Kim Kendi Milletine Böyle Küfredebilir?”

Medya
Damla Nur Dursun’un Asım Yıldırım’la yapmış olduğu röportajda, Yıldırım ‘bidon’ meselesine de açıklık getirdi. İşte çok konuşulacak o röportaj: -Sizi TV ve radyolardan tanımada...
EMOJİLE

Damla Nur Dursun’un Asım Yıldırım’la yapmış olduğu röportajda, Yıldırım ‘bidon’ meselesine de açıklık getirdi. İşte çok konuşulacak o röportaj:

-Sizi TV ve radyolardan tanımadan önce neler yaptığınızı öğrenebilir miyiz?

– 🙂 Mersin Üniversitesi Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksek Okulu’nda öğrencilik yapmaya çalışan sade bir Anadolu insanıydım…

-Sonra sade insanlıktan ünlü kimliğe geçişiniz oldu. Bahsede bilir misiniz?

– Ben Mersin’de Radyo Metropol isimli sol çizgisi olan bir yerel radyoda başladım her şeye. Yıl 1992 idi. 1993 Nisan’ında özel radyoların kapatılması furyası başlayınca ben de bir süre radyoculuktan uzak durmak zorunda kaldım.

Lakin mayıs ayında Zaman gazetesinde “Yeni açılacak bir TV için yetiştirilmek üzere alınacak elemanlar için seminer düzenlenecektir.”diye bir ilan gördüm. Belirtilen tarihte İstanbul’a geldim ama seminer iptal edilmişti.

‘İstanbul’a kadar gelmişken, senin bir kaydı alalım’ dedi Yusuf Ziya Özkan Bey. Kaydımı aldı. Seyretmiş. Geldi ve "bunca zamandır senin gibi çok sayıda adam geldi, ben spikerim, sunucuyum, ben spiker olmak istiyorum diyen. Ama ben hiçbirine evet diyemedim.Fakat galiba sen bu işi yapabilirsin dedi ve benim maceram böyle başladı…

-Ünlü kimliğine geçişinizden sonra STV’ nin kuruluş aşamasında sizin de büyük emeklerinizin olduğunu biliyoruz. O süreci ve rolünü biraz anlatabilir misiniz?

Ben 1993 Haziran ayından itibaren STV’ nin kurulduğu yer olan Çemberlitaş FKM’de diksiyon dersleri almaya başladım. Hocam Yusuf Ziya Özkan Beydi. Yaklaşık 3 ay henüz test yayınları yapan STV’ ye haber spikeri olabilmek için.

Fakat eylül ayına geldiğimizde benim okulum açılmak üzere olduğu ve STV de henüz programlı yayına geçmediği için,"git okulunu bitir gel" tavsiyesinde bulundu Yusuf Ziya abi. Ben de ayrıldım ve Mersin’e döndüm.

Okul başladığında ben aynı zamanda Radyo Metropol’de de yenide çalışmaya başladım. Yaklaşık 1 ay sonra bana İstanbul’dan haber geldi, "acilen yönetim İstanbul’a çağırıyor seni" diye. Gittim ve hemen hazırlıklara başlamamı, okulumda da kayıt dondurmamı ve Moskova’ya gitmemi söylediler.  Kabul ettim. Okul kaydım dondurdum, ailemle vedalaştım ve Moskova’ya gittim. Çünkü STV, diğer özel TVler gibi, ülke içinden yayın yapmak yasak olduğu için, yurtdışından yayın yapıyordu ve 3 Kasım 1993’te STV yayına başladığında Allah ilk haer spikeri olmayı nasip etti.

-Sizi daha çok tanıdığımız sosyal paylaşım sitelerinde hikâyeleri ile gözde olan Merhaba yeni gün programınız size neler kattı?

Merhaba Yeni Gün programını 1996-1999 arasına yaptım. Sabah erkenden uyanma ve gazeteleri herkesten önce eline alıp okuma herkesten önce güne 1-0 önde başlamak gibi bir şeydi. Her gazeteyi ve çok sayıda köşe yazarını düzenli olarak okuma fırsatım oluyordu. Ve gündemden hiç uzaklaşmıyordum bu şekilde. Ancak sabah programları çok yorucudur. Sıcak döşeğini terk edip, seyirci için gazete okuma cidden zor bir iştir. Bu yönüyle zaman zaman ciddi zorluklar yaşadığım oldu  ama hiç "üff yine kakmak zorundayım" demedim hamd olsun. İşimi severek yaptım.
O dönem bana Türkiye gündemi konusunda derin bir birikim yapma imkânı sundu…
Ve Bir Yudum Hikâye başlığıyla hikâyeler okumaya başlamam da o döneme rastlar.

Aslında benden daha ziyade, okunan hikayeler o dönemde başladığı için, seyirci daha çok kazanç elde etti diye düşünüyorum.

-Sosyal mesaj içerikli güzel hikâyeler seçiyordunuz. Peki, sabah programlarından sizi gece programlarında gördük. Bu değişimin sebebi neydi?

Gece SON DURUM’ u yapan Mahmut Bey ile sadece yer değiştirdik o kadar. Nöbet değişimiydi yani…

Platin Haber