Avusturya İstatistik Kurumuna göre 2000 yılında üniversitelerde 1.215 olan Türk öğrenci sayısı 2008’de 2.175’e ulaştı. Her birinin ayrı bir serüveni olan Türk öğrencilerin burayı tercih sebebi üniversite harçlarının sadece 363 Euro olması, diplomanın YÖK tarafından tanınması, hayat şartlarının cazipliği, Türkiye’ye olan yakınlığı. Tabii bütün bunların yanında tarihten gelen Viyana sevdasını da yabana atmamalı.
Türkiye, Viyana’yı önce başörtüsü mağdurlarının üniversite eğitimlerini tamamlamak üzere gittikleri şehir olarak tanıdı. Aslında Viyana, hiç de yabancı değildi. Osmanlı’nın üç kızıl elmasından biri olan Stephan Katedrali’ne ev sahipliği yapan başkent Viyana, ecdadın iki defa niyet etmesine rağmen ulaşılamayan bir kara sevdaydı. Ancak, Devlet-i Âliye’nin talihinin terse döndüğü Viyana bozgununun faturası da çok ağır olmuştu. Zira ölmek, bozgun yaşamaktan daha ehvendi. Bir yönüyle, koskoca Devlet-i Âliye’nin bitip tükenişine ilk adım olmuştur bu ilk bozgun. Yazarın, "Keşke o gün, Ordu-yu Hümayun’un başındaki kumandanından son neferine kadar herkes, teker teker kellesini verseydi de ordumuz bozgunla tanışmasaydı. Zira o zaman, arkadan gelenler kaçmayı değil yerinde ölmeyi öğreneceklerdi." ifadesi de mevzunun vahametini ortaya koyar niteliktedir.
Osmanlı’nın bozgun yediği Viyana’ya Türk öğrencileri akın ediyor. Başörtüsü yasağı ve katsayı mağduru öğrencilerin eğitimi için Viyana bir çıkış kapısı olmuş. Osmanlı’nın fethe niyet ettiği şehre bu kez yüz yıllar sonra eğitim için dayandı Türk öğrenciler. Birçok eğitim ve danışmanlık şirketi, özgürce bir eğitim için gençleri bu kente yönlendiriyor. Türkiye’de Önder Vakfı kendi öğrencilerini başörtüsü mağduriyetinden dolayı Viyana’ya yollayarak eğitimlerini tamamlamalarına destek oldu. Zamanla, Viyana’nın cazip imkânları ve eğitim fırsatları üniversite okumak isteyen öğrenciler arasında yayıldı. Üniversite okumaya gidenler sadece başörtüsü mağdurları ile sınırlı kalmadı. Viyana’yı keşfeden yurtdışı eğitim danışmanlık hizmetleri sunanlar buraya öğrenci yollamaya başladı.
Kendisi de bir zamanlar Viyana’ya öğrenci olarak gelen Euro Eğitim Yurt Dışı Danışmanlık Hizmetleri’nin kurucu başkanı olan Selçuk Şeker’in Viyana’ya geliş serüveni bir hayli ilginç. Şeker, Adana’da Anadolu İletişim Meslek Lisesi’nden mezun olduktan sonra meslek liseleri mağduriyetinden dolayı İletişim Fakültesi’ni dahi seçemez. Zorunlu olarak iki yıllık bir bölüm tercih eder. İstanbul Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Radyo – TV yayıncılığına istemeyerek başlayan kurucu başkanın hikâyesini kendi ağzından dinleyelim: "İletişim meslek lisesine rağmen aynı adı taşıyan eğitiminin devamı olan İletişim fakültesini seçemedim kendi ülkemde. Gönül koydum ama memleketime küsmedim. Yurt dışında bir yer araştırdım, Viyana cazip ve ata yadigârı (gülüyor) olduğu için burayı tercih ettim."