Başbakan Erdoğan’ın, dershaneler ve sınav sistemini kaldıracakları yönündeki açıklamaları gündeme otururken, bu sınavın ve dershanelerin kalkmasının kolay olmadığı görüşü de ağırlıklı olarak dillendiriliyor. Dershanelerin özel okula dönüştürülmesi, ilk kez Hüseyin Çelik’in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde gündeme gelmişti.
Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri, bu çalışmanın tamamlanması için sınava bağımlılıktan kurtulunması gerektiğine vurgu yaptı. 4+4+4 sistemine dikkat çeken bakanlık yetkilileri, bu sistemin hayata geçmesi ile birçok öğrencinin mesleğe yöneleceğini ve üniversite kapılarındaki yığılmanın azalacağını savunuyor. Eğitim sisteminin seçmeli derslerle donatılması durumunda, öğrencilerin dershaneye gitme oranlarının düşeceğini savunan bakanlık yetkilileri, dershanelerin kalkması için yeni sistemde yetişecek öğrenciler nedeniyle bu durumun 8-10 yılı alabileceğini ifade ediyor. MEB yetkilileri, okullara konulacak ek etüt dersleri ile dershanelerin kademeli olarak da azaltılabileceği görüşünde.
Sınavlar kalkmaz
YÖK yetkilileri ise, sınavların tüm dünyada olduğunu, sınav sisteminin kalması için “arz talep” dengesinin düzene girmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Üniversitelerin 2011 yılı kontenjanları 710 bin olarak gerçekleşirken, sınava 1.7 milyon öğrenci girdi. Yani 1 milyon kişinin üniversite hayali gerçekleşmedi. YÖK yetkilileri, sınavların içerik ve modellerinin değişebileceğini, ancak üniversiteye girişte sınavların kalkmasının söz konusu olmayacağı görüşünde.
Liseler eşit düzeye gelirse
Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Danışmanı ve sınav uzmanı Turgay Polat, sınavın ve dershanelerin kalkacağı yönündeki açıklamaları şu sözlerle değerlendirdi:
“Dershaneler sonuçtur. Neden açıldıklarına bakmak lazım. Eğitim kalitesi artarsa, istihdamda düzeltme olursa, dershane kalkabilir. Eğitim verimliliği kötü. Liselerde eğitim şartları eşit değil. Eşitlenmeyen çocukları eşit sınavlara sokarsanız, eşitsizliği de dershaneler kapatır. Başbakan ‘dershaneleri kapatacağız’ açıklamasından ziyade ‘okul farklılıklarını halledeceğiz, çözeceğiz’ deseydi, onun bir sonucu zaten dershaneler kapatılırdı. Ama tüm liseleri eşit düzeye getirmek de şu anda zor. Yapılırsa zaten sınava da, dershaneye de gerek kalmaz. Dershaneler sonuçtur dedim bu sonucu yaratan faktörleri de yasayla kapatamazsın. 12 Eylül yönetimi de yasa çıkardı dershaneleri kapatma yasası çıktı dershanelere ilgi daha sonra arttı çünkü eğitim sistemi bozuldu. Okullar verimsiz. Dershaneler kapatılacak denilince, akla diğer bir soru daha geliyor, özel ders sektörü ve yayıncılık ne olacak? Dershaneler kapatılacaksa bunlar da kapatılabilmeli. Bu sektör dershanelerin 3 katıdır. Herkes tıp, mühendislik istiyorsa, bir seçme kriteri tüm dünyada olacaktır. Seçme kriteri, sınav ya da sistematik yönlendirme olacaktır. Sınav olmak zorunda. Boğaziçi’ne, ODTÜ’ye, İTÜ’ye siz nasıl öğrenci alacaksınız? Tüm dünyada sınav var, sınavsız giriş olan ülke olmadı şu ana kadar. Ama inşallah biz başarırız, bir yol buluruz.”
Öte yandan Dünya Bankası’nın Eğitim Raporu’na göre, 1991’de dershaneye giden öğrenci sayısı 188 bin iken, bu rakam bugün 2 milyona yaklaşıyor. 2011 yılında dershaneye giden öğrenci sayısı 1,5 milyonu aştı. Dershane sayısı ise 5 bine yakın. 2003 yılında Türkiye’de yaklaşık 2 bin dershane, 600 bin dershane öğrencisi bulunuyordu.
Erdoğan: Bu bir garabet
Başbakan Erdoğan, 2008 yılında İzmir’de katıldığı bir toplantıda, dersaneleri şöyle eleştirmişti:
“Milli Eğitim Bakanı’mla konuşuyorum, niçin acaba öğrenciler üniversite hazırlık kurslarına giderler? Bunu kaldırmaya kalktığınız zaman acaba hangi bariyerlerle karşı karşıya kalacaksınız? Okullarımız yok mu, var. Bu okuldan mezun olan yavrularımız mezun olduğu zaman, niçin üniversiteye rahatça giremesin? Bunlar aşılacak, ama milletçe buna karşı bir mücadeleyi vermemiz gerekiyor. Belki bu, birilerinin çıkarına ters düşebilir ama milletimin menfaatine uygun düşeceğine inanıyorum. Çünkü çok ciddi paralar buralara harcanıyor. Bunun bedelini ödeyen var, ödeyemeyen var. Bakıyorsunuz en güçlü liseden, fen lisesinden, Anadolu lisesinden mezun oluyor, o bile hazırlık kursuna gidiyor, bu bir garabet. Bundan ülkemin kurtulması lazım. Milletçe kurtulmamız lazım.”
Dönemin Milli Eğitim bakanı Hüseyin Çelik de, “Dershaneler sebep değil sonuç, bu sebepler var oldukça bunlar da var olmaya devam edecektir. Üniversiteye giriş yöntemi de dahil çeşitli seçenekler üzerinde bakanlık olarak çalışıyoruz ama alışkanlıklar hemen değişmiyor” demişti. Çelik, dershanelerin özel okula dönüşmesi yönünde defalarca toplantı yapmış, ancak bu sistemi hayata geçirememişti.
Bozdağ: Çalışmasını yapıyoruz
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Uşak’taki temasları sırasında gazetecilerin sorusu üzerine, eğitim sistemindeki kaliteyi artırmayı hedeflediklerini söyledi. Bozdağ, çocukların mevcut eğitim sisteminde okul ile dershane arasında sıkışıp kaldığını, ailelerin de çocuklarını dershanelere göndermek için büyük ekonomik zorluklar yaşadığını ifade ederek, şunları kaydetti:
“Eğitimde kalite artacak. Bugün çocuklarımız okul ile dershane arasında koşturup duruyor. Çocuklarımız oyun dahi oynayacak vakit bulamıyor. Eğer okulları daha başarılı hale getirirsek, çocuklarımızın daha iyi eğitim almalarını sağlayabilirsek, artık aileler çocuklarını dershaneye gönderme ihtiyacı duymayacak. Aileler bir külfetten kurtulacak. Dershaneler zamanla özel okullara ya da başka eğitim kurumlarına dönüşecek. Bunun çalışmasını yapıyoruz.”
‘Dershaneler şu an için ülkenin ihtiyacı’
Konuya uzun vadede yaklaşılması gerektiğini savunan ÖZ-DE-BİR Başkanı Faruk Köprülü, üniversite sayısının artırılmadan üniversiteye giriş sınavının kaldırılmasının çok zor olduğunu söylüyor:
“Başbakan’ın üniversite sınavı ve dershanelerle ilgili yapmış olduğu açıklamaların hayata geçmesi bugünden yarına mümkün değil. Hükümetin yasal anlamda ‘Dershaneleri kapatıyoruz’ diyerek bu kurumları kısa sürede kapatma yetkisi elbette var. Ancak konuya ‘Dershaneleri gerekli tedbirleri alarak kapatacağız’ tarzında yaklaşılacaksa işte bu zaman alacak bir konu. Başbakan da bu konuya uzun sürekli yaklaşıyor. Şu an için dershaneler ülkenin bir ihtiyacı. Ancak uzun vadede öğrencilerin dershanelere ihtiyaç duymayacağı alternatifler düşünebilirsiniz. Kısa süre içinde dershanelere kilit vurduğunuzda o zaman da özel dersler, dershanelerin kaçak bürolarının önüne geçmek mümkün olmaz. Üniversiteye sınavla girilen bir ülkede sınav kaçınılmazsa öğrenci de ister istemez bir çare arayacaktır. YÖK’ün sınav sistemini kaldırmaya yönelik çalışmaları var bu anlamda. Örneğin önümüzdeki 5 yıl içerisinde üniversite sayısının 200’e çıkarılması hedefleniyor. Bu mümkün olursa üniversite sayısının artmasıyla sınava girecek öğrenci sayısının azaltılması ihtimalleri doğacak. Ancak bunlar gerçekleşmeden 4 bin dershaneyi kapatmak ya da özel okula çevirmek olanaksız. Çünkü 4 bin dershanenin sadece 30’u özel okul standartında”
‘Kısa vadede mümkün değil’
Türkiye Özel Okullar Derneği Başkanı Cem Gülan da konunun sürecine dikkat çekiyor: “Dershanelerin özel okula dönüşümü çok kolay değil. Başbakan’ın ileriye dönük böyle bir hedef belirlemesi Türkiye açısından güzel bir niyet. Ancak kısa vadede gerçekleşecek bir adım değil. Çünkü okullarımız arasında çok kalite farkı var. Bu kalite farkı kalksa da her öğrencinin girebileceği üniversiteler olsa da bu sefer yarış ortamı olacak. Bu yarıştan dolayı yine bir sınav sistemi gelecek. Kısa vadede dershaneler kaldırılırsa bu çalışma yer altına iner. Çocuğunuzu kimlere emanet ettiğinizi, nasıl bir eğitim aldığını, hangi şartların olduğunu denetleyemezsiniz. Zaten dershaneler içinde okul olmaya müsait çok az dershane var. Biz özel liselerin yarısı boş, yüzde 50 kapasitemiz var. Dershane sahipleri neden böyle bir sıkıntıya girsin? Özel okul açmak isteseydi dershane açmazdı. Bundan dolayı dershanelerin özel okula çevrilmeleri sağlıklı görünmüyor şu an için. Ama YGS’nin kaldırılması hedef olması açısından çok iyi. Böylelikle o süreci liseye yayarsınız, üniversiteler de gelişir. Ancak bunun için rahat bir 10 yılımız var”
‘Özel okulların kapasitesi dolu değil…’
Uğur Dershanelerinni kurucularında Eğitim Danışmanı Sait Gürsoy ise dershanelerden önce üniversiteye girişte sınav sisteminin kaldırılmasını ifade ediyor: “Başbakan’ın söylediği sözlerden son derece memnun oldum ancak açıklamalarını mantığa vurduğumuzda şu an ki sistemde dershanelerin ortadan kaldırılması imkansız. Çünkü öncelikle eğitim sistemimizin seçmeli sınav sisteminden kurtarılması lazım. Böyle olduğu takdirde doğal olarak dershanelere de ihtiyaç duyulmyacaktır. Üniversite sınavının kaldırılacağı 1980’de de, Tansu Çiller döneminde de söylendi ancak durum ortada. Dolayısıyla dershanelere ihtiyaç duyacak sistemi önce kaldırmak gerekiyor. Bu da uzun zaman isteyen bir konu. Dershanelerin özel okullara dönüştürülmesi de mümkün değil. Özel okulların dolma kapasitesi yüzde 42, ayrıca dershanelerin binaları da okul olmaya müsait değil. Tabi ki dershaneler kaldırılsın, vakıf ya da devlet üniversitelerinin sayısı artırılsın. Ancak üniversitelerimizin hiçbiri eşit kapasitede değil. Bu sebepten sınav sistemi kalktığında kaliteli üniversitelerde yığılma olacak. O durumda ne yapılacak? Bu açıklamaların alt yapısının doldurulması gerek.”
Vatan