Ertuğrul Özkök “hatim indirmeyi” ne sanıyor?

Medya
Türkiye’de gazetecilerin genelde dini literatüre çok yabancı olduğu eleştirisi yapılır. Bu konudaki eleştirileri haklı çıkaracak hatalara ise Sabah Gazetesi yazarı Yavuz Donat ve Hürriyet’...
EMOJİLE

Türkiye’de gazetecilerin genelde dini literatüre çok yabancı olduğu eleştirisi yapılır. Bu konudaki eleştirileri haklı çıkaracak hatalara ise Sabah Gazetesi yazarı Yavuz Donat ve Hürriyet’in çok tartışılan eski Genel Yayın Yönetmeni ve şu anda sadece köşe yazarı olan Ertuğrul Özkök imza attı.

Sabah yazarı Yavuz Donat, "abdest" kelimesinin nasıl yazıldığını bilmiyor, Ertuğrul Özkök ise "hatim" kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyor.

Öncelikle Yavuz Donat’ın yaptığı hataya değinelim… Türk Dil Kurumu, Müslümanların namaz kılmak için önceden bazı organlarını yıkayıp, mesh ettiği bu arınma durumuyla ilgili kelimeyi nasıl kullanıyor derseniz, ilgili kelime TDK sitesinde "abdest" olarak geçiyor. Peki Yavuz Donat, "abdest"i nasıl yazmış biliyor musunuz? 

İşte Yavuz Donat’ın yazısında “abdest”i yanlış yazdığı bölüm…

Takunya

Cumhurbaşkanı Özal, Ekrem Hoca’yı çağırır:
– Ekrem, seni ne kadar takdir ettiğimi bilirsin… Benden sonra partinin ve hükümetin başına geçmeye lâyık kişisin… Fakat… Eşinin başı kapalı. – Turgut Abi… Bu yaştan sonra karımı boşayayım mı?

***

Burada bir "ara not" sunalım.
Pakdemirli, "kendisini asıl engelleyenin Semra Özal olduğuna… Bu konuda Özal ile Semra Hanım arasında büyük tartışmalar yaşandığına" inanıyor.

***
Neyse… Konumuza dönelim.
"Hikâyenin devamını" Pakdemirli’den dinleyelim:
 Özal dedi ki… Ekrem, bana "takunyalı" diyorlardı… Sana da "takunyalı" diyorlar.
 Evet, DPT’deyken Özal takunya giyerdi… Öyle aptes alırdı… Ama ben takunya giymezdim.
 Sonra… Özal şunları söyledi… Asker, üniversite ve basın… Çok önemli… Bu kesimler sen Başbakan olunca "takunyalı… Eşinin de başı kapalı" diye tutturacaklar.

***
Hikâyenin sonu… Pakdemirli
– Özal beni ikna etti… Konuştuk, tartıştık ve ikna oldum… O günün şartları öyle gerektiriyordu.

——————————-

Tabi sadece Yavuz Donat, "aptes" özürlüsü değil. Geçmişte, Yavuz Donat gibi birçok yazar da "abdest" yerine "aptes" ifadesini kullanmış. Üstelik bazı yazılarda dini bilgiler de veriliyor! İşte size birkaç örnek!..

ALEYKÜMSELAM ERTUĞRUL BEY / EYÜP CAN / Radikal

MİRAS KAVGAM / HADİ ULUENGİN / Hürriyet

MELEN ÇAYI’NA GİDİN / PAKİZE SUDA / Hürriyet

LAİK DEVLETİN DİNİ BAYRAMI / EMRE AKÖZ / Sabah

BASIN’IZ SAĞ OLSUN / YILMAZ ÖZDİL / Hürriyet

YAŞA AYAYDIN!.. / HINCAL ULUÇ / Sabah


Not: Sözkonusu linklerdeki bazı yazarlar, şu anda farklı gazetelerde yazıyorlar…  

 

BİR BEYAZ TÜRK’ÜN HATİM İNDİRİŞİ (!)

Peki Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, nasıl bir hataya imza attı? Ertuğrul Özkök’ün hatası Yavuz Donat’a göre çok daha vahim. Üstelik, bu kez TDK da bu hataya ortak. TDK’nın bu hataya ortak olmasının nedeni de “hatim” kelimesinin ya da “hatim indirmek” ifadesinin eksik tanımlanması.

Ertuğrul Özkök gibi gazeteci olmadan önce “Prof. Dr.” titrine sahip olmuş bir sosyolog nasıl olur da, hatim indirmek ifadesinin “Kur’an’ı Arapçasından başından sonuna kadar okuyup bitirmek, hatmetmek” olduğunu bilmez. Eğer bilmez ise bu büyük bir cahillik değil midir? Ama burada belki de Ertuğrul Özkök’ü suçlamamak gerekiyor, belki o da TDK’nın sitesine bakmıştır. TDK’nın da bu hatadaki hakkını teslim edelim!.. Çünkü TDK da “hatim indirmek” ifadesini, “Kur’an’ı başından sonuna kadar okuyup bitirmek, hatmetmek” gibi eksik bir anlam çıkacak şekilde yazarak, konuya ne kadar hakim olduğunu gösterdi!

Peki, TDK’nın bu hatası Ertuğrul Özkök’ün yaptığı hatayı önemsizleştirir mi? Tabi ki, hayır! Çünkü, köşe komşusu Ahmet Hakan’a sorsaydı eğer, bu büyük cahilliğin üzerine tutup da kocaman bir köşe yazısı yazmazdı!.. Herhalde Ertuğrul Özkök’ün yazısının başlığında da belirttiği gibi “Bir Beyaz Türk”ün hatim indirişi ancak bu şekilde olabiliyor!.. 

İşte Ertuğrul Özkök’ün bu günkü köşe yazısında yer alan o bölümler!.. 

Bir Beyaz Türk’ün hatim indirişi

ÇOCUKLUĞUMDAN beri en çok işittiğim cümlelerden biri şudur:

“Kuran’ı hatim indirmek.”

Manası, “Kuran’ı baştan sona okumak.”

Tanımı buysa;

Şu an “Kuran’ı hatim indirmek üzereyim.”

Bundan 3 yıl kadar önce “Artık Kuran’ı anlıyorum” diye yazmıştım.

Çünkü çok güzel Kur’an çevirileri çıkmaya başladı. Bunları parça parça da okudum.

Ancak son olarak Mustafa Özyürek’in “Kuran’ı Kerim Meali: Anlam ve Yorum Merkezli Çeviri” adlı eserini okuyunca, hatim indirmeye karar verdim.

Sakın bu başlıktan sanki “Beyaz Türkler dinlerini yeni keşfediyormuş” gibi bir anlam çıkarmayın.

Benim yaşadığım şehirde insanların çok güçlü inançları vardı.

Fethullah Gülen’in ilk çıkışını İzmir’de yaptığını unutmayın.

Bu, benim şahsi serüvenim.

HATİM İNDİRİNCE  İNANCIM ARTTI MI

Peki hatim indirince ne oldu?

Daha mı inançlı oldum? Daha mı tövbekâr oldum?

Hayır. Nasıl umreye gitmek, hayat tarzım ve alışkanlıklarım konusunda bir değişikliğe yol açmadıysa;

Hatim indirmek de inanç duygumla ilgili bir değişikliğe yol açmadı.

Kendime ait güçlü bir inancım var. Yaradan’la, kendi aramda çok güçlü bir iletişim bu.

Ve en güçlü yanı da “şükretmek” duygusu üzerine kurulu olması.

Sadece, yaşadığım toplumu anlamaya çalışıyorum.

Kimse çıkıp bana “Aklın şimdi mi başına geldi” deyip, afra tafra yapmaya kalkmasın.

Kendini inançlı gibi gösteren bazı kimselerin Kuran bilgisinin ne olduğunu çok iyi biliyorum.

Yakında onların façasını da bozarım evvelallah…

———–

on5yirmi5