Radikal yazarları ekranda Balyoz için kapıştı!

Medya
Balyoz davasında çıkan mahkumiyet kararlarına muhalefet eden isimler arasında gecenin öne çıkan ismiRadikal yazarı Ezgi Başaran oldu. Mahkemenin kararına dayanak olan delillerin üretilmiş olduğu yönün...
EMOJİLE

Balyoz davasında çıkan mahkumiyet kararlarına muhalefet eden isimler arasında gecenin öne çıkan ismiRadikal yazarı Ezgi Başaran oldu. Mahkemenin kararına dayanak olan delillerin üretilmiş olduğu yönündeki iddialara dikkat çeken Başaran yargılama sürecini eleştirerek "Davanın başından beri ortada ne gerçek bir savcı, ne de gerçek bir mahkeme vardı." dedi.

İKİ RADİKAL YAZARI CANLI YAYINDA BALYOZ KAVGASI YAPTI

CNN Türk ekranlarında konuşan Ezgi Başaran davaya yönelttiği eleştiriler ve Radikal.com.tr için yazdığı analizle Twitter’da gündem oldu. CNN Türk ekranlarında Şirin Payzın’ın modere ettiği Ne Oluyor’da konuşan Başaran, kendi gazetesinin yazarlarından Orhan Kemal Cengiz ile polemik yaşadı. Canlı yayında hararetli bir tartışma yaşayan Başaran ve Cengiz davanın dayandığı delilleri sorguladı. Orhan Kemal Cengiz davanın herhangi bir adli içeriğinin olmadığını söylerken deliller üzerine yapılan yorumların sebebinin bilgisizlik olduğunu savundu. Davanın gerçek temeller üzerine kurulmadığını ve iddiaların karşılığının olmadığını savunan Ezgi Başaran, Cengiz’i "karşılıklı tartışmayalım" diyerek uyardı.

"BU DAVA TÜRKİYE’NİN MİDESİNİ BULANDIRMAYA DEVAM EDECEK"

Başaran Radikal.com.tr için yazdığı analizde de eleştirilerine devan etti. "Balyoz’da yargılama mı yapılmıştı ki?" başlıklı yazısında iddialı ifadeler kullanan Radikal yazarı "Bu dava da yıllar içinde büyük bir ayıp ve vicdansızlık örneği olarak Türkiye ’nin midesini bulandırmaya devam edecek." dedi.

İşte Başaran’ın yazısındaki ilgili bölüm:

Balyoz davasının sonucu davayı yakından izleyen hiç kimse için sürpriz olmamıştır. Böyle olmak zorundaydı. Çetin Doğan , İbrahim Fırtına, Özden Örnek darbeye teşebbüsten ceza alacaktı. Aslında tutuklu yargılanan herkes ceza alacaktı. Belliydi.

Neden derseniz… Davanın başından beri ortada ne gerçek bir savcı, ne de gerçek bir mahkeme vardı.
Bir karar verilmişti. Uygulanacaktı. Çetin Doğan ve yakın silah arkadaşlarından Ankara ’nın davetlerinde “İrtica geliyor” diye ileri geri konuşmanın, 28 Şubat dönemindeki girişimlerinin ve tabii görüş ve düşüncelerinin rövanşı alınacaktı. Hem rövanş almanın zevki için. Hem de tutuklanmamayı başaran ordunun geri kalan muvazzaflarına ibret olsun diye.

Bir karar verilmişti. Uygulanacaktı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin en yüksek öğrenim görmüş, en parlak subaylar serisi, türlü mercilerdeki güçlerin zihniyetine göre makbul bulunmadığı için tasviye edilecekti. Hem onlardan kurtulmak için, hem de yeni ve ‘makbul’ olanlarına yer açılsın diye. Böylelikle Kara Kuvvetleri olmasa da, Deniz ve Hava Kuvvetleri’nin önümüzdeki 20 yılına istenildiği gibi şekil verilebilecekti.

Balyoz ‘yargılaması’ budur.

Onlarca kez yazdığım tutarsız dijital delillerden, delil değerlendirme bölümünün atlanmasından, atanmayan bilirkişilerden, dinlenmeyen kilit tanıklardan bahsetmek istemiyorum. Bunlardan bahsettik. Mahkeme heyeti dahil herkes biliyor.

Evet herkes biliyor ki, Balyoz davası hukuki manada meşruiyeti olan bir dava değildi. Dünyanın hiçbir medeni hukuk devletinde bu haliyle görülmesine imkan yoktu. Aslına bakarsanız, ilk duruşmadan sonra devam etmesi sivil toplumda infial yaratırdı. Fakat bizde öyle olmadı.

Postmedya