Depremzedeler ‘O Anları’ Anlatıyor

Olaylar
Van’daki depremin ardından enkazdan yaralı kurtarılan ve Ağrı Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alınan yaralılar, deprem anını ve depremden sonra mucize kurtuluşlarını anlattı. Bazı yaral...
EMOJİLE

Van’daki depremin ardından enkazdan yaralı kurtarılan ve Ağrı Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alınan yaralılar, deprem anını ve depremden sonra mucize kurtuluşlarını anlattı.

Bazı yaralıların tedavileri dahiliye, ortopedi, beyin ve göğüs cerrahisi servislerinde devam ediyor. Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Erciş Meslek Yüksekokulu 2. sınıfında okuyan 21 yaşındaki Rıdvan Işık da tedavisi süren depremzedelerden biri. Ayakkabı satan bir arkadaşını ziyarete gittiğini, bu sırada depreme yakalandığını söylüyor. Yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Arkadaşımı görmek için mağazaya gittim. Lavabodayken deprem oldu ve çaresiz kaldım. Yer sallandı. Sallandığı gibi dışarıya çıkmaya çalıştım. O sırada kafama bir şey düştü ve yere yığıldım. Sesler geldi. ‘Kimse var mı?’ diye. Ben de nefes boşluğumu kullanarak sesimi duyurmaya çalıştım. 15 saat enkazın altında kaldım. Aklıma her türlü şey geldi. Bir anda kırdıklarım, üzdüklerim aklıma geldi. O anda geri dönüp bir şeyleri telafi etmek istiyorsun ama çaresizsin. Annemi, babamı görmek istedim. En çok bunu istedim. Öldürmeyen Allah öldürmüyor."
 
Depremde enkazın altından 11 saat sonra vatandaşların yardımıyla kurtarılan 28 yaşındaki sınıf öğretmeni Mete Deniz, Erciş’in Kekiksırtı köyünde öğretmenlik yaptığını anlattı. Depreme uykuda yakalandığını söylüyor: "7. kattaydık. Sarsıntıdan sonra ayağa kalktım. Kafama beton parçaları düştü, çok kötü bir yere sıkışmıştım. Vücudumda sadece dizden aşağısı hareket ediyordu. Sürekli istifra ediyordum. Kafamı bile oynatamıyordum. Nefes aldığım alan dolmuştu. Artçı sarsıntılar daha da sıkıştırdı. Herkesi duyabiliyordum. Bir arkadaşım ‘Kimse var mı?’ diye bağırdı. Ayaklarımla tahta parçalarına vurdum. Hiçbir hava boşluğu olmayan çok kötü bir yerden çıktığımı gördüm. Bir an önce kurtulup su içmek istedim. Kendimi sorgulamaya başladım. Bütün insanlar bunu yaşıyorsa bunun sebebi ne olabilir? Ne yaptık? Ne suç işledik acaba ya da bundan sonra ne yapmamız gerekiyor? Bunun muhasebesini yaptım ve sürekli dua ediyordum."
 
Annem üzülmesin diye ağlamadım

Enkazın altından 11 saat sonra çıkarılan 18 yaşındaki Zeynep Karadaş ise deprem saatinde anne ve babasıyla evde olduğunu söyledi. İşte Zeynep’in ağzından yaşadıkları: "Ev sallanmaya başladı ve bir anda gözümün önündeki duvar ikiye ayrıldı. Babamın oturduğu odaya kaçmaya çalıştım. Ama deprem beni kapı tarafına savurdu. Annemle beraber kapı tarafına kaçtık. Bir anda annemin telefonunu aldım. Ayaklarım kapının altında kaldı. Annem bağırıyordu ama ben çok sakindim, normalmiş gibi. Ben de ağlasam annem üzülecek. Ben o psikolojideydim. Onun için ağlamıyordum. Telefonla Erciş’te olan arkadaşlarımı aradım. Ağabeyimi arıyorum, yengemi arıyorum, ulaşamıyorum ama Erciş dışındaki arkadaşlarıma ulaşabiliyorum. Sonra ağabeyim aradı. ‘Buradayım, kapının yanındayız, yanımızda boru var’ dedim. ‘Tamam sakin olun kurtaracağız sizi’ dedi. Ama annem sürekli telaşla bağırıyor. Ben annemi sakinleştirmeye çalışıyordum. Mesaj atıyorum ağabeyime. ‘Sağ taraftayız. Sesiniz gitti, geldi’ gibi bilgiler veriyorum ve mesaj atıp cevap aldıktan sonra telefonumu kapatıyorum şarjı bitmesin diye. Biz çıkana kadar bizi idare etsin diye, çünkü ne zaman çıkacağımızı bilmiyoruz. Ondan sonra bizi buldular. Önce beni çıkardılar sonra annemi. O anda ağladım.”
 
Annem, sağ elini oynatabiliyordu onunla bizi kurtarmaya çalıştı

Erciş Anadolu Lisesi’nde okuyan 14 yaşındaki Serhat Efe Ergül, annesi, babası ve 3 kız kardeşiyle Damla Mahallesi’ndeki 5 katlı Sefa Apartmanı’nın 4. katında oturduklarını anlatıyor: "Önce beni, sonra annemi kurtardılar. Karnım sıkışmıştı, diz kapaklarım ezilmişti, belimde de yara vardı. Enkaz altındayken annem bize sürekli direnmemiz yönünde telkinde bulunuyordu. Annem sadece sağ kolunu oynatabiliyordu. Onunla da beni ve kız kardeşimi kurtarmaya çalışıyordu. Küçük kız kardeşimin 3 saat sonra sesi kesildi, çok can çekişti. Diğer iki kız kardeşim de bizden 2-3 adım ilerdeydiler, göremiyordum. Her yer karanlıktı, birbirimizi göremiyorduk. Kafamın bir tarafına tahta, bir tarafına ranza demiri denk gelmişti. Sıkışıp kalmıştım o arada. Annemin de göğsü ile başına taş batıyordu. Önce kafa tarafımı çıkardılar. Sonra ayak tarafımı çıkarıp beni kurtardılar. Annem, babam ve kız kardeşlerimden haberim yok."
 

Zaman