Mücahit Öztürk Yenişafak gazetesindeki yazısında YGS sınavını yazmış..
Bugün gençlerimiz üniversite sınavına giriyor. YGS (Yükseköğretime Geçiş Sınavı) üniversiteye giriş için aşılması gereken, gençlerin gelecekleri için yönlerini belirleyip, seçimlerini yapacakları bir sınavın ilki. Bir yönüyle bakıldığında 12 yıllık eğitim hayatının meyvesi olan mesleki yaşamı belirleyecek en önemli sınav.
Bu kadar anlamlar yüklenen bir sınava girmek de o kadar kolay olmuyor elbette. Aylardır yüksek bir tempoyla çalıştı gençlerimiz. Haftanın her günü, okul, özel ders ve kurslar derken tamamen doluydu. Uyku süreleri azaldı, erken kalkıldı geç yatıldı. Eğlenceli işler, hobiler ertelendi. Arkadaşlarla sohbetler ve gezmeler çok azaldı. Bazıları çok, bazıları daha az çalıştı ama tümünün zihni bu sınava odaklandı. Çalışmayan da çalışmadığı zaman rahat edemedi, hep içinde bir “aslında ders çalışmam gerekiyor ” duygusu yaşadı.
Tüm eğitim hayatının sonunda başarıyı sadece iki sınavla ölçüp gençlerin geleceklerini belirlemenin ne kadar doğru olduğu elbette tartışılabilir. Şekli, uygulama biçimi, zamanlaması farklı olabilir ancak şu anki eğitim sistemimizde sınav olmadan kişilerin adaletli biçimde üniversitelere yerleşmesi mümkün olamaz. Bu nedenle mutlaka sınav olmalıdır.
Her anne baba çocuğunun geleceğinin parlak olmasını, yaşamını kimseye muhtaç olamadan geçirmesini arzular. Bunun için eğitimin ne kar önemli olduğu yadsınamaz. Burada unutulmaması gerek tek şey akademik başarının yaşam başarısı ile her zaman koşut gitmeyeceğidir. Hayatta başarılı olmak için iyi bir meslek sahibi olmak önemlidir ancak tek koşul asla değildir. Okullarını başarı ile bitirmiş hatta derece yapmış birçok kişi, hem meslek yaşamlarında hem de sosyal yaşamlarında aynı başarıyı gösterememektedirler. Bu beklenmedik bir durum da değildir.
Çünkü gençlikten erişkinliğe geçiş döneminde, kişinin akademik başarısının meslek yaşamına yansıyabilmesi için iki temel şart vardır. Birincisi seçtiği mesleğin kişinin sosyal ve zihinsel yeteneklerine uygun olması, ikincisi ise kişinin mesleğini severek yapması. Kişinin becerileri bir meslek için çok uygun olsa dahi o meslek sevilerek yapılmıyor ise başarılı ve mutlu olmak mümkün değildir. Yine gençlikte erişkinliğe geçiş döneminde kişinin sosyal hayatında başarılı ve mutlu olabilmesi için sosyal yaşamdaki becerilerinin iyi olması gerekir. Kişiler arası ilişkileri iyi olmayan, ilişkiyi yönetemeyen, çevresindeki insanlarla geçinemeyen biri en iyi okullardan mezun olsa da yaşamında yine başarı ve mutluluğu yakalayamaz.
Bu nedenle gençlerimizi hayata hazırlarken, sınavlar sonucunda girecekleri üniversiteleri ve bölümleri belirlerken temel alınması gereken iki gerçek asla unutulmamalıdır. Bunlar, mesleğin sevilmesi gerekliliği ile akademik başarının yaşamdaki başarı ve mutluluk için yeterli tek şart olmadığıdır. Bölüm seçerken önem vereceğimiz noktalar, gencin yetenekleri, becerileri, hayalleri olmalıdır elbette. Ancak sosyal becerileri geliştirmenin ve özgüvenin en az akademik başarı kadar belirleyici olduğunu bilmeliyiz.
Sınav nasıl geçerse geçsin, hatta hayallere ulaşılamayan bir sınav sonucu dahi beklesek kesinlikle gençlerin motivasyonlarını bozacak konuşmalar yapmayalım. Onların geleceklerini sadece bir sınavdaki başarılarına indirgemeyelim. Mutlaka bir alternatif üretebileceğimizi ve yaşamın her alanında bir adım daha atarak gelişme gösterebileceğimizi öğretelim.
Sınav iyi de geçse, kötü de geçse “sınav bitti her şey bitti” mantığını yok edelim. Yaşamın her zaman bir mücadele içinde geçeceğini unutmamalarını sağlayalım. Şu anki başarısızlığın gelecekte de başarısızlık anlamına gelmeyeceğini ve yaşamın her safhasında çabalayarak, çalışarak çok mesafeler kat edeceklerini unutmamaları gerektiğini anlatalım. Asla umutlarını ve hayallerini yok etmeyelim. Şimdi olmaması, yarın da olmayacak anlamına gelmez.
Bu sınav kötü geçmiş olabilir. Yaşamda sınavlar ve fırsatlar asla bitmez. Her fırsatı değerlendirmek gerekir. Önüne çıkan fırsatları değerlendirenler sonunda mutlaka başarı ve mutluluğu yakalarlar. Bunu önce biz, anne babaların bilmeleri gerekir.