‘Libya’da Kalanlar Kendilerini Denize Atabilir’

Olaylar
Libya’nın Derne kentinde işçi olarak çalışan ve ikinci feribotla, 20 saat süren yolculuk sonrası memleketi Malatya’ya gelen 30 yaşındaki Mükerrem Baydak, 5 ay önce çalışmak için işçi olara...
EMOJİLE

Libya’nın Derne kentinde işçi olarak çalışan ve ikinci feribotla, 20 saat süren yolculuk sonrası memleketi Malatya’ya gelen 30 yaşındaki Mükerrem Baydak, 5 ay önce çalışmak için işçi olarak Libya’ya gittiğini, ekonomik ve sosyal açıdan Türkiye ile Libya arasında dağlar kadar fark olduğunu söyledi.

 

Olaylardan 5-10 gün önce Libya’da bir takım gösterilerin yapılacağını duyduklarını, ancak bu kadar büyük olacağını düşünmediklerini ifade eden Baydak, hiçbir can güvenliği olmadan yaşadıklarını kaydetti.

 

Baydak, Libya’da, yönetimle savaşan insanlarla, yağma yapanların ayrı kişiler olduğunu, Türklerin yönetime isyan edenlerden zarar görmediğini savunarak, şunları anlattı:

 

”Olaylar cuma günü başladı. Cuma günü tatil olduğu için hepimiz yatıyorduk. Birden, bulunduğumuz ofise, yağmacılar diye tabir edilen elleri sopalı 5-6 kişi girdi. Yaşları 15-16 arasındaydı. Tüm Türk işçilerini topladı ve ‘size hiç bir şey yapmayacağız, ama buradaki her şey bizim’ dediler. Ne var ne yok aldılar, sonra koğuşumuzu yaktılar.”

 

O geceyi mermiler arasında sokakta geçirdiklerini anlatan Baydak, Libya halkının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı aşrı sevdiğini, bu yüzden kendilerine çok iyi davrandıklarını söyledi.

 

Bir aşiret reisinin, kendilerine açtığı düğün salonunda, yaklaşık 300 Türk’le kaldıklarını dile getiren Baydak, şunları belirtti:

 

”İnsanlarda ölüm korkusu çok fazlaydı. Afrika kökenli bir çok insanın kesildiğine ve asıldığına şahit olduk. Görüntü çekmek yasaktı. Görüntü çekenlerin cep telefonlarına el koyuyorlardı. Cehennem gibi bir ortamdı. Sadece Allah’a dua ediyorduk.”

 

Gece yatamayanların, aklını yitirenlerin, feryatların çok fazla olduğunu dile getiren Baydak, ”Türk firma yetkilileri, olay olduktan hemen sonra kayıplara karıştı. İşçilerini yüz üstü bıraktı. Bingazi’de 3 bin 500 kişiydik. Konsoloslukla birebir görüşmeler yaptık. İki feribotla yola çıktık.

 

Herkes oradan kurtulmak istiyordu. Bir kaos vardı. Geride kalan Türkler feribota binemedikleri için kendilerini denize atabileceklerini söylüyorlardı. Canlı bir tarihi gördük. Ancak, yaşadıklarımız kolay unutulacak şeyler değildi. Şimdi dualarımız orada bulunan Türklerin kurtulması için.”

 

AA