Mahsun’un Dizisinin Düşündürdükleri

Medya
Mahsun’un dizisi şöyle bir sarstı hepimizi. Filmleri de bu etkiyi gösterirdi. Her hafta bu sarsıcılığı devam edemez sanırım. Ne izleyici böylesine ağır bir diziyi kaldırabilir, ne de kendileri b...
EMOJİLE


Mahsun’un
dizisi şöyle bir sarstı hepimizi. Filmleri de bu etkiyi gösterirdi. Her hafta bu sarsıcılığı devam edemez sanırım. Ne izleyici böylesine ağır bir diziyi kaldırabilir, ne de kendileri bunu devam ettirebilirler. Sinema tadındaydı, kamerası iyiydi, müzikler iyiydi vs. Sinema eleştirmeni değilim, dolayısıyla bunlara girmeyeceğim. Birkaç temayı birden yürütmeyi sever Mahsun. Filmlerinde de bunu yapar. Derdi mesaj vermektir. Çok da iyi verir mesajlarını.

Benim takıldığım bazı noktalar var. Onlara değinip geçeceğim. Bunlardan birisi, birçok dizide olduğu gibi, çocuklara hiç uygun olmadığı halde çocukların uyumadığı saatte yayınlanıyor olmasıdır. Birçok dizi erken saatte yayınlamak ve daha çok reklam alabilmek için, “genel aile” akıllı işaretini alabiliyor. RTÜK nasıl böyle bir şeye izin veriyor, onu anlamış değilim. Bu dizide şiddet var mıydı? Evet, vardı. Kötü örnek oluşturacak görüntüler var mıydı? Evet, vardı. Peki, kaç kişi çocuğuyla izledi bu diziyi? Yorumunu size bırakıyorum…

Bir de şiddetin ve olumsuz davranışların insanın gözüne sokularak işlenmesi rahatsız ediciydi. Tıpkı HT’nin sürmanşetindeki bıçaklanmış kadın fotoğrafı gibi. Ondan nasıl rahatsız olduysak, böyle görüntülerden de rahatsız olmalıyız. Üstelik televizyonda gösterilmesi gazetede gösterilmesinden çok daha etkili. Tıpkı tecavüz sahnelerinin gösterilmesinin yanlış olduğu gibi. 15 yaşındaki bir çocuğun, 70 yaşındaki bir dedeyle evlendirilmesi sübyancılık değil miydi? Tamam, bir mesaj vermek kaygısıyla hazırlandı bu görüntüler, ama ben salonumda 70 yaşındaki bir sübyancının, 15 yaşındaki bir çocuğu soymasını, televizyonda rol gereği de olsa izlemekten iğrendim. Ağırdı, sarsıcıydı, o kadar detaya gerek yoktu.

Olumsuz örnekleri sürekli göstermek, göz aşinalığını artırır ve normalleştirir. Örnek teşkil eder ve uygulanabilirliğini artırır. Neden sigaraları göstermek yasaklandı televizyonlarda? Kötü örnek teşkil etmesin diye. Bunun adı gerçekleri örtmek değildir. Bunlar tabii ki işlensin, bilinmeyenler bilinsin hatta unutturulmasın. Ama eline bir kutu ilacı alıp, bir kare sonra yatar durumda görüntüsü çekilen birinin intihar ettiğini anlarız. Tek tek hapları içerken gösterilmesine gerek yoktur. Şiddeti de aynı şekilde detaya girmeden göstermek içimizdeki sanat ruhunu öldürmez.

ATAERKİL KADINLAR

Erkeğin kadına yaptığı şiddetten hep bahsederiz de, kadının kadına yaptığı şiddetten hiç söz etmeyiz. Hâlbuki bu ülkede kadın da kadına şiddet yapar. Yine bu satırları Mahsun’un dizisi hatırlattı bana. Üzerine kuma gelmiş bir kadın vardı dizide. Belli ki genç ve güzel hanım aldıktan sonra kocası ondan elini eteğini çekmişti. O da bütün kinini kumasının üzerine yöneltmişti. Kocasına onu dövdürtecek noktaya kadar gelmişti iş. Erkek eliyle kadının kadına şiddet uygulamasını izledik.

Gerçek hayatta da çok örnekleri vardır. Kayınvalideler gelinlerinin şiddet görmesine sebep olabilir, göz yumabilir. Anneler bile töre gereği namusunu temizlemesi için erkek çocuklarının eline silahı vererek kız çocuklarını öldürtmüşlerdir. “Ben zulüm gördüm, hemcinsim görmesin” anlayışında olmak istememiştir çoğu ataerkil kadınlar. Gelenek böyledir, töre böyledir. Gelenek ve töre nedense her zaman hukukun ve dinin önüne geçmişlerdir. Tıpkı vicdanın ve ahlakın önüne geçtiği gibi.

Bir de dolaylı olarak şiddete destek olan ataerkil kadınlar vardır. Onlar da şiddeti uygulayan erkekleri yetiştiren kadınlardır. Muhterem annelerimizi elbette ki tenzih ediyorum. Ama eleştiri oklarının bir ucunu kendimize yöneltmezsek doğru sonuçlara varamayız.

Ataerkil kadınlar erkek çocuklarını kutsayarak büyütürler. Onlara hizmette kusur etmezler, eğer kız çocukları varsa aynı şekilde abi veya erkek kardeşlerine hizmet etmek zorunda bırakırlar. Hiçbir işe el sürdürmezler. Her şeyi en iyi bilen, en iyi yapan erkek çocuklarıymış gibi davranırlar. Yemeğin en iyisini baba yer, sonra erkek çocuğa yedirirler. Şimdilerde büyük şehirlerde ve eğitimli ailelerde bunlar görülmüyor. Ama bu şekilde davranan ailelerin sayısı da azımsanmayacak kadar çoktur.

Bu durum erkeğin şiddet uygulamasını hiçbir zaman haklı çıkarmaz. Şiddetin kabul edilebilir bir tarafı yoktur. Amma velâkin, erkekler asırlarca kadına şiddet uygularken, kadınlar neredeydi diye sormazlar mı? Siz ne yaptınız, neden engel olmadınız, bu gidişe dur demediniz?

Ben söyleyeyim o zaman; kadınlar ya anneydi çocuk yetiştiriyordu, ya da öğretmendi yine bu çocukları yetiştiriyordu. Çuvaldızı başkasına batırırken, iğneyi ara sıra da olsa kendimize batırmayı unutmayalım.

Sevda Salihoğlu Dursun/ Milat