TÜSİAD, "Yaşanan tartışmalar, yükseköğretimde ‘özerklik ve hesap verilebilirlik’ odaklı bir reform ihtiyacının aciliyetini bir kez daha gündeme getirmiştir" açıklamasında bulundu.
TÜSİAD’dan yapılan açıklamada, yükseköğretim sisteminin, nitelikli insan gücünün yetiştirilmesi ve bilim alanında ilerlemenin sağlanmasının yanı sıra işgücü piyasasının ihtiyaçlarının karşılanmasına, rekabet gücü artışına ve ekonomik büyümeye destek olması gerektiğine dikkat çekildi. Yükseköğretimi düzenleyen tüm karar ve işlemlerde bu bakış açısıyla hareket edilmesinin önem taşıdığına işaret eden TÜSİAD, YÖK’ün ilahiyat fakültelerine üniversitelerin talep ettiğinden çok daha yüksek kontenjanlar tanımasını da içeren kararın tartışma konusu olduğuna işaret etti.
"YÖK KARARI SAKINCALAR DOĞURACAK"
Söz konusu kararın, Türkiye’nin insan gücü ihtiyacı duyduğu alanlarla ilgili diğer yükseköğretim programları açısından, kaynakların en iyi kullanımı bağlamında sakıncalar doğurmasını beklediklerini kaydeden TÜİSAD, "Lisans ve ön lisans programlarında öğrenci kontenjanları ile ilgili kararların hangi akademik ve işgücü piyasası gereksinimlerine dayanılarak alındığı anlaşılamamaktadır. Türkiye’de bin kişiye düşen araştırmacı sayısı 2.3 iken, AB ve OECD ülkelerinde ise bu rakam ortalama 6’nın üzerindedir. Yükseköğretim ile ilgili düzenlemeler yapılırken Türkiye’deki araştırmacı sayısının artırılması gibi rekabet gücümüzü yükseltecek ve bilgi toplumuna geçişimizi hızlandıracak politikalar da göz önünde bulundurulmalıdır" önerisinde bulundu.
"YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU MERKEZİYETÇİ"
Öğrenci kontenjanlarının yanı sıra bazı vakıf üniversitelerinde bölümler arası geçişte uygulanan düzenlemeler hakkındaki tartışmalara da dikkat çeken TÜSİAD, "Yaşanan tartışmalar, yükseköğretimde ‘özerklik ve hesap verilebilirlik’ odaklı bir reform ihtiyacının aciliyetini bir kez daha gündeme getirmiştir. Yükseköğretim Kanunumuz merkeziyetçi bir anlayışa sahiptir ve dünyada yükseköğretimin gelişme çizgisine uyum sağlamakta zorlanmaktadır. İdari ve mali özerkliği sağlayan, ademi merkeziyetçi, kurumların yaratıcılığını ve kimliklerini ön plana çıkaran ve üniversitelerin birbirleri ile rekabet edebilmelerine fırsat tanıyan bir sistemin tasarlanması son derece önemlidir" dedi.
"ÜNİVERSİTELER ÖZERK OLMALI"
Üniversiteler arası rekabet sağlayacak bir sisteme ulaşmak için, üniversitelerin ulusal strateji ve vizyona uygun olarak, kurum içi konularda kendi kararlarını verebilmek için gerçek anlamda özerk olması gerektiğine işaret eden TÜSİAD açıklamasına şöyle devam etti:
"Hesap verebilirliğin sağlanmasını güvence altına almak üzere, kalite güvence sistemleri yaygınlaşmalı ve üniversitelerde kurum dışından paydaşların yer aldığı danışma kurulları oluşturulmalıdır. Yeniden yapılanacak sistemde, Yükseköğretim Kurulu, yükseköğretimin ve sistemin geleceğine ilişkin konular üzerine hükümete politika önerilerinde bulunacak bir eşgüdüm organı rolünü yerine getirmelidir. Yükseköğretimde reform çalışmalarının geniş tabanlı ve katılımcı bir süreç çerçevesinde yürütülmesi, sistemin tüm kurumları ve paydaşları tarafından reformun özümsenmesi açısından büyük önem taşımaktadır."