Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak kurulan Bilim Sanat Merkezleri sayesinde üstün zekalı ve özel yetenekli çocuklar keşfediliyor.
Türkiye’nin 71 ilinde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak zihinsel kapasiteleri yüksek üstün yetenekli çocukların heba olmaması ve bunların özelliklerine uygun özel eğitim verilmesi için kurulan Bilim ve Sanat Merkezlerinde üstün zekalı ve özel yetenekli çocuklara eğitim veriliyor.
Üstün zekalı ve özel yetenekli çocukların belirlenmesi amacıyla okullarda yapılan tarama testini geçen öğrencilere, Wisc-R zeka testi uygulanıyor. Testten, 130 ve üzeri puan alan öğrenciler, merkeze seçiliyor. Diyarbakır’da da bu yıl hizmete giren Bilim Sanat Merkezinde 37 öğrenciye eğitim veriliyor.
Bilim Sanat Merkezi Müdürü Raci Aksoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, merkezin bu yıl hizmete açıldığını, amaçlarının üstün zekalı ve özel yetenekli öğrencileri kazanmak ve onlara sahip çıkmak olduğunu söyledi.
Merkezde üstün zekalı ve özel yetenekli çocuklara verilen eğitimle çocuğun motivasyonunu sağlayarak, bir mutlu birey profilini hazırlamak istediklerini dile getiren Aksoy, mutlu bireyden sonra liderlik, yaratıcılık ve sanatsal yeteneği gelişmiş öğrencilerinin bu yeteneklerinin körelmemesini sağlamayı hedeflediklerini bildirdi.
Ülkelerin gelişmesinde üstün zeka ve özel yeteneğin çok büyük katkısının bulunduğunu vurgulayan Aksoy, bilim sanat merkezleri ile zeki bireylere yönelik yatırım yapan ülkeler arasında ABD ve Rusya geldiğini, ABD’de 1959, Rusya’da ise 1960 yılında bilim sanat merkezlerinin kurulduğunu, Türkiye’de de 1990’lı yıllarda İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde bu çalışmanın başladığını belirtti.
Diyarbakır’da bu yıl hizmete giren merkezde, nisan ayında öğrenci alımını gerçekleştirdiklerini, 37 öğrencinin seçildiğini anlatan Aksoy, merkezin açılmasının kent için çok güzel olduğunu dile getirdi.
– Öğrenciler, 2 aşamadan sonra merkeze seçiliyor
Aksoy, merkezde eğitim alacak öğrencileri belirlemek için bir takım çalışmalar yapıldığını ifade ederek, şöyle konuştu:
“Öncelikle okullarda öğretmenler üstün zekalı ve özel yetenekli öğrencileri belirliyor. Bu öğrencilere grup tarama testleri uygulanıyor. Bu tarama testinde başarılı olan öğrenciler, bireysel inceleme sınavına alınıyor. Sınavda, Wisc-R zeka testi uygulanıyor. Zeka testinde IQ’sü 130 ve üzeri olanları merkeze alıyoruz. Son çalışmayla müzik ve resim için de özel yetenek aranıyor. Yeteneği varsa komisyonlar aracılığıyla belirleniyor ve bu çocuklar da merkeze kabul ediliyor.”
Merkezde 37 olan öğrenci sayısının önümüzdeki eğitim döneminde artacağını, 26 Nisan’da zihinsel yetenek sınavı gerçekleştirdiklerini bildiren Aksoy, bu sınava giren 450 4. sınıf öğrencisinden 126’sının belirlendiğini, başarılı öğrencilerin zeka testine girmeye hak kazandığını anlattı.
Zeka testini de 130 ve üzeri puan alan öğrencileri bakanlığa bildirerek, eylül ayında kayıtları almaya başlayacaklarını aktaran Aksoy, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu merkezler olmasa ülke zarar görür. Beyin göçü olur. Bu merkezler sayesinde beyin göçü önlenecek. ABD, Rusya ve Hindistan gibi ülkeler zeki bireylere çok büyük yatırımlar yapıyorlar. Biz de kendi ülkemizde de gelişirse birçok bilimsel icatları yapabiliriz. Bu bireylere gereken önemleri verirsek, o bireyleri ortaya çıkarabilirsek teknoloji tüketen değil, üreten hale geliriz. Merkezde, üstün zekalı ve özel yetenekli çocuklarımız hangi alanda yetenekliyse o yetenek önce keşfediliyor. Daha sonra bireysel anlamda etkinlikler yaparak çocuğun özel yeteneğinin gelişmesi sağlanıyor.”
-Merkezlerde belirlenen bir eğitim müfredatı yok
“Merkezlerde, belirlenen bir eğitim müfredatı yok. Öğrencinin kendisi müfredatı oluşturuyor. Öğretmen de ders anlatan değil, rehberlik eden yol gösterici durumunda. Asıl yolu çizen çocuğun kendisidir” diyen Aksoy, Diyarbakır’da şuan bir okulda hizmet verdiklerini, ancak önümüzdeki dönemlerde merkez için 12 derslikli bağımsız bir bina yapılacağına dikkati çekti.
Aksoy, merkezin hizmete girmesinde büyük katkıları olan Bağlar Kaymakamı Dursun Balaman’a teşekkür etti.
– Üstün zekalı çocuklar merkezde mutlu
Merkezde edebiyat öğretmeni Mahir Müjde ise merkezde çocuklara yönelik çeşitli etkinlikler yaptıklarını, üstün zekalı olmanın bazen birey için problem olduğunu, 4. sınıftan sonra özellikle de 6 ve 7. sınıftan sonra bu çocukların birçok sorun yaşadığını söyledi.
Üstün zekalı olan çocuğun ilk dakikalarda dersi anladığı için dersin geri kalan kısmında sıkılmaya başladığını vurgulayan Müjde, ama öğretmenin 45-60 kişilik sınıflarda dersi normal bir şekilde anlatmaya sürdürdüğünü, sıkılan öğrencinin ya yaramazlık yaptığını ya da içine kapandığına işaret etti.
– “Hayal güçlerine sınır konulmuyor”
“Öğretmen de öğrenciyi tam tanımadığı için bu çocuk, ‘yaramaz, geveze, geri zekalı, problemli’ diye şikayette bulunuyor ama aslında o çocukta büyük bir cevher var. Merkezin amacı da o çocuktaki cevheri ortaya çıkarmak. Çocuktaki o mutsuzluğu gidermek, çünkü çocuk ilk 5 dakikadan sonra mutsuz oluyor” diyen Müjde, üstün zekalı çocukların ailelerin ve öğretmenlerin bu konuda eğitim alması gerektiğini kaydetti.
Sınıfta farklı düşünen, farklı sorular soran bir öğrenci varsa üstün zekalı olma ihtimalinin fazla olduğunu dile getiren Müjde, şöyle dedi:
“Araştırma yapılmalı. O çocuğun keşfedilmesi sağlanmalı. Bu merkezler sayesinde çocuklar kendilerini gerçekleştiriyor, bunun için de mutlular. Burada hayal güçlerine sınır koyulmuyor. İstediklerini yapıyorlar. İstedikleri her şey bu merkezlerde var. Sanattan, bilimden, deneyden istediklerini burada yapabiliyorlar. Öğretmenlerimiz de çok donanımlı. Asla çocuğa, ‘sen çok yaramazsın, bu soruları sorma’ gibi söylemler yok. Bu nedenle öğrenciler çok rahat. Sınırlarını ve hayal güçlerini daha da genişletiyor. Merkezde, hayallerini somutlaştırıyorlar.”
Öğrencilerden Cansu Kurtoğlu da sınav ve bireysel görüşme sonucunda merkeze seçildiğini, merkezin çok güzel olduğunu anlatarak, merkezde istedikleri her şeyi yapabildiklerini dile getirdi.
İlerde bilim adamı olmak istediğini bildiren Tolga Altıntaş da merkezde mutlu olduğunu belirtti.