Ermeni yasası köşe yazılarında

Medya
EZBER BOZDU Ahmet Altan – Taraf Fransız Parlamentosu elli milletvekiliyle toplanıp “Ermeni soykırımını inkâr etmeyi” yasaklamış. Türkiye hop oturup hop kalkıyor. Nasrettin Hoca...
EMOJİLE

EZBER BOZDU

Ahmet Altan – Taraf
Fransız Parlamentosu elli milletvekiliyle toplanıp “Ermeni soykırımını inkâr etmeyi” yasaklamış. Türkiye hop oturup hop kalkıyor. Nasrettin Hoca’nın ahırda kaybettiğini sokakta araması gibi Ermeni meselesinde de biz Fransa’ya kızmayı tercih ediyoruz, daha kolay çünkü.
Oturup da 1915’te neler oldu diye araştırmıyoruz. İttihatçıların önderleri, özellikle de Enver Paşa, Almanlarla “vatana ihanet” olarak nitelenebilecek türden alengirli ilişkiler kurmuş, kolay cinayet işleyen adamlardı. Şakır şakır Ermeni öldürdüler, kadınları, bebekleri, yaşlıları öldürdüler.
“Öldürmediler” diyen kimse yok bildiğim kadarıyla, onun yerine “sürgüne giderken kendi kendilerine öldüler” ya da “onlar da Müslümanları öldürdüler” gibi bir şeyler söylüyorlar.

SARKOZY VE TALAT PAŞA AYNI İĞRENÇLİKTE

Rasim Ozan Kütahyalı – Takvim ve Sabah Gazetesi Yazarı

Nicolas Sarkozy ile 1915 tehcirinden sorumlu Talat Paşa aynı iğrenç zihniyetin iki ürünüdür. Nicolas Sarkozy, kendi siyasi hırsları uğruna böyle aptalca bir yasayı çıkaracak kadar vizyonsuz bir adamdır. Talat Paşa’da halen Türki milleti olarak uğraşmak zorunda kaldığımız tamamen yanlış ve insanlıkdışı bir katliam kararına imza atmıştır. İttihatçıların bu alçaklığından halk olarak biz sorumlu değiliz. Fransa gibi çağı ıskalamış, gerileme sürecindeki bir ülkenin saçmalıkları bizi ilgilendirmez. Fakat bizler 1915 meselesiyle yüzleşmeliyiz. Ermeniler bizim kardeşimizdir. Sarkozy ve Talat Paşa gibi her türlü faşist kafa hepimizin düşmanıdır. Ne bugün Sarkozy’nin yaptığı, ne de Talat Paşa’nın yaptığının asla yanında durmam, ikisini de kınamak lazım.

"HER ŞEY TÜRKİYE AB’YE GİRMESİN DİYE!"

Emre Aköz – Sabah Gazetesi Yazarı

Ben bunu şöyle görüyorum. Nisan’da Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimi var ve Sarkozy ülkesindeki Ermeni oylarını garantilemek istiyor. İşin bir yönü bu.

Öteki yönü ise şu: Şu anda Fransa, Almanya’nın öncülüğünde Avrupa Birliği’ne egemen olmak istiyor. Bu arada Türkiye’yi dışarıda bırakmak, üye olmasını da engellemek istiyor. Bu soykırım yasası da bu amaca hizmet ediyor.

Türkiye "bağırıp çağıran kötü çocuk" olarak gösteriliyor. "Adaletsiz, vicdansız, soykırım yapmış ama kabul etmeyen" bir ülke haline getirmeye çalışıyorlar.

Aslında bu iki ülke Avrupa değerleriyle de oynuyorlar. Sadece Fransa’nın iç siyasetiyle ilgili değil yani… Genel olarak Almanya ve Fransa’nın Avrupa siyasetiyle de ilgili…

Düşünün, Türkiye AB’ye girmeden bile İngiltere, İtalya ve İspanya ile ittifakta. Amerika ile dost olan ülkeler bunlar ayrıca… Eğer Türkiye AB’ye girerse dinamo görevi görecek. Bu da Almanya-Fransa ittifakına taş koymak olacak.

Şu anda yapılan bu soykırım oylaması Avrupa Birliği’ni arka bahçeleri haline getirmek ve Türkiye’yi AB’den uzak tutmak için bir hamle.

Aslında hikaye Almanya’nın ABD etkisini dışlayarak AB’ye hakim olma çabası. Ve bu noktada yaklaşan seçimlerde ermeni oylarına ihtiyaç duyan Fransa ile bir eküri oluşturuyor. Şimdi Türkiye ne oldu? Fransa ile düşman oldu, Almanya ile de sorunları var… Kısaca sanki sorunlu ülke gibi senmişsin gibi oluyorsun. Avrupa Birliği’nden uzak durması gereken kötü çocuk haline sokmaya çalışıyorlar.

"TÜRKİYE DEMOKRATİKLEŞMESİNİ TAMAMLAMALI"

Mahmut Övür – Sabah Gazetesi Yazarı

Dünyanın, Avrupa Birliği’nin ifade özgürlüğü açısından geldiği noktada çok ters olduğunu düşünüyorum. Fikirlerin veya ifadelerin önüne engel konulmaması gereken bir dönemde yaşıyoruz ama ne yazık ki; belki de iç hesaplaşmalar biçiminde Fransa bu yasayı çıkarmaya çalıştı. Ama ben Türkiye’nin buraya değil kendi içine bakması gerektiğini düşünüyorum. Bu yasakçı bir anlayış ama Türkiye bunu öyle veya böyle tartışacak. 2015’e geliyoruz, o zaman ne yapmak gerekiyor? Bu tasarıdan bir şey çıkacağını zannetmiyorum. Bence Türkiye’nin fevri karşı çıkışlardansa kendi demokratikleşmesini tamamlaması gerekiyor. Daha etkili olur, biraz daha kendimizi sorgularız, tarihimizin bütün sayfalarıyla yüzleşmekten korkmayız, bunun üzerine gideriz. Türkiye demokratikleşerek çok daha haklı bir pozisyona gelir diye düşünüyorum.

YANLIŞ BİLİYORSUNUZ

Ahmet Kekeç – Star

Efendim, Fransa demokrasinin beşiğiymiş, özgürlükler ülkesiymiş, insanlığa değerler armağan etmişmiş, “Ben senin düşüncene katılmıyorum ama…” diye başlayan vecizenin altında da bir ünlü Fransız düşünürün imzası varmış.
Değildir…
Fransa özgürlükler ülkesi değildir, demokrasinin beşiği filan da olmamıştır. İnsanlığa armağan ettiği şey “devrim”dir, “jakobenizm”dir, oligarklara hayat veren “seçkinler konvansiyonu”dur.

SARKOZY’NİN TÜRKİYE TAKINTISI VAR

Mehmet Barlas – Sabah Gazetesi Başyazarı

Fransız siyasetinin bugün içinde bulunduğu düzeyin bir yansıması bu. Bunun kaynağı da bugün cumhurbaşkanı olan Sarkozy. Türkiye takıntısı var ve bunun kaynaşını bilmek mümkün değil. Sadece Ermenilere ilişkin iddialar konusunda değil Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği konusunda da aynı takıntısını defalarca sergiledi. Bence şu anda Sarkozy’nin temsil ettiği düzeye Türk dış politikası düşmemeli. bu tür kazalar ikili ilişkilerde, taraflardan biri hastalıklı olduğu takdirde olabilir. İleride ben bunun düzeleceğini düşünüyorum. İsviçre’de de aynı hüküm var ama Türkiye-İsviçre ilişkileri düzeldi. Böyle anlamsız yasalar gelecekte fazla hüküm ifade etmez. Bu yasanın uygulanabilir olduğunu düşünmüyorum.

M. Ali Birand – POSTA
Sarkozy kuyuya bir taş attı, şimdi bunu hep birlikte çıkarmaya çalışacağız. Meclis oylamasına müdahale etmekte geç kaldık. Sırada Senato oylaması var. Tehdit veya hakaret ederek, boykot kararlarıyla bir yere varılamaz. Soğukkanlı ve akılcı siyasi adımlar gerekiyor. Fransa ile ilişkiler, iç politika oyunlarına, Sarkozy’e kurban edilmeyecek kadar önemlidir. Ayrıca, bu yasadan Türkiye değil, Fransa utanmalı.