Turgay polat’ın akşam gazetesindeki yazısı..
Eğitim hep iyi midir? Örneğin bir okul varsa, öğretmen varsa onların yaptığı faaliyet hep iyi midir? Nasıl yapılırsa yapılsın eğitim hep faydalı ve iyi midir? Bu soruyu son zamanlarda duydum. Oldukça da ilgimi çekti. Çünkü eğitim denince aklımıza bina, derslik, bilgisayar, tablet, öğretmen, müfredat gibi konular geliyor. İyi de bunların olması bir çocuğun iyi yetişmesi anlamına mı geliyor? Yoksa bizim eğitim dediğimiz şey çocuklarımızı geriletiyor mu? Birilerinin bize dikte ettirdiği eğitim, okul, sınıf gibi kavramlar yapay birer oyun mu?
Bu soruları neden soruyorum? Eğitim her ülke için hem çok pahalı hem de hayati önemde öncelik anlamına geliyor veya gelmeli. Bu sebeple devletler ve hükümetler eğitimi daha çok somut kavramlar üzerinden topluma anlatmayı çok seviyorlar. Oysa eğitim somut kavramların içine sıkıştırılamayacak kadar büyük bir faaliyet hele de son yıllarda. İşte bu yüzden eğitimi hem hükümetler hem de onların bürokratları maalesef çok dar kalıplarda ve mümkünse sonuçlarını konuşmamak üzere sözleşmiş gibi tanımlamayı seçiyorlar.
Oysa eğitim ve eğitim kurumları toplumların gelişimine hizmet edecek bireyleri yetiştirmekle yükümlüler oysa bizim okullarımız mevcut sistemi koruyacak aynı yoldan gidecek nesilleri yetiştirmeyi hedefliyor. Bu açıdan eğitim sistemimiz yenilenmek ve yeniden tanımlanmak durumundadır.
Bakın bu okul ve eğitim dediğimiz kavramlar insanlığın başladığı tarihten bu yana var olan ve sürekli kendini yenileyerek gelmiş kavramlardır. Aristo döneminde tanımlanan okulla şimdiki okul arasında en büyük fark Aristo okulunun bireyi özgürleştirmek ve farklılaştırmak amacıyla kurulmuş olmasına karşın günümüz okulu bireyleri benzer ve belirlenmiş ideolojilerle donatmayı hedefler.
Bilmiyorum içinizden kimler daha önce okuma fırsatı bulmuştur ama size tavsiyem ünlü eğitimci Paulo Freire’yi mutlaka okuyun. En azından google yazıp çıkanları bir inceleyin. Freire, çağdaş okulu tanımlarken “modern okul insanların nasıl öğrenmesi gerektiğiyle değil ne öğrenmesi gerektiğiyle ilgilenen kurumdur” diye tanımlıyor. Hatta en güzel sözü “okuma yazma öğretmek kelimeleri ezberletmek değil kendi kelimelerini söyletmektir” der. Günümüzde çocuklarımızı aylarca yıllarca gönderdiğimiz okulların çocuğumuzu daha cesur, daha atak, daha girişimci, daha özgür, daha yaratıcı, daha yenilikçi yapmasını talep etmemiz gerekiyor. Oysa dönüp bir okullarımıza bakar mısınız? Birilerinin sıraladığı konuların, belirlenmiş öğretmenlerce aktarılması dışında okul dediğiniz kurumun işlevi var mı? Çocuklarımıza sürekli geleceği, akademik başarıyı ve diğerinden iyi olmayı dikte eden kurumlara dönüştü okullar maalesef.
İşte bu açıdan eğitim hep de iyi bir şey değildir. İyi olması için içeriğinin sürecinin tartışılması ve yeniden yapılandırılması lazım. Ülkemizde bunu yapan kurumlar maalesef çok az. Ama başladı diyebiliriz. Sizler bu açıdan bu kurumlara destek olun. Geleceği tanımlayan ve sistemini yenileyen kurumlara destek olun ki Türkiye yeniçağı yakalayabilsin.
İşte tüm çıkmazın içinde okul seçecek velilere küçücük önerilerde bulunmak isterim. Çağımızda en önemli kavram ders başarısı değildir. Yanı şekilde diğerinden iyi olmak da değildir. Çocuklarınıza birey olmayı, düşünmeyi, proje yapmayı, yaratıcı düşünmeyi öğreten okullar bulun. Bunun için size ders başarısı sınav başarısı vadeden okulları tercih etmeyin size dünya vatandaşlığı vadeden okulları bulun ve çocuğunuzu gerçek bir dünyaya özgür birey olarak yetiştirecek okullara gönderin.