Darbeler tarihi açısından 27 Mayıs Türkiye için bir kırılma noktasıydı. Asker ilk kez siyaset sahnesindeki yerini aldı. Bir daha da gitmeyecekti. 27 Mayıs‘ı 12 Mart izledi.
Her 10 yılda bir müdahale alışkanlık haline gelmişti. 12 Eylül kanlı oldu. Ve sonra 28 Şubat post-modern darbe süreci başladı. Nihayet 2007’de ‘e-muhtıra’ olarak adlandırılan 27 Nisan bildirisiyle tanıştık. Bu yıl lise son sınıflarda okutulan ‘Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi’ kitabında darbelerle ilgili bir bölüm de yer alıyor. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül müdahaleleri anlatılıyor. Ancak 28 Şubat ve 2007’deki e-muhtıra konularına hiç değinilmiyor. Resmi tarih, 28 Şubat ve e-muhtıra olarak adlandırılan ‘müdahaleleri’ olmamış sayıyor. Kitapta ‘ihtilal’ ve ‘darbe’ kelimeleri ise hiç kullanılmıyor.
Söz konusu kitapta Türkiye’nin yakın tarihi 2007 yılına kadar işleniyor. 1960-1983 yılları arasındaki siyasi gelişmeler ‘Türkiye’de Bunalımlı Yıllar’ başlığı altında anlatılmış. Bu süreçteki 27 Mayıs darbesi, 12 Mart muhtırası ve 12 Eylül ihtilali ile ilgili birer cümle kullanılmış. 27 Mayıs için ‘demokrasimizin gelişimini kesintiye uğratan müdahale’, 12 Mart için ‘demokrasiye zarar veren muhtıra’, 12 Eylül için ‘demokratik yönetimi ortadan kaldıran askerî müdahale’ ifadeleri tercih edilmiş. 1983-2007 yılları arasındaki siyasi gelişmelerin anlatıldığı bölümde ise ne 28 Şubat ne de 2007’deki e-muhtıra ile ilgili bir cümle yer alıyor. Sivil siyaset ve demokrasiye yönelik her iki askerî müdahale de yok sayılmış. Bu bölümde sadece yapılan seçimler ve kurulan hükümetlerle ilgili bilgiler var.