Türkiye, tersine beyin göçüyle ABD’ye kaptırdığı profesörünü geri kazandı. ABD’de 38 yıl görev yapan ve ABD’nin TÜBİTAK dengi kurumu National Science Foundation’da (NSF) 160 milyon dolarlık dev bilim bütçesini yöneten profesör Adnan Akay, Türkiye’ye döndü.
Bilkent Üniversitesinin eğitime bu yıl başlayacağı Makine Mühendisliği Bölümünü kuran Prof. Dr. Akay, ABD’de yeni uygulamaya konulan ve pek çok disiplinle eş güdümlü çalışarak mühendisliğe yeni alanlar kazandıracak bir eğitim modeli öngörüyor.
Prof. Dr. Akay, lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini North Carolina State Üniversitesinde tamamladıktan sonra National Institute of Environmental Health Sciences, ardından da Wayne State Universitesinde 14 yıl öğretim üyeliği yaptığını anlattı.
Bu yıllarda Fransa, Çin ve İtalya gibi çeşitli ülkelerde de ziyaretçi öğretim üyesi olarak dersler verdiğini aktaran Akay, 1992’de aldığı davet üzerine Carnegie Mellon Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünün Başkanı olarak göreve başladığını dile getirdi.
Görevi süresince, bölümde geliştirdikleri yeni eğitim programları ve araştırma alanları ile bölümü ABD’de ilk 10’a girmesini sağlayan Akay, bu süre içinde eğitimle sınırlı kalmadığını pek çok profesyonel dernekle yoğun şekilde çalıştığını belirtti.
Akay, öğretim üyeliği süresince ABD’de bazı akademisyenlere tanınan ve yaklaşık 1,5 milyon dolarlık kişisel araştırma bütçesine sahip olan Lord Profesör unvanını da aldı.
ABD’nin Türkiye’de bilimde en üst karar alma organı olan TÜBİTAK karşılığı kurumu NSF’te 3,5 yıl Makine, İnşaat, İmalat ve İnovasyon Daire Başkanlığı görevi yürüttüğünü ifade eden Akay, görevi süresince ABD’nin söz konusu bilim dallarında geliştirilecek bilim projeleri için 160 milyon dolarlık bütçenin dağıtımı konusunda da söz sahibi olduğunu kaydetti.
38 YILIN ARDINDAN YENİDEN TÜRKİYE’DE
Türkiye’ye dönerek üniversitede bir görev almayı bu yıla kadar düşünmediğini, ancak bir süre önce Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Doğramacı’dan bir teklif aldığını belirten Akay, Türkiye’ye dönme kararını şöyle anlattı:
”Türkiye’ye yaz aylarında ailemle geliyorduk, ama Türkiye’de akademisyenliğe devam etmeyi hiç düşünmedim. Bu yılın başında üniversite Rektörü Prof. Dr. Ali Doğramacı’dan bir mektup aldım. Kendisi açmayı düşündükleri Makine Mühendisliği Bölümü hakkında görüşlerimi almak istiyordu. Ben de memnuniyetle kabul ettim. Kendisinin görüşme sırasında anlattıkları heyecan vericiydi. Yalnız bölüm değil, üniversite dışında çok daha geniş projeleri duyunca ve Rektör Bey de Bilkent’e katılmamı teklif edince, olumlu bir karar vermek zor olmadı. Ailem de çok heyecanlandı, çünkü Türkiye’yi çok seviyorlar.”
”MÜHENDİSLİĞİ, İLERİYE GÖTÜRECEĞİZ”
Makine mühendisliği bölümünün enerji dönüşümü, enerji iletişimi ve bunların tasarım ve üretimi temeline dayandığını, klasik uygulamaların uçak motorları, otomobil, Tıp protezleri, beyaz eşya, üretim makineleri gibi konuları kapsadığını vurgulayan Akay, eğitimde ABD’de yeni yeni bazı üniversitelerde uygulanmaya başlanan bazı açılım modelleri uygulayacaklarını bildirdi.
Akay, eğitimde gerçekleştirmeyi hedefledikleri açılımlarla ilgili şöyle konuştu:
”İsteğimiz makine mühendisliğini biraz daha değişik bir kavramla ileri götürmek istiyoruz. Çünkü bir bakıma şu anda sadece Türkiye’de değil, ABD’de ve dünyada da makine mühendislikleri biraz eskiden gelen klasik anlamda eğitim verirler.
ABD’de bazı üniversitelerde mühendislik eğitimine eklenen bazı yeni konular sanayide de önem kazanmaya başladı. Özellikle tıp, biyoloji, kimya gibi bilimlerin ileri gitmesi ve bunların öğrenilerek mühendisliğin de ileri götürülmesi çok önemli. Bu nedenle makine mühendisliği eğitiminde moleküler biyoloji, katı kimyası derslerini zorunlu hale getirdik. Bir insan vücudundan daha iyi bir mühendislik sistemi olamaz. Dikkat ettiğim konulardan bir tanesi de biyolojik sistemlerden etkilenerek tasarlanabilecek algılayıcılar ve makinelerde kullanılabilecek kuvvet vericiler.”
Kanser tedavisi için hücrelerin dondurulmasında ve ayrıca yapay dokuların saklanmasında aşamalar kaydedildiğine işaret eden Akay, bu konuların makine mühendisliğinin alanına giren ısı transferi prensipleriyle çalıştığını belirtti. Akay, ”Makine Mühendisliği bu yeni konulara yaptığı katkılar, o konuların daha da gelişmesini sağladığı gibi, doğada olan süreçler ve tasarımlardan öğrenerek Makine Mühendisliği’nin de gelişmesini öngörüyoruz” diye konuştu.
”TÜRKİYE MİKRO SİSTEMLERDE AR-GE ÜSSÜ OLSUN”
Çok küçük boyuttaki mikro sistem uygulamalarının tıp, uzay, otomotiv, uçak sanayi gibi alanlarda dünya çapında çok büyük pazar yarattığını bildiren Akay, Türkiye’de gerçekleştirmek istediği en önemli projelerden birinin de tüm araştırmacıların yararlanacağı bir ”Mikro Sistemler Merkezi”nin kurulması olduğunu kaydetti.
Merkezde Türk bilim insanlarının, sanayiyle ortak projeler yürütmesini hedeflediğini anlatan Akay, ”Merkezde üniversitenin temel bilgileri getirmesini ve firmaların da bunları uygulamaya koymasını istiyoruz. Böylece üniversite-sanayi ortaklığı dünyada çok büyük pazar payına sahip mikro sistemler üzerine kurulabilir ve böylece Türkiye bu alanda bir ar-ge üssüne dönüşebilir” görüşünü aktardı.
Akay, Türkiye’de bilim alanında çok önemli işler yapıldığına ve Türk bilim insanlarının çalışmalarının dünya çapında değer bulduğuna işaret ederek, ”Ben de yıllar sonra da olsa yeniden Türkiye’de bulunmaktan memnunum. Türkiye’de pek çok alanda bilim üretmek için fırsatlar bulunuyor. Türkiye’deki yapıyı iyi değerlendirdikten sonra önerilerimi ilgililere sunacağım” dedi.