Montaser Marai Timeturk’e Konuştu

Medya
Marai, “Erdoğan’ın Arap devrimleri sürecindeki etkisi göz ardı edilemeyecek kadar büyüktü. Halklar, ondan Libya ve Suriye konusunda Erdoğan’dan ‘daha fazlasını’ bekledi!&...
EMOJİLE

Marai, “Erdoğan’ın Arap devrimleri sürecindeki etkisi göz ardı edilemeyecek kadar büyüktü. Halklar, ondan Libya ve Suriye konusunda Erdoğan’dan ‘daha fazlasını’ bekledi!” dedi.

Montaser Marai.. Aslında Arap dünyasında epey meşhur bir belgeselci.. Bizlerse onu bugünlerde Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili belgeseliyle tanıdık. Benim Onunla tanışmamsa, mutluyum ki bundan daha önce oldu… Belgeselin düzenlenme aşamasında El Cezire’de kısa bir dönem kendisine eşlik ettiğim Montaser, filmin yayınlanmasının ardından beni kırmayarak röportaj isteğimi kabul etti. Montaser belgeselinde Erdoğan’ı tanıtırken, ben de bu röportaj ile Onun ülkemizde daha yakından tanınmasını istedim. Mükemmeliyetçiliği, titizliği, işine olan bağlılığı ve bitmek bilmeyen sabrı bana büyük ilham kaynağı oldu. Dilerim Montaser Marai adını bundan sonra ülkemizde de sık sık duyarız!

Arap dünyasında oldukça tanınan bir belgeselcisiniz. Türkiye’de ise Erdoğan belgeseli ile adınızı duyduk. Kendinizden biraz bahseder misiniz, Montaser Marai kimdir?

Filistin asıllı Ürdün vatandaşıyım. Gazeteciliğe 2002 yılında El Cezire’nin haber bölümünde başladım. Belgesel yapmaya ise daha sonra, 2004’te başladım. İlk belgeselim olan Tanıkları Öldürmek (Killing the Witnesses)’i Irak savaşında öldürülen gazeteciler hakkında yaptım. Ardından tamamen belgesele yoğunlaştım. Belgesel yapmak pek çok açıdan beni daha çok cezbetti. Özelikle birçok noktada gazetecilik ve sanatla iç içe geçmesi bana büyük haz veriyor. Gerçeği arama ve anlatma anlamında gazetecilikle çakışırken bir yandan da bu gerçeği seyirciye aktarırken kullandığımız yol sanatsal bir özellik taşıyor. Ancak yine de benim en büyük hayalim sinema. İnşallah ilerde kendime orda bir yer bulabilirim!

PAULO COELHO VE ROBERT FİSK BELGESELİNİ ÇEKTİ

Erdoğan belgeselinden önce yapmış olduğunuz projelerden biraz bahseder misiniz?

önemli yazar ve sanatçıların hayatlarıyla ilgili El Cezire’ye pek çok belgesel yaptım. Yakın zamanda ünlü romancı Paulo Coelho’nun hayatıyla ilgili bir belgesel çektim. Bunun dışında Afganistan’daki Sovyet işgalinden Irak savaşına kadar birçok savaşta habercilik başarısına imza atan gazeteci Robert Fisk ile ilgili bir belgeselim var. ‘Bağdat’a Yol’ (Road to Baghdad) isimli belgeselimde çok uluslu güçler ile çok uluslu savaşçılar arasındaki yüzleşmeyi anlattım. Her iki taraf da Irak savaşına deniz aşırı ülkelerden gelmişti. Irak’tan Londra ve İsrail’e uzanan tarihi eser kaçakçılığını konu ettiğim ‘Tarihi Çalmak’ (Stealing History) adlı bir belgesel yayınladım. Benim için yeri ayrı olan belgesellerimden biri ‘Kuşatmanın Öyküleri’ (Stories of the Siege) dir. Filistin etrafında geçen, Lübnan’dan Suriye’ye oradan Ürdün’e uzanan ve Mısır’da son bulan bir yolculuk olarak tarif edebilirim o belgeseli. Filistin’in bütün kesimlerinden çeşit çeşit hikayeler anlatmayı amaçlamıştım.

ERDOĞAN’IN TECRÜBESİ ETKİLEYİCİ VE İLHAM VERİCİ

Siyasi bir liderin yaşamını konu edinen ilk belgeseliniz başbakan Erdoğan hakkında. Bu fikir nasıl ortaya çıktı? Tayyip Erdoğan’la ilgili bir belgesel yapmaya sizi iten neydi?

Aslında başka siyasi figürlerle ilgili projelerim de oldu. Fakat onları ele alırkenki tarzım daha ziyade yazı-literatüre yakındı. Erdoğan belgeseline yaklaşım tarzım bakımından söylediğinizde haklısınız. Sayın Erdoğan bölgede ve dünyada çok çok önemli bir lider haline geldi, bunu görmezden gelmek mümkün değil. Kendisinin siyasetteki ve sivil toplumdaki tecrübesi gerçekten etkileyici ve ilham verici. Bunun yanı sıra Filistin ve diğer Arap ülkeleri ile ilgili meselelerde gösterdiği insani duruş da çok önemli. Devrimlerde hükümetlerin ve rejimlerin Arap meydanlarına yakınlığından çok daha büyük ve güçlü bir yakınlık kurduğunu söyleyebilirim. Erdoğan’ın şahsıyla ilgili olumlu kanaatime rağmen belgeseli çekerken tarafsız kalmaya özen gösterdim. Onunla tanıştığımda ne hissettiysem onu hikâyeleştirmeye çalıştım. Erdoğan’ın kim olduğunu, onunla ilgili neler söylemem gerektiğini düşünmek için epey zamanım oldu. Bu sürecin sonunda gerçekten kendisini sıradan bir vatandaş olarak gören, insanlara tepeden bakmayan, samimi birini buldum. Hata yapabileceğini kabul edebilecek ve bunu insanlara söyleyebilecek kadar mütevazi bir insan Tayyip bey. Şunu söyleyebilirim ki ben bu filmde yaşadığım, hissettiğim bir hikâyeyi anlattım ki bunu filmimde yapma hakkım vardı. Neticede bu bir haber değil, bir belgesel film ve belgesel filmde kişiyle ilgili izlenimlerinizi vermeniz gerekir, tabi dürüst olmak şartıyla…

ARAPÇA’DA TÜRKİYE İLE İLGİLİ KAYNAKLAR AZ

Anladığım kadarıyla hazırlık aşamasında Erdoğan’la yüz yüze görüşme şansınız oldu.. Bu süreçten bahseder misiniz biraz?

Evet, Sayın Erdoğan ile tanışma ve onunla bir süre vakit geçirme şansım oldu. Bunun dışında Tayyip bey ile ilgili pek çok yazı okudum. Onu destekleyen, ya da eleştiren, birçok kişiyle röportajlar yaptım. Ne yazık ki önemli kaynakların neredeyse tamamı Türkçe olduğundan, Arapça kaynak bulmakta zorlandım. İngilizce kaynaklar da her zaman çok doğru olmayabiliyor. Çekimlere başlamadan önce Erdoğan’ı, bulunduğu dönem ve şartlar içerisinde doğru anlayabilmek için modern Türk tarihi üzerine okumalar yaptım. Onun yaşamını konu edinen başka belgeselleri de izlemeye çalıştım ve diğerlerinden farklı bir yaklaşım benimsemeye özen gösterdim. Teknik süreçten bahsetmek gerekirse, belgesel boyunca küçük bir ekip ile çalıştım. Yanımda yalnızca kameramanım vardı. Kolay ilerleyebilmek ve teknik işlerden çok içeriğe yoğunlaşmak amacıyla ayrıca bir asistanım da oldu kimi zaman.

Belgeseli hazırlarken esas amacınız neydi? Türkiye Cumhuriyeti başbakanı hakkında insanları bilgilendirmek mi istediniz yoksa daha derin mesajlar mı vermekti niyetiniz?

İnsanlar bu belgeseli istediği gibi değerlendirmekte ve yargılamakta özgür, herkesin fikrine saygı duyuyorum. Benim Erdoğan ile ilgili vermeye çalıştığım mesajlar netti; hayalleri, yaşadığı zorluklar, ‘sokaktan’ biri oluşu, bir vizyonu olması ve bunu gerçekleştirmek için çok çalışması, insanını sevmesi ve onlar için çalışması, köklerini ve nereden geldiğini unutmaması, cesareti, ‘bir liderin itibarının, halkının itibarından geldiğine’ olan inancı… Tüm bunlar Erdoğan’ın yaşamında geniş yer tuttuğunu düşündüğüm önemli değerler ve belgeseli yaparken bunları merkeze aldım.

ERDOĞAN’IN ARAP DEVRİMLERİNE CİDDİ ETKİSİ OLDU

Erdoğan’ın Arap dünyasındaki şöhretini hepimiz biliyoruz.. Bölgeden bir gözle değerlendirecek olursanız devrim sürecinde Türkiye’nin duruşu Erdoğan’ın imajını nasıl etkiledi?

Tayyip Erdoğan’ın devrim sürecindeki etkisi göz ardı edilemeyecek kadar büyüktü. Verdiği destek özellikle Mısır’da olağanüstüydü. Onun güçlü kişiliği, sağlam duruşu, cesareti ve samimiyeti halka büyük bir ilham ve güç kaynağı oldu. Bu nedenle halk, Libya ve Suriye konusunda Erdoğan’dan ‘daha fazlasını’ bekledi!

Peki, bu belgesel var olan imajı etkiler mi sizce?

Erdoğan bu belgeselden önce de son derece popülerdi bölgede. Devrimler de zaten bunu iyice pekiştirdi. Ben belgeselde daha çok Onun şahsı ile alakalı detay bilgiler vermeye ve insani yanını gözler önüne sermeye çalıştım. Medya çoğu zaman tek bir yere odaklanıyor ve önemli noktalar gölgede kalabiliyor.

Belgesel Arapça olarak yayınlanıyor. Başbakanımızla ilgili bu belgeseli Türkçe olarak bizler de izleyebilecek miyiz yakın zamanda?

Türk meslektaşlarımla tercüme üzerinde yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Umuyorum en kısa zamanda Türkçe olarak da ekranlarda yer alır…

ARAP HALKLARI TÜRKİYE SEÇİMLERİNE KİLİTLENMİŞ DURUMDA

Sizin de bildiğiniz gibi seçimler oldukça yakın… Erdoğan’ın ve Ak Partinin geleceği hakkında bir tahmininiz var mı?

Kişisel olarak Erdoğan’ın bu seçimlerden yüksek bir oy almasını umuyor ve istiyorum. Türkiye’yi olumlu ölçüde değiştirebilecek ve ülkenizi demokrasi, ekonomik istikrar gibi konularda mükemmel bir örnek yapacak bir potansiyeli var ve bunu gerçekleştirmek için yüksek bir oy oranı gerekiyor. Arap dünyası Erdoğan’ı takdir ile izliyor ve Ondan ilham alıyor. Herkes bu seçimlere kilitlenmiş durumda. Türkiye’nin Arap dünyasında başbakanınız sayesinde ne kadar popüler olduğunu tahmin edemezsiniz…

Sizce bu belgeseli izleyen bir seçmen Erdoğan’a oy verir miydi?

Gerçekten bilemiyorum, bu soruya seçim sandığında cevap verecekler! Ama ben olsam verirdim!

Son olarak bundan sonraki projelerinizi sormak istiyorum. Türkiye ile ilgili başka belgeseller de görecek miyiz?

Kesinlikle! Bundan sonra özellikle Türk-Arap ilişkileri üzerinde yoğunlaşmayı planlıyorum. Türkiye ile Arap dünyası o kadar uzun ve ortak bir geçmişe sahip ki… Ne yazık ki günümüzde iki taraf da birbiri hakkında çok fazla şey bilmiyor. Türkiye ile Arap dünyası arasında sağlam köprüler kurmak istiyorum. Umarım bunu başarabilirim.

Feyza Gümüşlüoglu / TİMETURK