlet Başkanı Beşar Esad’ın silahla bastırmaya kalkması, Suriye ordusu içinde huzursuzluğa yol açmıştı. Dera ve Hama’daki muhalif hareket güçlenince Suriye ordusundan kopmalar da başladı. Saf değiştiren askerler, Temmuz 2011’de Türkiye’ye sığınarak, buradan Türk ordusunun himayesinde direnişi kontrol etmeye başladı. Özgür Suriye Ordusu’nun komutanı olan Albay Riyad El Esad ve şimdiye kadar Türkiye’ye sığınan 30’dan fazla general, ailesiyle birlikte Apaydın Kampı’nda kalıyor. Özgür Suriye Ordusu, bu kampta Türk, Amerikan ve İngiliz istihbarat birimlerinden elde ettikleri bilgileri değerlendirerek Suriye topraklarında yapılacak operasyonları bu kampta planlıyor. ABD ve diğer ülkelerden gelen haberleşme araçları da bu kampta bulunuyor. El Esad batılı bir medya kurumuyla yaptığı görüşmeleri bu kamptaki çadırından gerçekleştiriyor. Kampa sadece Suriye ordusundan saf değiştiren askerler alınıyor.

İKİNCİ KOMUTAN ALBAY MALİK’LE KONUŞTU
Daria’yı kampta Özgür Suriye Ordusu’nun ikinci komutanı olan Albay Malik El-Kürdi karşıladı. Modern, sivil kıyafetlerle Rus gazetecinin kaşısına çıkan El-Kürdi, "Hoşgeldin. Sen kampımıza gelen ilk Rus gazetecisin. Bu çok önemli. Rus halkına sesimizi duyurmak istiyoruz" şeklinde konuştu. Suriyeli komutan, Başkent Şam’da Esad’ın en yakın 3 hükümet yetkilisinin hayatına mal olan saldırıları kendi imkanlarını ve suriye hükümetinin içinde bulunan muhalifleri kullanarak çok uzun bir planlama sonrasında gerçekleştirdiğini dile getirdi. Silahların çoğunun finansmanını Suriye diasporası tarafından karşıladığına dikkat çeken El-Kürdi, Suriye’ye yönelik çok büyük bir operasyon içinde olduklarını ifade ederek, "Esad’ı Ağustos sonuna kadar devirmeyi umuyoruz" ifadelerini kullandı.

Vatan, Radikal