Elif Çakır’dan Gülen’e çok sert yazı

Medya
Hey sen oradaki, Pensilvanya eyaletinde Pocono Dağı eteklerinde yer alan malikânesinde yaşamını sürdüren ve kendisini ölümsüz zanneden fani! Sana sesleniyorum… Pazartesi günü Star ve Yeni Şafak ...
EMOJİLE

Hey sen oradaki, Pensilvanya eyaletinde Pocono Dağı eteklerinde yer alan malikânesinde yaşamını sürdüren ve kendisini ölümsüz zanneden fani!

Sana sesleniyorum…

Pazartesi günü Star ve Yeni Şafak gazetesinin ‘Paralel örgüt 7 bin kişiyi dinledi’, ‘Derin kulak Pensilvanya’ manşetlerini okuyunca ne hissettin?

a) Yakalanmışlık hissi…

b) Panik…

c) Eyvah artık bizim için yolun sonu göründü duygusu…

d) Hiçbiri, rezilliğe devam… 

Nasıl bir ruh haline büründüğünü bilmiyorum Hocaefendi ve işin doğrusu merak da etmiyorum…

Ancak bildiğim birkaç şeyi söylemeden önce sizin çocuklardan haber vereyim sana…

***

Sizin çocuklar; akademisyeninden, yazarına, iş adamından, siyasetçisine, mankeninden, sanatçısına’ kadar mantığın devre dışı kaldığı ‘skandal dinleme’ haberi karşısında başlarını kuma gömdüler ve önce görmezden geldiler… Dün şifa niyetine bir tek Bülent Korucu ‘Doğru ise çok korkunç’ diyen hedeli hödölü bir yazı kaleme aldı…

Sonra akşama doğru senin medyan, savcınızın ‘suç mahallinde dolaşan’, ‘biz yapmadık, biz yaptık’ açıklamalarını koydu… Ha bir de senin avukatın açıklamasını koydular ama tam anlamıyla bir garabet olduğunu söylemeliyim. İspiyonlamış gibi olmayayım ancak ‘senin çocuklar’ gözlerine ışık tutulmuş tavşan misali büyük bir şaşkınlık içerisinde yalpalamaya ve vahim hatalar yapmaya başladılar.

Kesin biliyorsundur; Ekrem Dumanlı geçen hafta beş gün boyunca senin ‘Allah dostu veli, alim, zahid’ olduğunu anlatmaya çalışan bir yazı dizisi kaleme aldı, ancak deyim yerindeyse benden başka kimsenin ilgisini çekmedi. Telekulak skandalı haberinin çıktığı gün büründüğü sessizlikten ertesi gün de çıkamadı. Dün misal ‘Allah aşkına söyleyin’ diye başlayan bir yazı kaleme alabilirdi ama almadı.

Ha bu arada…

Dün sizinkilerle görüşüp “çarçabuk vaziyeti toparlayın çarçabuk!” talimatları verdin mi bilmiyorum ancak senin çocuklar o panikle akşama kadar uğraşıp Başbakan Erdoğan ve oğlu Bilal’le ilgili olarak bir ‘ses kaydı hazırlamaya’ çalışmışlar!

Ancak, ben diyeyim ‘paraleller’ sen anla ‘bizim çocuklar’, çok acemiler Hocaefendi!

Ellerindeki muhteşem ‘teknolojiye’ yazık etmişler, çok kötü işçilikle oldukça garabet bir iş çıkartmışlar ortaya… Aceleye gelip bir de sanırım senaryoyu senin onayına sunmaya vakit kalmayınca hepten bocalamışlar…

Sen sen ol Hocaefendi…

Bir daha işi sadece sizin çocuklara bırakma, temkinli olmak hem güzeldir hem de iyidir!

***

Muhterem Hocafendi sizinkilerde durum böyle…

Gelelim bizim memleketin ahval-i haline…

Star ve Yeni Şafak pazartesi günkü manşetleriyle sadece gazetecilik yapmadılar, başarılı bir habere imza atmadılar…

O haberle Paralel Örgütünüzün ‘Selam terör örgütü üyesi olmak’ maskesiyle dinlediği 7300 kişiden sadece 3000 kişinin ismini açıklanıp, Türkiye’ye kurduğunuz kirli oyununuzu bir kez daha deşifre edilirken, size de ‘game over’ dendi…

Game over Hocaefendi…

Başınızı ne kadar kuma gömerseniz gömün, yakalandınız ve açığa çıktınız!

Hakimlerinle, savcılarınla, polislerinle, polis şeflerinle, emniyet müdürlerinle, medyanla kurduğun düzenin hiç bozulmayacağına inanmışsın. Tevekkeli değilmiş, sabah akşam sözcülerinin, medyadaki adamlarının büyük bir özgüvenle ‘mademki paralel örgüt var hadi gelin bulun’ davetkârlıkları!

Üzgünüm Hocaefendi ama ‘ortaya çıkmaz sandığın yapı’ deşifre oldu.

Bu yapı nasıl kendisini gizler ve asla açığa çıkmaz sorusunu Hanefi Avcı cevapladı: “Polis yaptığında, amiri anlar. Amiri anlamazsa Ankara anlar. Ankara anlamazsa savcı anlamazsa hâkim kesin anlar. Mahkeme anlamazsa Yargıtay anlar. Yargıtay anlamazsa… liste uzayıp gider… Ama ya hepsi bu işin içindeyse o zaman nasıl ortaya çıkar? Ortaya çıkmasınlar diye sistemi terör ve istihbarat birimiyle daraltmışlar. “

İşte o daralttığına güvendiğin sistem ortaya çıktı Hocaefendi!

O yüzden şimdi gönül rahatlığıyla 17 Aralık operasyonun şer gibi gözükse de memleket açısından hayırlı olduğuna inanmaya başladım.

***

Ha bu meselenin bir de ‘Hak’ boyutu var…

Hem Peygamber efendimize sevdalıymış gibi görünüp, hem de efendimizin razı olmayacağı işlere girişilmez…

Hem Allah rızası deyip hem de Allah’ın razı olmayacağı işler yapılmaz… Buna Allah razı olmaz Hocaefendi…

Bu yediğin tokadı Hak’tan bilip tövbe kapıları henüz açıkken en azından ahiretini kurtar ve kanına girdiğin, zulmettiğin, haksızlık yaptığın insanlardan hak helalliği dile…

Yazının devamını okumak için tıklayınız!